Hüseyin Özgürgün tam bir aşk evliliği yaptı…

Bir de minicik bir çocuk sahibi olunca resmen aile babası oldu çıktı!

Bunu sadece sosyal medyada yapılan paylaşımlardan görmedik, bizzat gözlerimizle de şahit olduk…

İnci-Hüseyin Özgürgün çifti şu sıralar liseli gençler gibi yürekleri kıpır kıpır bir de yuva kurmuş durumdalar, Allah da devamına erdirsin!

Büyük ihtimalle de köşesine çekilip siyasetten tamamen arınacaktı…

Ta ki UBP-HP hükümeti kurulana kadar!

Çünkü hükümet bozup hükümet kuran HP biraz da bundan olumsuz etkilendiği için düze çıkılması, eski itibarını kazanması için bir şeyler yapmalıydı…

Özgürgün konusu da onlar için iyi bir malzeme konusuydu!

Hatta ve hatta eminim ki Özgürgün yargılanıp suçlu bulunduktan sonra içeri tıkılsa, kim bilir belki eski itibarlı günlere geri dönülebilirdi…

UBP dün tüm vekillerin katıldığı bir grup toplantısı yaptı…

Hüseyin Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılması için karar aşamasındaydılar çünkü!

Özersay bastırıyordu…

Ama kim bilir belki de ilerisini okuyamadılar!

Onlar bastırdıkça UBP Hüseyin Özgürgün’ü koruyup bağrına basmak için örgütlendi…

Aslında kim bilir Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılıp yargılanması konusunda Özersay değil de bu konu parti içinde destek bulsa kimse buna karşı çıkmayacaktı ama gelin görün ki parti içinde hala Özersay’ı sindiremeyen, kahve meselesini unutmayan o kadar çok partili var ki…

Şimdi sırf bunun inadına parti tabanı Özgürgün’e sahip çıkıyor!

Dünkü grup toplantısında da gözlendi ki parti içindeki 21 vekilden 3’ü Özgürgün’ün dokunulmazlığını n kaldırılmasını isteyen konuşma yaparken, diğerleri sessiz kalmayı yeğlediler…

Bunlarında çoğunun Özgürgün’e sonuna kadar sahip çıkılması gerektiğini düşünenler olduğunu en azından biz biliyoruz!

Oysa Hüseyin Özgürgün ta başından beri söylemişti…

Dün de söyledi;

“Gerekirse vekillikten istifa eder ve yargılanmayı isterim” diye…

Ama işte bu yargılanma sürecinin hızlanması başka bir parti tarafından baskı unsuru yapılmaz istenince hem kendisi açtı ağzını, hem de partisi kendisini koruma altına almak için düğmeye bastı!

Bu da UBP’nin kendine has bir özelliği olsa gerek…

Dün grup toplantısında yapılan konuşmaları elbette buradan deşifre edip de partinin iç işlerine fazla müdahil olmayacağız, bunu da kendimize yakıştıramayız zaten ama şu var ki yapılan konuşmalar ve toplantı sonrası yorumlar da göstermiştir ki Hüseyin Özgürgün kolay lokma olmayacaktır, hele de başka bir parti istediği diye yem edilmeyecektir!

“Saat 07.30’da geldim 25’nci sırayı verdiler…”

İçişleri Bakanlığı Kimlik Dairesi çalışan eksikliği nedeniyle neredeyse kilitlendi…

İnsanlar sıra numarası almak için sabah ezanıyla dairenin önünde kuyruklar oluşturuyor!

Çünkü torpil düzeni bunu gerektiriyor…

Bakanlık çalışanlarının hem uyanıklığı, hem eşe dosta kıyak geçme isteği nedeniyle olan gariban arkası olmayan vatandaşa oluyor!

Sabah 08.00’de açılan daireye gelen ve sıra numarası alan bir vatandaşa nasıl olur da 25’nci sıra verilir?

Çünkü bakanlığın uyanıklıkları daha erken saatlerde ön sıraları cebe indirir…

Zira daire yoğunluk ve işlemlerin uzun olması nedeniyle günde sadece 60 kadar kişiyi kabul ediyor!

Bu arada bakanlığın diğer dairelerinde çalışan sayısı bir hayli fazla ve bakanlıkta bu konuda ciddi bir adaletsizlik hakim…

MERAKLI KÖŞE?

Aceleniz neydi?

Kıb-Tek’te yolsuzluk yaptılar mı yoksa yapmadılar mı son kararı mahkemeler söyleyecek ama…

Yolsuzluk yaptığı iddia edilen 2 zanlının bu kez de Lefkoşa’da göreve başlaması sadece kamuoyunda değil kurum içinde de infialle karşılandı!

Neymiş yönetim kurulu bu konuda karar alacakmış…

Devletin itibarını sarsan konulardır bunlar!

Yönetim kurulu sanki taş atacak da kolu yorulacak…

Yani yolsuzluk olayını bayramda ortaya çıkardıklarını belirten yönetim şimdi yeni bir bayram olmasını mı bekliyor!

Bu iki kişiyi kurumda işe başlattırmak için bine bu kadar acele ettiniz ki?

Cankurtaran var mı?

Sıcaklar ve ardından açılan deniz mevsimi…

Parası olan lüks otellere gidip gönüllerince eğlenirken olmayan da haliyle halk plajlarına akın ediyor!

Ancak arada fark var…

Lüks otellerde deniz ve havuz kıyılarında onlarca cankurtaran görev yaparken halk plajlarında öyle değil!

Çok sayıda plajda hayati öneme sahip olan cankurtaranlar görev yapmıyor…

Oysa bunun zorunlu olduğunu biliyoruz!

Hem de yasa gereği…

Uyarma ihtiyacı hissettik!

Kim bu torpilli mahkum?

Cezasını çekip deport edilecek…

Ama hayli torpilli olduğu için edilmeyeceği yönünde ihbarlar geliyor!

İlgili bakanın üstünde baskı kurulmaya çalışılıyormuş…

Telefonlarda ricalar filan!

Neye dayanarak suç makinesi haline gelen birisini koruyup kolluyorlar bunda amaçları nedir bilemiyoruz ama…

Bunu yaparlarsa büyük hata yapacaklar!

Hem adalet yara alacak hem de kamu vicdanlarında uzun süre bunu unutmayacak…

Böyle birini koruyup kollamak da neyin nesi ki!

MESAJ KUTUSU

Sayın Ersin TATAR, dün sabah grup toplantısındaki tartışmalardan sonra meclis kürsüsünde Özgürgün konusundaki konuşmanız partiliyi biraz olsun rahatlattı diye duyduk. Demek ki bir karar almadan ve açıklama yapmadan önce bir kere değil belki de bin kere düşünmek gerek değil mi?

Sayın Ahmet VAROL, bir siyasinin hem sizin hem de eşiniz için iddialı konuşmalarından sonra bu ülkenin bir savcısı olarak size de cevap hakkı doğmuş oldu. Kamuoyunda kafalarda her hangi bir soru işareti kalmasın diye detaylı bir açıklama artık şart oldu değil mi?

Sayın Ali PİLLİ, şu müsteşarlık işini yılan hikayesine döndürünce adaylar bire birer bu işten vazgeçmeye başladılar. Tamam makama fazlasıyla talip var ama siyaset de biraz pratik kararlar alma sanatıdır, yakında çevrenizde kimseyi bulamayabilirsiniz!

Sayın Hüseyin AMCAOĞLU, İçişleri Bakanlığı’ndaki görevinizden alınır alınmaz başka bir bakanlıkta müsteşarlık makama getirileceğiniz konuşuluyor. Bu arada ayrılacağınız bakanlıkta sizden sonrası tufan olacak diye yorumlar yapılıyor haberiniz olsun istedik!

Sayın Ersan SANER, çiçeği burnunda UBP Genel sekreteri olarak Özgürgün konusunun yeni yasama yılında görüşülmesi için Meclis Başkanlığıyla dirsek temasında olduğunuzu duyduk. Tam da iki ucu bilmem ne meselesine döndü bu iş değil mi?

Sayın Nesligül ORUREL. Bir bakanlıkta müsteşarlık makamında adınız son günlerde fazlasıyla anılmaya başlandı. Laçkalığın hat safhada olduğu devlet kurumlarında umarız atamanız gerçekleşir ve hanımelinin olumlu farkları da ortaya çıkar…

Sayın Ertan ALİGÜLLÜ, transfer olduğunuz okula giderken hem öğretmenleri hem de beraberinde velileri de götürmek istemeniz çok etik ve şık durmadı ama yine de yeni görevinizde başarılar dileriz.

Sayın Tezin CANPOLAT, 37 yıllık devlet hizmetinden sonra emeklilik müracaatınızı yaptığınızı öğrendik. Hayırlı olsun, bu arada eşiniz hediye olarak ucuz tatil yerlerini araştırmaya başladı gittiğiniz yerde umarız bulaşıkları size yıkatmazlar…

Sayın Soner KARASALİH, bu sezon ornikos avı için paraya kıyıp özel olta takımları almışsınız. Onları avlayacaksınız diye siz onlara av olmazsınız değil mi? Yine de şans eseri birkaç tane tutarsanız Müslüman’ın malının ortak olduğunu hatırlatırız…

Sayın Hayrettin DENNER, çok yakında Dereboyu’nda dünyaca ünlü bir kahve markasının işletmesini açıp damaklara hitap edeceğiniz konuşuluyor. Kalite beraberinde başarıyı da getirir değil mi? Hayırlı işler dileriz…

Sayın Hüseyin Avkıran ALANLI, yeni hükümet döneminde önemli bir kurumun başına getirileceğiniz yönünde kulisler yapılıyor.  Bölge dengeleri bakımından böyle bir atamanın kaçınılmaz olacağı konuşmaları yapılıyor, hayırlara vesile olsun…