Türk Dil Kurumuna göre politik durumu dramatize ederek halkın ilgisini uyandırmak amacı ile yapılan politika veya halk yardakçılığı.


Yani Halkın istediği ne varsa onu veren halka birşey katmayan halktaki varolan genel geçer değerlere yaklaşır bir pozisyon almak.


Bilmeyenler yada unutmuş olanlar olur diye popülizmin tanımı ile başlamak istedim.


Bu tanımlara göre iyi ve toplumun çok da faydasına bir şey olmadığı açık.


Kısaca ucuz Halkçılık yada Halk dalkavukluğu.



Sevindiricidir ki ülkemizde artık çokta prim yapmıyor.En azından birileri artık popülizm yapanları anında deşifre ediyor.


Sağolsun sosyal medya sayesindede Halkta doğruyu öğreniyor ona göre pozisyon almak isteyenler alıyor.Tabiri caizse cahil kalmıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay Meclis’teki milletvekillerine hükümeti düşürmeleri çağrısı yaparak muhalefetin kendini seçime hazır hissetmediği için güvensizlik önerisi verememesini eleştirerek bunun hesabını bize değil Halkımıza verirler diye bir açıklama yapmıştı.


Bunun üzerine CTP genel başkanı Tufan Erhürman sert bir açıklama ile buna karşılık vererek bunu bilgisizlik ve bilgiyi temel almamakla ilişkilendirmiş ve bunu popülizm olarak tanımlayıp bazı şeyler artık kabak tadı vermeye başladı diye eleştirmişti..


Bunu daha da detaylandırarak . Şu anda meclistebütçe görüşmelerinin devam ettiğinden ve bütçesi reddedilen bir hükümetin düşmesinin işin doğası gereği olduğu Meclis’teki muhalefet partileri hükümetin bütçesine zaten ret oyu vereceğinden Bağımsız milletvekillerinden de yeter sayıda ret oyu çıkması ile bütçenin zaten reddedilmiş olacağından bununda hükümetin düşmesi için yeterli olacağından bahsetmişti.


Hukukçu değilim .Üstüne üstlük bunları söyleyenler Hukukçuda olunca insan daha sert söyleyene inanası geliyor.


Arkasından Halkın partisi başkanından gelen‘’Anayasaya çerçevesinde Halkın Partisi olarak ortaya koydukları bir güvensizlik önergesinin hukuken mümkün olduğu, siyasi konjonktür olarak da gerçekleşebilir olduğunu vurguladığıaçıklamasında Erhürman tarafından önerilen bütçe onaylanmazsa hükümet zaten doğal olarak gider yaklaşımının Anayasada yeri olmadığına dikkati çeken açıklaması ve bunun yanında geçmişte bütçesi geçmeyen hükümetlerin yedek bütçe ile devam etiği ve son CTP –DP hükümetinide örnek veren açıklamalardan sonra bir kez daha düşünme ve son kararımı gözden geçirme ihtiyacı hissettim.
CTP genel başkanının Kudret Özersaya yönelik ilk yapmış olduğu açıklamasından sonra kendi facebook hesabından yapmış olduğu keskin ve kesin iddialar sonrası akademik yorum ve açıklamalarıda açıkçası bende günü kurtarmaya yönelik olarak algılandı ve sevgili Tufan Erhürmanın Anayasa referandumunda olduğu gibi aceleci ve hatalı bir çıkışa daha imza attığınıdüşünmeme neden oldu.

Anayasaya referandumuna %65 le Hayır diyen Kıbrıslı Türklere referandum sonrasında sitemkar diyebilecek bir uslüpla kaleme aldığı Kıbrıslı Türklerin halleri kitabı tüm kitaplar kadar benim için değerli bir kitap olsada şimdi bu konuda dahil olmak üzere unutulmaması gereken şu ki halkın yeterince aydınlanmadığıtatmin olmadı bir şeye her zaman şüphe ile bakacak olması ve bilginin çok hızlıbir şekilde paylaşıldığı günümüzde doğruya er yada geç ulaşılacağıdır.


Friedrich Wilhelm Nietzsche nin dediği gibi cahil bir halk özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainler olacaktır.


Diyeceğim şu ki bu Halk sizden çok şey beklerken lütfen popülizm yapmayın popülizm uğruna halkınızı cahil bırakmayın.