Gençlik yıllarında yıllarca Londra’ yaşadı…

Yaşadı derken gece gündüz demede arı gibi çalıştı!

Hatırı sayılır miktarda para biriktirdi…

Yüreğindeki memleket sevdası iyice artınca topladı pılını pırtısını ülkesine döndü!

Biriktirdiği parasını önce bir bankaya yatırdı…

Uzun bir araştırma evresinden sonra kendi iş yerini kurdu!

İyi bir sektör seçmişti Londra’da olduğu kadar olmasa da burada rahat bir yaşamı vardı…

Bankada da birikimi!

Yanında birkaç kişi bile çalıştırıyordu…

Ancak bu mutluluk ancak birkaç sene sürdü!

İşler eskisi gibi iyi gitmiyordu…

Geliriyle gideri arasındaki uçurum artınca bankadaki parasını da birkaç ayda tüketmişti!

Sonra ansızın dükkanının giriş kapısının camındaki yazıyı gördük;

“Bir süre kapalıyız…”

Önce aklıma rahatsızlık filan geldi…

Ya da tatile çıktığını düşündüm!

Epey merak etmiştim ama telefonları da kapalıydı…

Ortak tanıdıklara sordum, onlar da bilmiyordu nerede olduğunu!

Merakımız daha da arttı…

Sonra bayramın birinci günü araba ile dükkanının önünden geçerken mekanın açık olduğunu görünce hemen durup içeri girdim!

İçeride kalan malzemelerini karton kutulara istifliyordu…

Biraz da kızgın sözlerle sitem ettim, hesap vermesini istedim!

Önce sarılıp kucaklaştık, kahveleri koydu ve sohbete başladık…

Londra’da kazandığı paraları kendi ülkesinde yaptığı yatırımda kaybettiği için pişmandı!

Çünkü sıfırı tüketmiş, yanındakileri ödeyememiş, toptancıya zamanında ödeme yapamamış ve fena halde bir ekonomik krizin içine girmişti…

Lefkoşa’da aldığı apartman dairesinin taksitlerini ve üniversitede okuyan iki kızının harçlarını da ödeyemiyordu artık!

Ve kötü gidişatı daha da vahim hale getirmemek için memleketi terk etme kararı almıştı…

Bir gece ansızın karar verip Londra’da eski çalıştığı eski işine dönmüştü!

İyi de yapmıştı çünkü 2 ay gibi kısa bir sürede yine para biriktirmeye başlamış, buradaki borçlarını kapatmaya başlamıştı…

Ne yazıktır ki şu anda ülkede yaşanan gerçek budur…

Hani bizim yetkililer son günlerde yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkleri nasıl adaya geri kazındırırız diye çaba harcıyorlar ya!

Doğru bir karadır bu…

Ama sanırız zaman ve zemin çok yanlış oldu!

Dışarıdaki birikimlerini kim neden ülkesine getirsin bu tartışılır bir konudur ama şimdi asıl yaşanan buradakilerin yeniden dışarıya kaçtığı ya da kaçmak için zaman kolladığıdır…

Artık sadece gençler değil, belli bir yaşa gelmiş, yaş kemale gelmiş insanlarımız bile bu ülkeden nasıl kaçacaklarının hesabını yapmaya başladıysa durum görünenden çok daha vahim bir yapıya ulaşmış demektir!

Onun içindir…

Bu ülkenin en büyük sorunu kamu çalışanının ek mesaisi değildir ama yine de taraflar sağduyulu davrandı ve bir uzlaşmaya varıldı…

Bu ülke iç barışı için önemliydi!

Ama inanın ki memlekette asıl yangın özel sektörde yaşanıyor…

Çünkü şartlar ne olursa olsun, kamu çalışanı ve emeklisinin ay sonu evine ne gireceği ne çıkacağı bellidir!

Hesabını kitabını ona göre yapabilir…

Ayağını yorganına göre uzatırsa bu krizi pek ala atlatabilir!

Ama özel sektör öyle değil ki…

İş adamı da, tüccar da, esnaf ve özelde çalışan da artık geleceğini görememektedir!

Hani hükümet özel sektör için bir takım önlemler alınacağını açıklamıştı ya…

Eğer varsa öyle bir çalışma acil olarak hızlandırsın deriz!

“Kriz böyle sona ermez…”

“…Bu ülkede sadece devlet çalışanları yaşamıyor. Bu devlet sadece devlette çalışanların devleti değil. Ekonomik tedbir alınacaksa herkes bedel ödeyecek. Herkesin kendi statükosunu koruyarak statükonun yıkılacağına hiç inanmadım.

Bunun mümkün olmadığını herkes biliyor. Ama iş oraya geldiğinde herkes benden başlamasın diyor. Önce siyasilerden başlayalım nasılsa siyasiler kendilerinden başlamayacak biz de statükomuzu koruyacağız kolaycılığıyla ne krizden kurtulabiliriz, ne de Türkiye’ye avuç açmaktan.

Zaten “Bu memleket bizimdir. Biz yöneteceğiz” sloganını atanlar hükümeti Türkiye’den para alamamakla eleştirirse burada bir yanlış var demektir.

Bu memleket bizimse ve biz yöneteceksek bunun gereklerini yapmalıyız. Yoksa hiçbir tedbir almadan “bu kriz TL kullanmaktan kaynaklanıyor öyleyse TL’nin sahibi kaybımızı ödesin” yaklaşımı ile ne kriz sona erer, ne de bu ülkeyi biz yönetebiliriz. Kimse kendi statükosuna dokunulmasına izin vermek istemeden bu statüko yıkılamaz.

(Ünal FINDIK)

Sadece Merak İşte?

Öğrenci sayısı niye düşüyor?

Umarız ek kontenjan yerleştirmelerinde sıkıntı giderilir ama…

İstatistiklere bakılınca KKTC’ye dışarıdan gelen öğrenci sayısındaki düşüş bilimsel olarak mutlaka ele alınmalıdır!

Zira KKTC’nin gelirlerinde en fazla üniversiteler ve turizm sektörleri ilk sırayı paylaşıyorlar…

Üniversiteler ve devlet yetkilileri bu konuda gerekirse bir ortak komite kurup bir takım önlemler alınması için girişimde bulunmalıdır!

Başlık sıkıntısı mı yaşıyorlar?

Gazetelerimizin spor sayfaları…

Dikkat ederseniz özellikle Türkiye’deki maç sonuçlarından sonra atılan başlıklar genelde aynıdır!

Girerler Türkiye’nin spor sitelerine haberleri alıp aynı başlıkları kullanırlar, biraz da kolaycılık olarak…

Tamam haber alımı yapın da bari başlıkları kendinizden atsanız daha iyi olmaz mı?

Terör Yasası ne oldu?

TC yetkilileri geçenlerde sitem etmişti…

KKTC’de terör yasası çıkarılmadığı için burada Fetö konusunda bir takım girişimlerde bulunulamadığı için!

Bizimkilerden o günden beri bir ses seda yok…

En azından bir açıklama yapın bari!

Fetöcüler yurt dışına kaçtıktan sonra bu yasayı geçirseniz ne işe yarayacak ki?

Devlet Laboratuarı ne oldu?

Limit üstü kalıntıya rastlanan ürünler haber oldukça tüylerimiz diken diken oluyor…

Aklımıza hemen yanan devlet laboratuarının akıbeti geliyor ister istemez!

BRT’nin arkasındaki TAK’a tahsis edilen karkas bine bu kuruma verilecek ve bina tamamlanacaktı…

Bu konuda var mı bir gelişme?

Duyduk ki bu ay içinde konu görüşülecekmiş…

Daha neyi görüşeceksiniz anlayamadık gitti!

MESAJ KUTUSU

Sayın Kudret ÖZERSAY, hazır Ankara’ya gitmişken şu Türkiye’deki yeni sistemin KKTC’ye olumsuz etkilerini de bir masaya yatırın ki muhatabımız bundan sonra hangi makam olacak. Zira bu sıkıntı yüzünden bazı hayatı kararlar için imza mercii bulunamıyormuş!

Sayın Ahmet SOYALANLAR, Lefkoşa Polis Müdürü vekilliğiniz hayırlı ve uğurlu olsun. Bundan böyle sorumluluğunuz çok daha büyük olacak ve teşkilatın sizden beklentileri de bir hayli fazla. Tebrik ederiz…

Sayın Ayşegül BAYBARS, bakanlığa kendi aracınız ile gidip gelmeniz görenlerin dikkatinden kaçmamış olsa gerek ki memnuniyetlerini belirten mesajlar göndermeye başladılar. Tüm bakan ve bürokratlara da umarız örnek teşkil eder…

Sayın Derya KANBAY, gayet makul ve dostça yaptığınız açıklama ne gariptir ki bir kesim tarafından yine yanlış yorumlara neden oldu. Bu arada berberinizi giderayak değiştirmişsiniz umarız eskisinin bundan haberi olmaz…

Sayın Hüseyin OSKAR, ülkeye en fazla turist getiren işletmelerden birisi olarak eğer teşvik konusunda sanki de ortada bir kıyak varmış gibi yapılan yayınlar ve yorumlar azminizi sakın kırmasın. Bizim ülkede her zaman sapla samanı karıştıran bir kesim muhakkak vardır…

Sayın Zeki ÇELER, bazı bakanlık çalışanlarının makam odasına kedinizi getirmenizden dolayı rahatsızlık duyduklarını biliyor muydunuz? Ortalık kedi tüyünden geçilmiyor diye sitem ediyorlar haberiniz olsun istedik!

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, parti içinde son günlerde kurultay yarışında hızlı bir yükseliş yakaladığınız konuşulmaya başlandı. Bazı anketlere rağmen ikinci tura kalacağınızın kesin olduğu görülüyormuş, hadi bakalım hayırlısı…

Sayın Sunat ATUN, genel başkan adayları bir şekilde medyayı iyi kullanırken sizin hala sessiz kalmanız epey manidar görülmeye ve değerlendirilmeye başlandı. Acaba diyoruz biraz yüksek vitese mi atsanız!

Sayın Mustafa AKINCI, ülkede yaşanan ekonomik kriz şimdi de bütün gözleri sizin örtülü ödeneğin üstüne çevrilmesine neden oldu! Bu konuda ısrarcı olanlar sizin kendi rızanızla bunu reddetmenizi istediklerini belirtiyorlar, bilesiniz!

Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, partinizin ilçe başkanlığı için karşınıza rakip çıkmayınca şimdiden zaferinizi kutlamaya başlamışsınız bile. Bu arada fazla kilolar gidince tığ gibi delikanlı oldunuz resmen değil mi?

Sayın Erol ŞEHERLİOĞLU, sağlık çalışanlarının ek mesai tartışmaları yaşanırken sosyal medyada öyle bir patladınız ki epey etkili olmuş ki bu konuda yapılan eleştirilerde ciddi bir azalma görülmüş. Ustalar zaman zaman kesinlikle yön gösterici olmalı değil mi?

Sayın Ahmet ÇALUDA, yapılan yoklamalarda Kamu-İş Başkanlığınıza artık kesin gözüyle bakıldığını biliyor muydunuz. Bu arada bazı eski dostlar fena halde bileniyor aman dikkat edin ve sağlam basın deriz!

Sayın Güven BENGİHAN, bu sıralar medya ve medya mensuplarını eleştirip onları karşınıza almak yerine onlarla ilişkileri daha da geliştirmekte yarar görüyoruz. Sonuçta dördüncü gücün de ne zaman ne yapacağı pek belli olmaz değil mi?

Sayın Kemal DÜRÜST, Güzelyurt ve çevresinde kurultay kulislerinin artık tamamen merkezi haline gelmişsiniz. Eskiden arayıp sormayanlar bile sizinle dirsek temasına geçmek için randevu istiyorlarmış. Siyasetin gözü kör olsun işte ki böyle bir şey!

Sayın Suat GÜNSEL, Lefkoşa’daki özel bir hastanenin yöneticileri ile el sıkıştıktan sonra şimdi de Mağusa’da bir özel hastane ile pazarlıkta olduğunuz konuşuluyor. Büyük balık küçük balığı her zaman yutmuş değil mi, hayırlara vesile olsun artık…

Sayın Levent HIZAL, ince avın ilk gününde doğada resmen katliam yaptığınız ve memlekette kuş bırakmadığınız söyleniyor. Suçun cezasını azaltmak için artık kuşları yolup pişirdikten sonra komşularla da paylaşırsınız değil mi?