Okullar açıldı.

Sınıflar belirleniyor.

Devlet okulları bu sene de karışık. Tuttuğunu koparma savaşları hakim.

Gücü yeten veliler, özel okulları tercih ediyorlar.

Çocuklarına biraz daha fazla ilgi gösterirler umuduyla…

Ama bakıyoruz ki, Lefkoşa’da bir okulda, okul sahibinin akrabasının çocukları için özel bir sınıf oluşturulmuş. Arkadaşları da alınmış o sınıfa…

Benzer bir durum Girne’de de yaşanmakta… Sınıflardan biri, daha tecrübeli öğretmene veriliyor. Tesadüf o ki, o sınıfta yine okul yönetimi ile kan bağı bulunanların çocukları bulunuyor…

Hiçbir şeyin kriteri yok. Milli eğitimin de olmaması normal.

Adı özel okul, ama torpili de özel…

Biz de birleşelim, okul açalım diyor aileler yarı esprili yarı ciddi…

Ve… Ders zili çalıyor…

Her şeyden habersiz çocuklarımız, hayatlarının şekillendirileceği ‘’renkli kutucuklara’’ giriyor!

O Kızlarımıza O Aşı Yapılacak Mı?

Hatırlarsanız, 29 Mart 2019 tarihinde, Girne Inner Wheel Kulübü, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi ve Anafartalar Lisesi işbirliğinde, KKTC’de ilk kez, kadınların, kanser hastalığında korunması konusunda önemli bir etkisi olan HPV (Human Papilloma Virüs) aşısını 30 öğrenciye uyguladılar.

Dönemin Sağlık Bakanı Dr. Dt. Filiz Besim, aşının ikinci dozunun 6 ay sonra yapılacağını söylemişti.

Aylardan Eylül oldu. Yani, ilk aşıdan bu yana tam 6 ay geçti. Bu ayın en geç sonunda, 30 kızımıza bu HPV aşılarının yapılması gerekiyor.

Aslında bu aşı, ilk aşıdan iki ay sonra ikinci dozu, ikinci dozdan da 4 ay sonra üçüncü dozu yapılacak şekilde de planlanabilirdi. Muhtemelen, hem öğrencilerimizin aşıya uyumlarını sağlamak hem de bir aşıdan tasarruf etmek amacı ile, daha pratik olan iki doz ile yapılan aşı şeması tercih edildi.

Sayın Besim’in koltuk ömrü yetmedi ikinci dozu görmeye.

HPV aşısının ikinci dozunun 30 kızımıza yapılması konusu, şu an için Sağlık Bakanı Sayın Ali Pilli’de.

Sayın Besim, bu konuda kendisine bilgi verdi mi bilinmez. Ama Sağlık Bakanlığı unutsa da, Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi bu sorumluluğu unutmamış olmalı. Hadi onar da unuttu diyelim, Girne Inner Wheel Kulübü’nün bunu hatırlatmasını bekleriz.

Eğer bu 30 kızımıza, HPV aşısının ikinci dozu yapılmazsa, bunun bir malpraktis ve görevi ihmal kapsamına girebileceğini de hatırlatmakta fayda var.

Diğer taraftan, aklımıza bir soru da gelmiyor değil. Hadi, ağır aksak, Eylül ayı içerisinde bu 30 kızımızın HPV aşılarının ikinci dozunu tamamladınız. Peki diğer kızlarımız ne olacak? Sağlıkta eşitlik ilkesine aykırı olmayacak mı?

Nereden tutarsanız, plansız bir devlet icraatı.

Umarım en azından bu 30 kızımızın aşıları tamamlanır da, vitrin icraatı kurmanı olmazlar…

Taş Devrinden Çıkar Mıyız?

Hiç aklımda değilken, bir ifade ufkumu açıverdi.

İfadeden önce kısa bir bilgi.

İlk insan, yaklaşık 2 milyon yıl, taşlarla haşır neşir oldu. Önce taşı, ‘’taş’’ olarak kullandı, sonra yonttu, sonra cilaladı. Bu dönemlerde, yerleşik hayatı keşfetti. Tarım ile uğraştı.

İnsanlık tarihine kıyasla, pek de eski sayılmayacak bir dönemde, yani günümüzden 7.500 yıl kadar önce, Maden Devri’ne geçildi. Bakır, Tunç, Demir dönemleri birbirini takip etti.

Şimdi gelelim ifadeye: ‘’Taş devri, taşlar bittiği için değil, zihniyetler değiştiği için sona ermiştir.’’

Bu ifadeyi, Kıbrıs’ın durumuna uyarladım refleks olarak.

Her ülke, her kesim, Kıbrıs sorununun tarihteki başlangıcını kendi beklentilerine göre yorumluyor.

Bir devrin bitip, bir devrin başlamasını istiyor Kıbrıs Adası’nda herkes.

Ama bir şeyi gözden kaçırmıyor muyuz?

Zihniyetlerimiz hep aynı! Değişmiyor..

Bakış açılarımızı değiştirmedikçe; günümüz coğrafyasının durumunu, dünyadaki siyasi tabloyu, askeri stratejileri, devletlerin eğilimlerini, sosyokültürel tabloyu, bilim ve teknolojideki gelişmeleri göz önünde bulundurmadıkça, Kıbrıs sorununun çözümü de Taş Devri’ne saplanmış olarak kalmaya devam edecektir.

Dr. H. İlker İpekdal