“Levent bey selamlar…

Oğlum LTL 10. sınıf öğrencisi uzun süredir Dikkat dağınıklığı ve Hiperaktive bozukluğu probleminden tedavi görüyor. Okul idaresinin bu durumdan haberi var.

Dersleri bu sisteme göre kötü sene başından sonuna kadar sınıf mevcudu 40 kusur olduğu için ve ayrı sınıf olmadığı için okul kapanıncaya kadar 2 günde bir okula gitti ve bu çocuk sessiz bir çocuk olduğu için tüm sene boyunca okul içerisinde zorbalığa maruz kaldı, buna rağmen okula severek gitti en az 4 kez zorbalık gördüğü için okula ben gittim sayısız defa da oğlum okul idaresine şikayette bulundu.

Sezon sonu 5 dersten bütünlemeye kaldı.

Duymuşsunuzdur, Edebiyat sınavı soruları hademe tarafından çalındığı ve satıldığının belirlenmesi üzerine 2. kez sınava girdi ve sınav günleri uzadı.

Sonuçta not öğrenmeye gitti ve hemen sonrasında ortalamalar hesaplanıp karnesini aldı ve 5 dersten bütünleme sınavına kaldığı belirlendi.

Eğitim Bakanlığının bu sene yaptığı uygulama sonucu Karnesini alıp geldiği günün hemen sonrası 2 dersten klasik sorularla sınava girdi yani 2 ders için çalışma verilen süre yarım gündü sonraki günlerde de 2 ve 1 sınava daha girdi.

Yani sonuç olarak Karnesini alıp geldiği günden sonra 3 gün içerisinde tüm sezonun derslerini klasik sorular olarak 3 gün içersinde vermesi istendi.

Eğitim bakanlığına atanan bir uzmanla yaptığım görüşme sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Özel eğitim gerektiren bu çocuklara hem bu şekilde ivedi sınavın hem de klasik sorularla yapılmasını son derece yanlış ve haksızlık olduğunu kabul ettiler ama Türkiye'de olan özel eğitim mevzuat yasasının ülkemizde olmadığı için hiçbir şey yapamayacaklarını söylediler.

Şu an sınıf'ın 40 kusur öğrencisinden 20 küsuru sınıfta kaldı ve Allah bilir seneye bu çocuklar alttan gelen diğer öğrencilerle 2 sınıf olduğu için 70 kişilik sınıflarda eğitim görecek!

Müdür Muavini Çocuğun Raporları ve dilekçe yazarak okula iletmemizi istedi ama pek bir şey yapacaklarını sanmıyorum.

Zaman verilerek sınavın özel eğitim yasası mevzuatına uygun olarak tekrar yapılmasını istiyoruz ...”

Biz ahmak mıyız?

Bakan Arıklı, bir televizyon programında açıkladı…

Seyrüsefer affı için çalışmalar başlatılmış!

Haberi bile vatandaşı çıldırtmaya yetti…

Millet bayramlık ağzını açtı doğal olarak biz niye ödedik demeye başladı!

Yine Arıklı’nın açıklamasına göre şu anda yollarda olan araçların yarısı seyrüsefer ücretlerini ödememiş…

Bu konuda tabi ki ödeyenler ‘biz ahmak mıyız’ derken ödemeyenler için de gün doğmuş oldu!

Eğer böyle bir af gelirse adalet ayaklar altına alınmış olacak…

Elbette salgın ve ekonomik kriz nedeniyle bütçeler darmadağın oldu ama bu süreci hep birlikte yaşadık!

Yok tamamen af değil de taksitlendirme ile ödeme sistemi getirirseniz ne şiş yanar ne de kebap…

Kim bu kadın doğumcu?

Tren yolu polikliniği…

Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin yükünü bir nebze olsun hafifletiyor!

Güzel de bir ekibi var…

Ama çalışma saatine uymayan bazı hekimler de hastaları resmen süründürüyor!

Çoğunluğu hamile olan kadınlar koridorlarda saatlerde bir kadın doğum doktorunun yolunu bekliyor…

Bu doktor arkadaşın işe geliş saati en erken 11.00 civarı!

Daha önce geldiği hiç görülmemiş…

Kimse de niye bu kadar geciktiğini kendisine söylememiş!

Bakalım bakanlık bu sorumsuz hekim arkadaştan hesap soracak mı?

Bakanlar Kurulu kararı ne oldu!

Bir önceki bakanlar kurulu toplantısında elektriğe zam kararı alınmıştı…

Ama açıklanmadı çünkü toplumun tepkisinden korkuldu!

Ancan aynı bakanlar kurulu toplantısında alınan zam kararının yanında artan fiyatın yarısının vatandaş diğer yarısının da devlet tarafından karşılanma kararı da alınmıştı…

Belli ki sessiz sedasız bu kararı ortadan kaldırmışlar!

Çünkü hayat pahalılığı ödemenin tek yolu zam yapmak…

Bu arada dikkat çeken başka önemli bir durum daha;

İnsanlar zamlara öyle bir alıştırıldı ki zam kararları kimsenin umuru değil tepki de yok denilecek kadar az…

Müstahaktır bize!

MESAJ KUTUSU

Sayın Erhan ARIKLI, seyrüsefer affı konusunda yaptığınız açıklamadan sonra ortalık bir kez daha kalktı oturdu. Eğer bu aflar devam edecekse vatandaş da ödemeyip yeni bir af bekleyeceklerini belirten mesajlar gönderiyor. Bu arada af yerine borçları taksitlendirmeyi gündeme almanız isteniyor…

Sayın Hasret BALCIOĞLU, yüksek lisans diplomanızı hala kamuoyuna açıklamadınız ve zaman da sizin aleyhinize işlemeye başladı. Yoksa da yoktur bu kadar ısrara gerek yok, özür diler üyelikten istifanızı sunabilirsiniz…

Sayın Erdal ÖZCENK, parti kararı olmadan G.Mağusa belediye başkan adaylığınızı ilan etmeniz bir çok partili tarafından tepki ile karşılandı. Parti kararını beklemeniz daha hayırlı olacak gibi geliyor bize, tabi ki taktir sizin…

Sayın Hüseyin Çavuş KELLE, parti içi muhalefeti hafiften olsa da başlattınız gibi gözüküyor. Tabi ki bunu mecliste herkesin önünde değil sadece parti içinde yaparsanız çok daha doğru olur değil mi?

Sayın Münür RAHVANCIOĞLU, Bağımsızlık Yolu olarak genel seçimlerde istenilen başarıyı elde edemediniz ama son aylarda yapılan açıklamalarla solda yeni bir alternatif olma yolunda hızla ilerlediğiniz konuşulmaya başlandı. Bundan rahatsız olanlar da yok değil, bir takım suçlamalara maruz kalabilirsiniz…

Sayın Mehmet EZİÇ, Lapta oteller bölgesinde Eziç’in yeni bir şubesini açmak için kolları sıvadığınız söyleniyor. Bu arada haberi duyan bölge halkı gayet mutlu çünkü hem kalite hem de rekabet en fazla onların işine gelecek. Hayırlı ve uğurlu olsun…

Sayın Hasan KILIÇ, pek muhterem validenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma tanrıdan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah…

Sayın Turgay AVCI, bir YÖDAK üyesinin yüksek lisans diplomasının tartışılır duruma gelmesi ve bu konuda sessizliğinizi korumanız hayli manidar karşılanıyor. Bir karıştırın bakalım kurumun çekmecelerinde böyle bir evrak var mı yok mu diye…

Sayın Ersin TATAR, YÖDAK’taki diploma krizi yeni boyutlara taşınmadan Cumhurbaşkanı olarak perde gerisini ortaya çıkarmanızı isteyen yoğun mesajlarınız gelmeye başladı. Bu iş biraz daha uzarsa tüm yüksek öğretim camiası yara alacak!

Sayın Sunat ATUN, şu ek mesai ödemelerini yapmazsanız zaten kapanmakta olan meclis genel kurulları hiç yapılmayacak gibi gözüküyor. Bütün dünyaya rezil olduğumuz anlar bunlar…

Sayın Salih TEKYIL, bazı mahkum aileleri cezaevinde ki kararlarınızda mahkumlar arasındaki eşitlik ilkesinin bozulduğu yönündeki şikayet mesajları göndermeye başladı. Bazı mahkumların ise yönetime şikayette bulunduğu ve adaletsizliği yargıya taşıyacakları ifade ediliyor…