Alithia gazetesinde yer alan söyleşisinde Özdil Nami, Türkiye’nin, Crans - Montana’da son sözünü söylemediğini belirterek, Türk tarafının tarihi açılım yaptığından da söz etti. Nami, bu çerçevede Crans - Montana’daki çıkmaza ilişkin sorumluluğu, sürecin devam etmesine izin vermediği için Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e yükledi. Kamuoyunda, Türkiye’nin garantiler sisteminin kaldırılmasını ya da değişiklik yapılmasını kabul ettiğine dair yaşanan tartışmaların sorulması üzerine Nami, konferansa katılan tüm tarafların, garantör ülkelerde dahil olmak üzere, Guterres çerçevesine onay verdiklerini söyledi. Guterres çerçevesinin son paragrafında, müdahale hakkının yaşayabilir olmadığından ve iki topluma güvenlik sağlayacak yeni bir sistemin yaratılmasından bahsedildiğini anımsatan Nami, Türk tarafının, bu zemin üstünde çalışma konusunda anlaştığını ancak o anda bunun garantilerin kaldırılmasının kabulü değil, Guterres çerçevesi hizasında alternatif seçeneklerin düşünülmesi iradesine sahip olduğunu gösterdiğini belirtti. Nami bunun; Türk tarafının tarihi bir açılımı olduğundan söz ederek, Anastasiadis’in bu fırsatı görmediğini, Anastasiadis’in masadan ayrıldığını ve herkesin şok olduğunu söyledi. Nami, tüm bu yaşananlara atıfta bulunarak bunların tarih olduğunu belirterek, “Önümüze bakmalıyız ve tüm olanlardan bir şeyler öğrenmeliyiz” ifadesini kullandı. KKTC’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Kıbrıslı Türklerin iki devlete dayalı çözümü mü yoksa federasyonu mu istediğini ortaya koyup koymayacağı yönündeki soru üzerine Nami, insanların iki devlete dayalı çözümü isteyebileceğini ancak gerçekçi açıdan bakıldığı zaman, iki tarafın kabul edebileceği tek seçeneğin federasyon olması nedeniyle bunun ileriye götürülmesi gerektiğini insanların bildiğini ifade etti. Nami sözlerinin devamında seçimlerde, bu vizyonun yeniden destekleneceğine inandığını belirtirken, işleri zorlaştıran noktanın Crans - Montana’daki başarısızlık olduğunu, federal çözüm isteyenler açısından ise bunun bir yara olduğunu, insanların artık federasyonun sağlanacağına yönelik bir inanca sahip olmadığını, federasyonu destekleyen siyasi liderler için de bunun bir geriye gidiş olduğunu söyledi. Kapalı Maraş’ın açılmasıyla ilgili çabalarla hem fikir olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Nami, yapılan şekliyle bununla hem fikir olmadığını, şehrin açılması gerektiğini ancak sürecin, uluslararası hukuka, şehrin eski sakinlerinin haklarına saygı göstermesi gerektiğini ayrıca eski sakinlerle ve BM ile işbirliği yapılması gerektiğini düşündüğünü belirtti. KKTC’nin Türkiye’ye ilhak olması ihtimalinin aşikar olup olmadığı sorusu üzerine ise Nami, böyle bir şeyin olmadığını, çünkü Ada’nın bütününün AB toprağı olduğunu ifade etti.