Dünya genelinde Covid-19 aşısı yapılan insan sayısı arttıkça yan etki konuları da daha sık tartışılmaya başlandı.

Bu yan etkilerden en istenmeyen ve ürküteni ise haliyle, hayatı kaybetmek idi.

İngiltere’nin ve dünyanın en prestijli dergisi olan British Medical Journal’da bir makale yayınlandı (https://www.bmj.com/content/372/bmj.n699).

Bu makaleye göre, Danimarka’nın Oxford-AstraZeneca aşısından sonra kanda pıhtılaşma ve bir ölüm vakası nedeniyle aşı uygulamasını önlem maksatlı 2 hafta süreyle askıya aldığı yazıldı.

Aynı makalede, Avusturya’nın 10 Mart 2021 tarihinde Oxford-AstraZeneca’nın Covid-19 aşısından sonra bir hastanın pulmoner emboli (akciğere pıhtı atması) yaşadığını, bir başka hastanın ise kanda çoklu pıhtılaşma nedeniyle 10 gün sonra hayatını kaybettiğini duyurarak bu aşı uygulamasını askıya aldığı belirtiliyordu.

Avrupa İlaç Ajansı (EMA), bu vakalara ilaveten, aynı aşıyı kullanan diğer ülkelerde de pıhtılaşmaya bağlı ölümle sonuçlanan iki vakanın raporlandığını duyurduğu da makalede yer aldı.

Norveç, İzlanda, Estonya, Litvanya, Lüksemburg, İtalya ve Letonya’nın da aynı firmanın aşılarını yapmayı askıya alındığı yine aynı makalede vurgulandı.

Bu haberlerin dünya genelinde yayılması ile eşzamanlı olarak yani 11 Mart 2021 tarihinde, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ’nün yaptığı açıklama dikkatleri çekti (https://www.who.int/news-room/news-updates) . Buna göre, 9 Mart 2021 itibari ile tüm dünya genelinde 268 milyon doz Covid-19 aşısı yapıldığını ve bu güne kadar Covid-19 aşıları ile ilişkili herhangi bir ölüm vakasına rastlanılmadığını belirtti.

Doktorlar da bu açıklamalar karşısında hem şaşkınlıklarını gizleyemedi hem de yine her zaman olduğu gibi ikiye bölündü.

Oxford-AstraZeneca aşısı gerçekten ölümcül yan etkiye sahip miydi yoksa bütün bunlar ispatlanmaya ihtiyacı olan tesadüfler miydi?

Bunu zaman gösterecek.

Şimdi biraz geçmişe dönüp bakalım ve 8 Eylül 2020 Salı gününe gidelim. İngiltere Sağlık Bakanı, AstraZeneca firmasının aşı çalışmalarında aşı olan bir deneğin rahatsızlanması nedeniyle, güvenlik amaçlı çalışmaya bir süre ara vermek zorunda kaldığını açıkladı (https://www.cnbc.com/2020/09/09/astrazenecas-vaccine-trial-halt-defended-by-matt-hancock.html).

Açıklamasında, Oxford aşısı için bu tür uygulamaların ilk olmadığını, çalışmalar esnasında araştırılması gereken herhangi bir konu olduğunda bu tür uygulamaların standart bir süreç olduğunu vurgulamıştı.

Aslında bu yan etkilerin, aşıların üretim partileri ile ilişkili olabileceği düşüncesi ile ABV2856 partisinin yapımı durduruldu. Buna ilaveten Parti numarası ABV5300’ün üzerindeki aşıların da yapılması askıya alındı (https://en.ara.cat/international/two-batches-of-astrazeneca-vaccine-put-several-eu-countries-alert_1_3897939.html).

Uygulanması askıya alınan ABV5200 parti numarasının üzerindeki aşılardan Güney Kıbrıs’a da geldi.

Güney Kıbrıs da haliyle bu aşıların yapılmasını askıya aldı.

Bizler Güney Kıbrıs’tan hakkımız olan aşıları istiyoruz, istemeliyiz de.

Peki bizim sağlık otörleri, kullanımı askıya alınan bu aşıları ısrarla talep edecek mi?

Güney, tüm Kıbrıs Adası’nı bütünlük içerisinde değerlendirip, Kıbrıs Türkleri’nin sağlık güvencesi nedeniyle ‘’biz istesek bile’’ göndermeyecek mi?

Yoksa: ‘’Madem istiyorsunuz, alın Oxford-AstraZeneca aşınızı!’’ diyecek mi?

O aşılar ülkemize girdiğinde, ‘’Oxford sevdalılarımız’’ o aşıları önce kendilerine ve/veya yakınlarına yaptıracak, önerecekler mi?

(Not: Bilimsel makale ve diğer kaynaklar gerçektir, hurafe değildir.)

İletişim: 0542-8529899