İngilizce'de; "Dünyanın ortasındaki deniz" anlamına gelen, binlerce yıldır sunduğu biyolojik<br /> zenginlikler ile, insanlığın modern uygarlığın temellerini kurduğu ve ülkemizin de suları arasında<br /> yeraldığı deniz, Akdeniz; ne yazık ki artık, büyük tehlikelerin eşiğini geçmiş durumda. Dünya'nın, ilk<br /> tiyatroları, modern toplum hayatının kurallarının temelleri ve demokrasinin, bu kıyılarda ortaya<br /> çıkmasına rağmen, 2200 yıllık bir tarih süreci içerisinde, insan baskısının bu kadar yoğun olduğu<br /> başka hiç bir deniz veya okyanus olmadı. Aşırı avcılıktan, kıyısal gelişime, doğal yaşam alanlarının yok edilmesinden kirliliğe, istilacı türlerden<br /> küresel ısınmaya kadar çok sayıda tehdit, Akdeniz’in tarihsel, biyolojik zenginliğini değiştirdi. Geldiğimiz nokta; Akdeniz'in ciddi bir kuşatma altında olduğu gerçeğidir. GAÜ Denizcilik Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi, Elizabeth Grace Tunka ERONAT'ın<br /> da yönetim kurulu üyesi olduğu "Koruma Derneği"nin manifestosundan alınan satırlar ile özel<br /> haberimizin başlangıcını gerçekleştirdik. Dernek; Akdeniz eko-sistemindeki doğal alanların<br /> korunması ve tahrip edilen alanların iyileştirilmesi amacı ile yola çıktı. "Akdeniz Koruma Derneği" benzer konularda, küresel ölçekte yapılan koruma çalışmalarının önemli bir parçası olmayı<br /> hedeflemekte ve yapılan diğer çalışmaları da desteklemektedir.<br /> Elizabeth Grace Tunka ERONAT ; 2005 yılında Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ne<br /> başladı. 2009 yılında, aynı fakültenin “Deniz ve İçsu Bilimleri Teknolojisi” bölümünden mezun oldu.<br /> Yine, aynı yıl Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde Su Ürünleri Temel Bilimler Ana Bilim<br /> Dalı 'yüksek lisans programı'na başladı ve 2012 yılında da yüksek lisansını bitirdi. 'Permakültür<br /> Tasarım Sertifikası'na (sürdürülebilir tarım) ve CMAS 2 yıldız dalıcı (Açık deniz dalış deneyimi olan<br /> ve yanında en az iki yıldız dalıcı ile birlikte, 30 metre derinliğe kadar dalış yapabilen dalıcı) ehliyetine<br /> sahip olan Elizabeth Grace Tunka ERONAT, genellikle kıkırdaklı balıklar üzerinde<br /> çalıştığını belirtiyor. Bunun paralelinde; çevre ve ekosistem koruması ve akademik çalışmaları<br /> da zamanının geri kalan kısmını dolduruyor.<br /> "TÜRÜ TEHLİKEDE OLAN HER CANLI, KORUMA HEDEFİMİZDE"<br /> Elizabeth Grace Tunka ERONAT, "Türü tehlike altında olan canlılara ağırlık vererek,<br /> koruma hedefimize alıyoruz. Lagos, orfoz gibi, avcılığı yasak veya koşullu olan türler gibi. Daha<br /> önceden, 'Anadolu Orkideleri' dediğimiz, ve sahlep üretiminde kullanılan orkideler ile ilgili<br /> koruma projemiz de olmuştu. Sürdürülebilir bir şekilde toplanmasına yönelik çalışmalar yaptık. Çeşitli okullarda, bazı bilinç arttırıcı sunumlarda da bulunuyoruz. Etrafımızda yapılan birçok<br /> sempozyum, kongre gibi çalışmalara da katkıda bulunuyoruz. <br /> Türkiye'de bulunan kıkırdaklı balık türlerinin, genetik anlamda popülasyon genetiğini<br /> çıkartmak amacıyla da, mümkün olan en zararsız yöntemler ile, türler üzerine bilgi edinme<br /> projesinde de bulundum. Hedef dışı avlanılmış olan, köpek balığı ve vatoz türleri üzerine<br /> araştırmalar yaptık. Bunun devamı olarak, bu sene aldığımız destekler ile, projenin; 4'üncü<br /> ayını da tamamladık. İlgimizi, daha spesifik noktalara yöneltiyoruz. O noktalara odaklandık.<br /> Üniversitede de, hali hazırda proje teklifleri sunuldu, onların sonuçlarını bekliyoruz.<br /> Sürdürülebilir anlamda, balıkçılığın daha sürdürülebilir bir şekilde yapılabilmesine yönelik<br /> projelerimiz var. Ayrıca; AB destekli balıkçılık projelerinin; pilot olarak uygulanabilirliğine<br /> yönelik, Gökova'da proje yürütüyoruz. Türkiye olarak konuştuğumuzda; Türkiye'de kadın<br /> balıkçılar var. Kıbrıs'ta da da, kendi eşinin yanında balığa çıkan, onunla beraber ağ atan<br /> kadınlar var. Bu tip fiili durumlara karşın, sürdürülebilirlilik anlamında projelerimiz oluyor."<br /> şeklinde konuşuyor. Elizabeth, Dünya'yı hiç bir kurumun tek başına korumasının mümkün olmadığına<br /> vurgu yaparak, aynı amaçlar doğrultusunda, her türlü yapıcı kurumsal işbirliğine önem verilmesini<br /> arzu ettiğini de ekliyor. O; bir gönüllü ve koruyucu.