Geçen hafta içinde Ziyamet-Kumyalı yolunda meydana gelen trafik kazası!

2 kadının ölümüyle sonuçlanan…

Yürekleri dağlayan!

Hatta Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenecek olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü resepsiyonunun iptal edilmesine neden olan acılı olay…

Etkinliklerin iptal edilmesi sadece birer görsellikten hatta şovdan ibaretti ama!

Ateş düştüğü yeri yakar ya…

Kimse o acılı evdekiler kadar etkilenmedi bu talihsiz olaydan!

İki ocağa ateş düştü…

O ateş hiç sönmeyecek o evlerde!

Resepsiyon iptali yapanlar ya da başka yetkililer, ya da vatandaş…

Unutup gidecek!

Her zaman olduğu gibi…

Trafik kazası sonrası önce sosyal medyada ve internet gazetelerinde…

Sonra da ertesi gün gazetelerde atılan başlıkları hatırlarsınız elbet!

Kaderin böylesi…

Kaza yapan eşini görmeye hastaneye giderken kendi kaza yaptı ve canından oldu!

Elbette olay çok üzücü…

İçler acısı!

Çok kötü bir tesadüf ama…

Ne yazık ki medya da en önemli ayrıntıyı kaçırdı burada!

Mağdur olan tarafı unuttu…

Görmemezlikten geldi!

Ya da tiraj ve reyting hesapları yaparak o başlıkları attı…

Çünkü mağdur olan esas taraf diğeriydi!

Hiçbir suçu günahı olmayan taraf…

Bir kadın sürücünün hiç yoktan hayatını yitirişi!

Medya işte bu önemli detayı kaçırdı…

Yine akşam geç vakit gelen bir telefondu bize…

Deriz ya geç saatlerde gelen her telefon genelde hayra alamet değildir diye!

Yine yanılmadık bu konuda…

Asında isim vermeyip acıların bir kez daha deşilmesini istemiyoruz ama!

İsim vermesek de derdimizi anlatamayacağımızdan dolayı dikkatleri bir yerlere çekmek için vermek istiyoruz bu kez…

Trafik kazasında hayatını kaybeden ve hiçbir suçu olmayan Elif Demir’in acılı ailesindendi telefonun karşı ucundaki kadın sesi!

Ağlamaklıydı…

Sesi titriyordu!

Belli ki yanlış anlaşılmak da kimseyi suçlamak da istemiyordu…

Ama biz de dahil hemen herkesin dikkatinden kaçan ayrıntıları birilerine aktarma ihtiyacı hissetmişti!

Telefonumuzu bölgeli birisinden almış ve son bir cesaret göstererek aramış içini dökmüştü…

Ağlamaklı bir sesle!

Bizim de gözlerimizi nemlendirerek…

Elif Demir dikkatsizlik sonucu meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybetmişti…

Merhumenin eşi de şu sıralar hastanede yoğun bakımda tedavi görüyor ve durumu kritik!

Çok daha acısı var ama…

Geride kalan 4 tane öksüz çocuk!

Anneleri ölen, babalarının ne olacağı belli olmayan…

Mağdur olandı onlar!

Pisi pisine hayatları mahvolan…

Ama biz ne yaptık toplum olarak?

Kazaya çok ayrı açıdan bakarak mağdur olanı unuttuk…

İşte bunaydı telefondaki kadının isyanı bunaydı!

Yengesini kaybetmişti…

Abisini durumu kritik!

Ve geride kalan 4 yetim kalan evlat…

Bu olay elbette unutulacak toplum tarafından…

Hatta şu anda unutuldu bile!

Ama bunu hayatlarını boyunca unutmayacak olan bir aile var orada…

Mağdur etmeyen ama mağdur edilen bir aile!

Kazadan sonra bile tek bir devlet yetkilisinin kapısını çalmadığı bir aile bu…

Dedik ya!

Yanlış anlaşılmak istemiyordu telefonun diğer ucundaki kadın sesi…

Ne de kimseden bir şey!

Bunu üzerine defalarca basarak duygularını aktardı bize…

Her bir kelimesi yüreğimizin derinliklerine birer mermi gibi düştü!

Ve hala onun acısını hissediyoruz içimizde…

Elbette bizim de acımız birkaç içinde geçecek!

Ama aile bu acıyı bir ömür boyu hissedecek…

(NOT: İki günlük kısa bir aradan sonra 19 Mart 2019 Salı günü bu sayfada sizlerle birlikte olmaya devam edeceğiz. L.Ö.)

Nijeryalı Salliu…

Dün gazetelerde fotoğrafı vardı…

KKTC’de öğrenci olarak bulunan Nijeryalı Salliu’nun!

Fotoğraf hastanede çekilmiş…

Salliu böbrek hastası!

Haftada 3 kez diyaliz makinesine girmesi gerek…

Bunun Devlet Hastanesi’nde bedeli ise haftalık 750 TL.

Bana yardım edin diyor…

Çünkü bu parayı veremeyeceği kesin!

Oysa biz bilirdik ki yurt dışından gelen öğrenciler okula kayıt yaptırırken kendilerinden sağlık sigortası parası kesilir…

Kesilmedi mi acaba?

Ya da Salliu sağlık sigortası parasını ödedi de hangi okulsa artık bu parayı devlete yatırmadı mı?

Umarız konu yakın takibe alınır…

“Sizler ne yaptınız?”

“Siz buluşup memleketin binde birinin haberi olmadığı şeylerin iadesini konuşun.

İnsanlar öldürülüyor aileleri perişan oluyor hayatları boyunca unutamayacakları acılar yaşıyorlar ve sizler hiçbir şey yokmuş gibi bu konuda hiçbir adım atmıyorsunuz.

Nijerya bile çözmüş memleketi geliyor, soyuyor vuruyor öldürüyor Güney’e kaçıyor, oradan ver elini Nijerya.

Eğer ailemin öldürülme olayı sonuçlandırılsaydı ve suçlular iade edilip yargılansaydı bugün GÖKHAN NAİM ve birçok insan yaşıyor olacaktı,

AİHM Türkiye’yi KKTC adına mahkum etti peki siz ne yaptınız?

HİÇ sizler bu gün memleketin en büyük sorunu haline gelen suçluların iadesini çözemedikçe öldürülen her kişinin sorumlusu siz olacaksınız.

SN MUSTAFA AKINCI, SN İÇİŞLERİ BAKANI…”

(Mehmet GÜZELYURTLU)

İyice abarttılar!

Misyonerlik çalışmaları çevresinde Hristiyan dininin KKTC’de yaygınlaştırılması için belli çevreler artık utanmayı attılar…

Haftanın belirli zamanlarında özellikle de akşamları kırsal kesimde artık evlerin kapıları çalınıyor ve İncil’in Türkçeleştirilmiş kitabı Müslüman ailelere önce tanıtılıyor sonra hediye ediliyor…

Bizim devletimiz ve hele de Din İşleri Dairemiz ise bu konuda derin bir sessizlik içindeler!

Dinler arası diyalogda acaba bunlar mı görüşülüp sonra uygulamaya geçiliyor diye de insan merak etmeden edemiyor…

“Bölge esnafı ne yapacak?”

“Kültürel amaçlı bir dernek kur. Sonra Eğitim Bakanlığından faaliyetlerin için kira ödemeden bir yer al.

Belki de elektrik parasını da Eğitim Bakanlığı ödesin. Sonra kalk hiç bir makamdan izin almadan 200 kişilik bir restorant&cafe aç. Sonrada ünlü bir tur operatörü ile anlaş ve tüm gurupları oraya yönlendir.

Bölgedeki diğer esnafta kira ve elektrik parasını nasıl çıkaracak diye düşünsün…”

(Asaf ŞENOL)