Okullarımız.

Çocuklarımızın ikinci evleri.

Vakitlerinin büyük bölümünü geçirdikleri yerler.

İlim irfan yuvaları.

Sosyalleşme alanları.

Ülkemizde ise çoğu zaman yetersizlikle, ihmalle anılıyorlar.

Bazen de skandallarla…

Neler olmuyor ki?

Öğrenim ile ilgili konuları bu yazımın dışında tutarak, çocukların okullarda maruz kaldıkları durumları özetlemeye çalışacağım.

Şiddet vakaları adeta sıradanlaştı.

Sigara, alkol kullanımı neredeyse kontrol dışı!

Hatırlayalım 12 yaşındaki delikanlımızı…

Hatırlayalım okul müdürünün: ‘’Bizim okulun öğrencisi ama okulun dışında girdi alkol komasına.’’ dediğini.

Uyuşturucuya başlama yaşının ne kadar düştüğünü okullarımızdan öğrenmedik mi?

Bilimsel çalışmalarımızı süslemekten öteye gidemiyor maalesef bataklıktaki çocuklarımız…

Ve cinsellik…

Facia ötesi!

Ailelerin hepsi bir telden zaten.

Ama çocukları aynı mekanda.

Kendi kendilerine anlatıyorlar ilk cinsel konuları.

Cinsel organını gösteriyor 6 yaşındaki bir kız çocuğu, yaşıtı diğer arkadaşına.

Yetmiyor, okumayı bile sökmeden, cinselliği kendi kendine sökmeye çalışırcasına, kendi üzerinde uygulama yapıyor okulun bir köşesinde.

Tuvaletin kapısının altından izliyor arkadaşını bir diğeri.

Henüz 7 yaşındaki arkadaşlarının, teneffüste bahçede nasıl dudak dudağa öpüştüğünü anlatıyor evine gittiğinde çocuğumuz.

Bir diğeri, elindeki telefonla cinsel içerikli film izlerken yakalanıyor öğretmenine! Ailesinden birinin unuttuğu web adresinde…

Değerli okurlar.

Yazdıklarımın hiçbiri hayal ürünü değil!

Ne yazıktır ki hepsi gerçek, hepsi yaşanmış.

Ve buraya yazılamayacak derecede olanları sansürleyerek örneklerimi kesmek zorundayım!

Üstelik bu yazımdaki örnekler sadece 12-13 yaş grubuna kadar olan çocuklarımızla ilgili olanı.

Daha ileri yaşlarda yaşanan ve hele hele üniversitelerdekileri de dahil edersek, ‘’bu ada denize bir kez daha batıp çıksa yeridir’’ deriz hepimiz!

‘’Ailelerin terbiye veremediği çocuklara okullar mı terbiye versin?’’ diyenler de çıkabilir.

Ben de derim ki: Terbiye veren ailenin çocuğunun ne günahı var onlarla aynı okulda olmaktan başka?

O zaman lütfen bir zahmet,

Milli Eğitim Bakanlığı uyansın gaflet uykusundan!

Özel okullar da uyansın bir zahmet!

Her şey öğrenci kafası sayarak para toplamak değil velilerden!

Lütfen biraz disiplin, biraz edep, biraz adap!

Cinsellik de müfredatta olmalı.

Alanının uzmanlarından alınmış görüşler ışığında konular hazırlanıp, entegre edilmeli sisteme.

Ailelerle daha verimli iletişim kurabilmeli okullar.

Sadece bağış ya da ödeme almak için aranmamalı aileler!

Sorumluluklarını da bilmeli, müdürler ve öğretmenler.

Ey Devletin nice YÜCE insanları!

Devletin varlığı kimin için ne için diye sorsak…

Cevap verebilecek misiniz, çocuklarımızın geleceği için diye?

Oysa ki,

Çocuklarımız ellerimizin arasından böyle kayıp gidiyor, bilmem kaçımız farkında?

Haddime değil sizlere nasihat etmek,

Ancak, durum o kadar ciddi ki,

Hal böyle giderse,

Elinizde nesil bulamayacaksınız ülkeyi, devleti emanet edecek…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899