Aslında başarılı bir tanım. Lakin, aynı zamanda da altı doldurulamamış bir tanım.

Altının doldurulamaması önemli oranda KKTC’nin ve ilgili kurumlarının eksikliği ve hatta acizliği…

Yurt dışından ülkemize gelen öğrencilerin buradaki yaşamları hepimizin hayatına dokunurken, bizlerin de onların hayatlarına dokunabilmemiz özlenir. Öğrenciyle barışık bir yaşam oluşturabilmek kolay değildir devletler için. Sistemin oluşturulması gerekir ki dünyada üniversite kentlerinin nasıl bir yaşama göre sistemlendirildiği bilinir.

Oluşturulacak hayat koşulları, devlet sistemi içerisinde ne bizlerin ne de onların maddi manevi yaşam standartlarımızı düşürmeden düzenlenmeli, şehirleşme ve sosyalleşmeye ek olarak eğitim kalitesini de yükseltmeyi başarabilmeliyiz.

Yurdumuzdaki üniversitelere yönelik yapılan eleştirilere bakıyorum da eğitim kalitesinden yaşam kalitesine kadar pek çok eleştiri yapılırken, benzer kalitedeki İngiliz veya Avrupa üniversitelerini tercih ediyor olmamız ayrıca düşünülmesi gereken bir nokta.

Eğri oturup doğru konuşalım: Diyorum ki, Avrupa’da, İngiltere’de ya da dünyanın başka ülkelerinde tercih edilen pek çok üniversiteden daha iyi bizim üniversitelerimizin bazıları.

Bizim tercihimiz kendimiz değilken başkalarının bizi tercih etmesini beklemek de bir anomalidir. Bu nedenle yine Milli Eğitim Bakanlığı ve devlet sistemini bunu da düşünerek şekillendirmelidir.

***

Geçtiğimiz günlerde Kıbrıs İlim Üniversitesi yetkilisiyle bir sohbet imkânım oldu mesela. Kendi üniversitesiyle ilgili olarak anlattıklarına bakılırsa, yabancı bir öğrencinin kendisini evinde hissedeceği imkanlar sunuluyor Kıbrıs İlim öğrencisine. Yemeğinden sağlığına, evinden huzuruna, adaptasyonundan eğitimine ve meslek kazanarak uzmanlaşacağı her alanda sağlananimkânve ayrıcalıklardan söz ediyordu. Hatta üniversite sonrasında kendi bünyesi dahil, pek çok kurumla kurduğu ilişki sayesinde iş sahibi etme hususunda da öğrencilerini yalnız bırakmayan bir üniversite olarak hizmet veriyor diyordu Kıbrıs’ın kuzeyinde…

Aynı yetkili, tüm üniversitelerin bu sene Kıbrıs’a gelecek öğrencilere sağlayacağı 500TL’lik harçlık dahil, ortak karar ile sağlanacak imkanlar da İlim Üniversitesi imkanlarına eklenecek diyordu.

***

Üniversite, mesleki anlamda gençlerin başta meslek edinme girişimleri için gerekli olup, kendisini herhangi bir alanda akademik bilgiyle donatmak isteyen herkesin yuvası sayılabilecek bir eğitim kurumudur. İşin ucunda eğitim ve öğrenim varsa, eğitmen ve öğretmenlerin de o ortamda bulunması kaçınılmazdır. Uzmanlar ve alanında belli bir kariyer basamağına erişmiş kişilerden üniversite öğrenimi sırasında dersler alınır. Donanımı onaylanmış her akademisyen öğrenciye katacakları açısından belli bir kaliteyi barındırır. Öğrencinin birtakım nitelikleri de akademisyenden ne kadar alacağını belirleyen bir etkendir.

Kıbrıs İlim Üniversitesi bünyesinde görev yapmakta olan bilim insanları arasında, dünyanın dört bir yanında üniversitelerde görev yaparak alanda uluslararası nitelik kazanmış öğretim üyelerinin olduğunu eklemeyi unutmayan yetkili, sesimizi duyurmanın önemini vurgulamak için ellerinden geleni yaptıklarını; bunu yaparken KKTC’nin her türlü çıkarını savunmayı ihmal etmeyerek, adanın öğrenci dostu olması için çabaladıklarını da eklemeyi unutmuyor.

***

Kıbrıs İlim Üniversitesi olarak bilinen üniversitemizde bugün pek çok üniversitede bulunmayan kadar profesör var. Pandemi boyunca kendi öğrencisi olsun olmasın adadaki tüm öğrencilere yardımları var.

İstihdam ettikleri her personele ödemelerini kesintisiz ve bir tamam yaptıklarından bahsediyorlar.

Üniversitenin kampüs alanı hızla gelişirken sanırım umut vaat eden üniversitelerin yurdumuzda kurulabileceğiyle ilgili olumlu izlenimler yaratan bir simge haline geliyor.

***

Sosyal medya hesaplarına bakıldığında, dünyanın birçok yerinde halen bilim insanı olarak çalışmalarını sürdüren pek çok akademisyenin online konferanslarını Kıbrıs İlim çatısı altında yapmayı kabul ve tercih ettikleri görülebilir.

***

Yurdumuzdaki üniversitelerin yeterince tanıtılmadığı ve hak ettikleri seviyeye taşınmadıkları endişesini sanırım sadece ben taşımıyorum.

Bu nedenle önümüzdeki dönem üniversitelerimizin önünü açmak, hakettikleri seviyeye ulaşmalarına katkı sağlamak için gerek Devlet’e, gerek Milli Eğitim Bakanlığı’na gerekse de YÖDAK’a önemli görevler düşüyor.

Bakalım yapabilecekler mi?

Aksi takdirde hem öğrenci dostu adada olduğumuzu iddia etmekten vazgeçmeli hem de değerlerimizi tanıtmak hususunda başarısız olduğumuzu kabul etmeliyiz!

Dr. Çiğdem DÜRÜST