Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de obezite cerrahisi birkaç merkezde yapılıyor.

Obezite cerrahisi, kilo veremeyen bireylerin imdadına yetişen bir cerrahi prosedür.

Ameliyat olan hastalar güzel kilolar veriyor, sağlıklarına kavuşuyor, kullandıkları ilaçlar oldukça azalıyor ya da bunlara gerek kalmıyor.

Ancak madalyonun diğer yüzü de var.

Kimler ameliyat olmalı, kimler olmamalı?

Ameliyat sonrası takipler nasıl yapılmalı?

Ameliyat sonrası komplikasyonlarda doktorlar, diğer sağlık çalışanları ve hastalar birlikte nasıl hareket etmeli?

Uzmanlığım dışı bir konu olmasına rağmen dikkatimi çeken bir konu.

Dikkatimi çekme sebeplerinden birisi, obezitenin şimdi ve gelecekte toplum sağlığının önemli sorunlarından biri olması ve olmaya da devam edeceği.

Diğeri de, obezite cerrahisi sonrası farklı şikayetleri gelişen hastaların nörolojiye nöroloji konsültasyonu alınma ihtiyacı olan hastaların bana muayeneye gelmeleri.

Obezite cerrahisinin bilimsel kriterleri olsa da, ülkemizde bu kriterler sanki biraz daha esnetilmiş izlenimi edindiğimi belirtmek zorundayım.

Mesela 96 kilo olan bir kadına obezite ameliyatı yapılmalı mıydı?

Mesela mide botoxu veya mide balonu şansını kullanmak isteyen hasta neden cerrahiye yönlendirilir?

Oysa ki, obezite cerrahisi tamamen geri dönüşümsüz, kalıcı anatomik değişikliğin olduğu bir tedavi yöntemidir.

Obezite cerrahisi güzellik ameliyatı ile karıştırılmamalıdır.

Obezite cerrahisinin bir başka yönü de, ameliyat sonrası takipler ki, ülkemizde hastalarımdan edindiğim genel yaklaşımın, ameliyattan sonraki altı aylık ya da bir yıllık bir dönemde takiplerinin olduğu ancak ondan sonrasında hastaların düzenli takiplerinin terk edildiği şeklinde.

Ameliyat başarılı geçse de, kişi hedef kilosuna ulaşmış olsa da, sindirim sisteminde kalıcı değişiklik yapılan bir kişinin takiplerinin de uzun süreli yapılması gerektiği ortadadır.

Değerli okurlar.

Obezite cerrahisi son yılların popüler cerrahi uygulamalarından birisi.

Ülkemizde hem sağlık hem de kozmetik kaygılarla yapılmakta olduğu gibi bir izlenim ne yazık ki mevcut.

Obezite cerrahisi olan hastaların tıbbi kayıtlarının tutulduğu ortak bir yer yok. Kayıtlarda belli bir standart da maalesef yok.

Kayıtlarda belli bir standart olmayınca da ülkemizde bu ameliyatla ilişkili kısa-orta-uzun vadeli komplikasyonlar da haliyle bilinmemekte.

Obezite tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizin de soru ise, bu konu ile ilgili ciddi girişimsel prosedürler de devletin denetim ve kontrolünde olmalıdır.

Sağlık Bakanlığı, ülkemizdeki obezite cerrahisi vakalarını kayıt altına alarak denetleme görevini üstlenmelidir.

Obezite sorunu yaşayan bireylerimiz, gereksiz yere kalıcı değişikliklere maruz bırakılmamalı, cerrahi sonrası kısa-orta-uzun vadeli takiplerden mahrum bırakılmamalı, komplikasyonların hızlı bertaraf edilebilmesi konusunda sahipsiz de kalmamalı.

Konu ile ilgili dernek ve örgütler de çok vakit kaybetmeden, vaka seçimlerinde, cerrahi uygulama ve takiplerinde ortak bir yol bulmalıdır.

İletişim: 0542-8529899