Milletvellerinin seçildikten sonra görevlerine başlamadan önce mecliste halkın önünde ettikleri bir yemin var.

Hepsini buraya yazıp vaktinizi almak istemiyorum .Benim için önemli olan sonu.

‘’Anayasaya bağlılıktan ayrılmayacağıma; namusum ve şerefim üzerine and içerim.’’diye biten kısmı.

KKTC ‘de Milletvekillerinin ant içtikleri bu yemin metni Türkiyede TBMM’de Milletvekillerinin and içtikleri yeminin benzeri .

Yani bizim kendi başımıza oturup icat ettiğimiz bir şey değil.

KKTC Anayasasını hazırlarken onuda Copy Paste yapmışız.

Tek farkı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında 81 bizde ise 82 maddede yer alması.

Konumuzla yakından ilişkili bu yeminin bir hikayesi var.

Mecliste bulunan Milletvekillerinden hiçbirininde haberi olmadığına eminim yoksa bugüne kadar bir seslendiren olurdu.

KKTC’i Anayasası hazırlanırkende bilindiğini sanmıyorum.Yoksa en azından bazı kelimelerini değiştirirdik diye düşünüyorum.

Gelelim yeminin hikayesine .Bu yeminin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına nasıl girdiğine..

Aslında 1921'de çıkarılan ve Türkiye'nin ilk Anayasası kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye'de de yemin falan yoktu.

1924'te Bilecik mebusu Fikret bey “Yemin etmeden olmaz’’ diyerek

TBMM'ye öneri sundu. Ve yemin 1924 Anayasasına kondu .

İlk yemin şu şekildeydi

“Vatan ve milletin saadet ve selametine ve milletin bila kaydüşart hakimiyetine mugayir gaye takip etmeyeceğime ve cumhuriyet esaslarına sadakattan ayrılmayacağıma vallahi.” *

1928'de “vallahi” çıkarıldı.

Onun yerine “Namusum üzerine söz veririm” yerleştirildi.

1961'de bir tadilat daha yapıldı ve yemin metni uzadı.

“Bağımsızlık, bütünlük, laiklik” te yemine eklendi.Bu kadarda kalmadı 1982'de yemin bir kez daha tadil edilerek,

“Atatürk devrimleri, hukuk, anayasaya sadakat, toplumun huzuru, toplumun refahı, insan hakları ve milli dayanışma” da metne eklendi.

Namus sözünün yanına daha etkili olur diye şerefte kondu. “Namus ve Şeref” üzerine “Ant” içilmeye başlandı.

Toplum daha çok kale alınıyor etkisi versin diye “Türk milleti önünde” kelimeleri ilave edildi.

Tabii tüm bunların fikir babası Bilecik mebusu Fikret beydi.

Peki kimdi bu Fikret bey biliyormusunuz?

1924'te Denizcilik Bakanlığı kurulduğunda Başbakan Fethi bey Osmaniye mebusu İhsan beyi Denizcilik Bakanı yaptı.

İhsan beyde ilk icraat olarak, Yavuz zırhlısının onarım ihalesini Fransız şirketine verdi.

Ardından Denizcilik bakanı İhsan beyle, “vallahi diye yemin etmemiz lazım” diyen Bilecik mebusu Fikret bey ortak şirket kurdular ve devlet adına ihaleyi verdikleri Fransız şirketinden de rüşvet aldıkları ortaya çıktı.

Mecliste soruşturma açıldı.

“İlla yemin etmemiz lazım” diyen Fikret bey biraz sıkıştırınca “2 milyon liralık ihaleden 210 bin lira komisyon aldıklarını, denizcilik bakanı İhsan beyin 100 bin lira aldığını , kendisininde 55 bin lirayı cebine indirdiğini, geriye kalanı da bürokratlara yedirdiklerini” itiraf etti.

Yüce Divan'da yargılandılar. Dokunulmazlıkları kaldırıldı.

Mebuslukları düşürüldü. İhsan beye 2 sene, Fikret beye 4 ay hapis cezası verildi.

(Fikret beyin tam adı, Takiyyettin Fikret‘ti. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte laik düzene geçilince, takiyye'yi sildirdi, meclise kayıt yaptırırken Tokattin Fikret olarak yazdırdı.)

“Rüşvet tokatladığı” ortaya çıkınca, tokattin'i de sildirdi.

Soyadı kanunu çıkınca, hangi soyadını aldı biliyor musunuz.

“Onuralp” .

Rüşvetçi Tokattin, “Onur”lu oluverdi!

Diyeceğim şu ki;

“Yeminsiz olmuyor, illa yemin etmemiz lazım” diyerek, milletvekili yeminini memleketin başına saran Fikret bey.

Yeminine ihanet ederek, Cumhuriyet tarihinin ilk yolsuzluğunu yapan Milletvekiliydi.

Şimdi bizde de 8 aydır meclise uğramayan bir milletvekili var ve Anayasaya göre milletvekilliğinin genel kurul tarafından çoktan kaldırılması gerekirdi.

‘’Anayasaya bağlılıktan ayrılmayacağıma; namusum ve şerefim üzerine and içerim.’’diyenler tarafından yani.

Fakat gelin görün ki;Hala bu Milletvekili arkadaşın Milletvekilliği kaldırılmış değil. Bu ilk değil sonda olmayacak belli. Anayasaya ve yapılan yemine uyulmayacak.

Kendilerine önerim şu;

Namus ve Şeref kavramları ayağa düşecek kadar ucuz değil.Şeref ve namus insanın her şeyidir.

Hem Devletin saygınlığını hemde çok değerli kavramlar olan namus ve şeref kelimelerini düşündüğümde;

Milletvekili andının değiştirilmesini ve yemin metni içerisinden NAMUS VE ŞEREF kelimelerinin çıkarılmasını öneriyorum.Ne bileyim çocuklarının başı üzerine ant içsinler belki daha etkili olur.