Hükümete gelmeden önce siyasiler hep söyler…

Kamu ile özel sektör arasındaki uçurumun kalkması gerektiğini!

Bu elbette kulağa da hoş gelir…

Ülkenin yıllardır kanayan yarasıdır bu çünkü!

Kamunun öncelikli, özelin de üvey evlat muamelesi görmesi…

Onun için gençler daha yüksek maaş aldıkları özel sektördeki işlerini bırakırlar devlete akın ederler…

Haklıdırlar da!

Daha az mesai saati…

Daha fazla tatil!

Daha çok yıllık izin ve bir sürü kendilerine tanınan haklar…

Gelen de giden de hep aradaki uçurumun kaldırılacağını, özele teşvikler verileceğini vaat etse de bu hiçbir zaman gerçekleşmez!

Zaten aksini düşünmek de saflık olur…

Ayrıca kamuda istihdam siyasiler için iyi bir rant kapısıdır!

Kamu sınavlarının dışında sistem sınava germeden de istihdam edilmesine olanak sağlar…

Aslında başka bir kesim daha var…

Özel sektör çalışanı oldukları için mağdur olanlar!

Üçlü kararname ile devletin çeşitli kademelerinde üst düzey görev alanlar…

Kamu çalışanları bu mevkilere atandıktan sonra hükümet değişikliklerinde devletin müşaviri ünvanını kazanıp evde oturarak maaş çeker ama!

Özel sektörden gelenler onlar kadar şanslı değildir işte…

Birçoğu eğer kendi işleri değilse eski işlerine dönemezler!

Onlar için başka ve zorlu bir hayat mücadelesi başlar…

Ekmek mücadelesidir bunun adı!

Tamam şimdi bazılarınız ‘devlette görev almasalardı’ diyebilirsiniz ama…

Bizim burada anlatmaya çalıştığımız bambaşka bir şey!

Kamu ve özel arasındaki garip çelişkileri anlatmaya çalışıyoruz…

Aslında bu yazının ana fikri iki kesim arasındaki haksızlıkları da ortaya koymaktır!

Adına müşavir çığlığı bile diyebilirsiniz…

İşte onlardan sadece bir tanesi ve bizimle paylaştıkları:

“Müşavirlik yasası geçti geçeli mağdur olan insanları tartışıyoruz.

Dört kişi maaş alamadı.

Tam bir fiyasko tam bir rezillik.

Mevcut hükümet ben yaparım olur mantığıyla bunu da yaptı. Bakalım mahkeme ne diyecek. Tabi ne güzeldir ki dört kişinin mahkemede hak arama hakkı var ve haklarını da alacaklar er ya da geç ama yıllardır hiç konuşulmayan, yasalar yapılırken hiç seslendirilmeyen, tarafına bile bakılmayan ve yok sayılan bir kesim daha var.

Onlar hem mağdur hem de haklarını arayamıyorlar çünkü yasa öyle diyor.

Devletin kendi yarattığı bir diğer mağdurlar da özelden atanan üst kademe yöneticileri. Yasanın belirttiği kriterler tutuyor, atanıyorlar, var güçleriyle devlette de çalışıyorlar çünkü onlar özelde öyle alışmış.

Mesai mevhumu yok, ben anlamam yok, ben bilmem yok araştırır bulurlar, çünkü özelde öyle gördüler ama gel gelelim ki görevden alındıkları gün hiçbir hakları yok.

İçeride biriken izni ödenme hakları yok, izin kullandıktan sonra görevden alınma hakları yok, kıdem tazminatları yok, işsizlik ödenekleri yok, ihtiyat sandıklarını altı aydan önce alabilmelerine imkan yok ve en önemlisi bunların hiçbiri için mahkemeye gitme hakları yok. Düşünsenize bir yerde çalışıyorsunuz, size teklif geldi ve atanacaksınız, devlete hizmet diyorsunuz ve patrondan müsaade isteyip atanıyorsunuz, geri dönme şansınız yok artık çünkü orası özel sektör, birkaç sene hizmet veriyorsunuz ve sokağa.

Nerden bulursan bul ve geçin çocuğun mu var, hasta mı oldun, borcun mu var, yöneten kimsenin umurunda değil.

Meclisteki kimsenin de umurunda değil ama onlar mağdur, onlar yeniden hayat kurma peşinde, onlar bir ekmek peşinde, memur ise daha yüksek baremi nasıl çekerimin peşinde.

İşte ülkemizin geldiği nokta.

Özeldeysen öl kimsenin gailesi olmaz…”

Asgari ücret 2 bin 600 TL!

Asgari Ücret Komisyonu iki kez toplandı ama sonuç alınamadı…

Büyük ihtimalle de 31 Temmuz’da yapılacak olan toplantıda yeni asgari ücret belirlenecek!

Yenisi 2 bin 600 TL civarında olacak…

Hayat pahalılığı belliyken, hatta yeni asgari ücret konusunda anlaşılmışken bunun açıklanmaması, insanlara eziyet çektirmekten başka bir şey değildir!

Bu arada;

Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın komisyonda temsil edilmesi gerektiği yönündeki talebi de artık gündeme gelmelidir ki bu kaçınılmaz hale gelmiştir!

Zira az ya da çok artsın özel sektörün durumunun da çok iç açıcı olmadığı ortadadır…

Devlet özele verdiği sözleri tutmamaktadır!

Devletten alacağı olanlar süründürülmektedir…

Olaya ne kadar geniş açıdan bakarsak alınan kararlar o kadar daha sağlıklı olur!

Sadece Merak İşte?

Pet şişe atıldı mı?

Başbakan Yardımcısı Özersay, Ercan’da CAS eski çalışanları ile niye görüşmediğini açıkladı…

Kızgın gençlerin Büyükelçinin arabasına pet şişe fırlattığını bu yüzden kendileri ile görüşmediğini ifade etti!

Eğer öyleyse doğru yapmıştır…

Ama bu konuda başka iddialar da yok değil!

Çalışanların büyükelçinin değil Özersay’ın aracına pet şişe atıldığını söyleyenler de var…

Eğitimleri tamam mı?

Yunanistan’daki yangın faciası bizi de harekete geçirdi…

Orman Dairesi ülke genelinde 125 kişilik bir ekip oluşturulduğu açıkladı!

İyi de yaptı…

Ama bildiğimiz kadarıyla 125 kişi mevsimlik alınan işçiler!

Bunların yeteri kadar eğitimi var mı?

Bilgi ve deneyimleri ne kadar?

Umarız göz yapacağız derken kaş çıkartmayız!

Geçici işçiler Allah’a emanet!

Yaz sezonu geldiği için belediyelerde de bir temizlik seferberliği yaşanıyor…

Yollarda arsalarda işçiler kavurucu sıcağın altında çalışıyor!

Ama bunların hemen hepsi geçici çalışanlar…

Çoğunun da maaş dışında hiçbir hakları yok!

Yatırım yok…

Sağlık sigortası yok!

Bunların başına talihsiz bir kaza gelse bunu kim karşılayacak!

CAS trajediye dönüşüyor!

Millet tatilde, deniz kenarlarında serinlerken CAS çalışanları sokakta ekmek mücadelesi veriyor…

İşlerinden, ekmeklerinden olmamak için!

KTHY’de yaşananların aynısı…

Ve sonu olmayan bir mücadele bu!

Aşsız işsiz kalan bilir bunu ancak…

Trajediye dönüşmeden de bir şekilde çözüm yolu bulunmalıdır!

MESAJ KUTUSU

Sayın Tolga ATAKAN, Girne Turizm Limanı’nı kullanan yolcular tam manasıyla hele de bu sıcaklarda resmen işkence çekiyorlar. Buradaki muhaceret işlemlerinin hızlandırılması için acilen önlem alınması için çok sayıda şikayetler gelmeye başladı!

Sayın Abdullah AKTOLGALI, Girne’de hemen her sene yaşanan ses kirliliği yine vatandaşların şikayetlerine neden oluyor! Hele belli bir saatten sonra ne vatandaş ne de turistlerin uyumaları artık güç hale gelmiş…

Sayın Mehmet HARMANCI, Lefkoşa’nın bir çok yerine konulan bisiklet istasyonları hem görüntü hem de çağdaş belediyecilik için mükemmel oldu ama vatandaş belli ki bisiklet yolu olmadığı için bunlara çok rağbet etmedi sanki de…

Sayın Erçin TEKAKPINAR, emekli maaşı için sahte evliliklerin arttığını ve bunların artık çete olarak çalıştıklarını biliyor muydunuz? Tama kimsenin özeline karışma hakkımız yok ama devletin burada kaybının büyük olduğu iddiaları var!

Sayın Kudret ÖZERSAY, Büyükelçinin aracına atılan pet şişe nedeniyle CAS çalışanları ile görüşmekten vazgeçmeniz konusunda yerden göğe kadar haklısınız. Muhalifler elbette bunu eleştirecektir ama doğru da sadece bir tanedir!

Sayın Kemal DÜRÜST, UBP genel başkan adayları ve aday olmak isteyenlerin tamamen ablukasına girdiğinizi duyduk. Bu konuda hala karar vermemeniz olayı daha da heyecanlı hale getiriyor değil mi? Keyfiniz bol olsun artık…

Sayın Kudret AKAY, pek muhterem babanızın vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah…

Sayın Ayşegül BAYBARS, uzun bir süredir eşe kıyak iddiaları artık daha da yoğunlaşmaya başladı. Yanlış anlaşılmalara olanak vermemek için kamuoyunu aydınlatmakta yarar görüyoruz, küçük bir açıklama lütfen!

Sayın Turgay DENİZ, Asgari Ücret Komisyonu’nda oda olarak temsil edilme isteğinizde yerden göğe kadar haklısınız. Zira iş dünyası devletin de kendilerine olan yükümlülüklerini getirmediğinden dert yanmaya başladı!

Sayın Yusuf KISA, CAS şirketi artık her hangi bir kuruluşu hibe edilecek bir noktaya kadar geldi! Hani siz buraya talip olmuştunuz ya daha neyi bekliyorsunuz! Bu fırsat bir daha ele geçmeyebilir acele etmekte yarar var değil mi?

Sayın Ahmet SENNAROĞLU, yoğun çalışma ortamına bir de aşırı sıcaklar eklenince bir kez daha hastanelik olmuşsunuz büyük geçmiş olsun! Allah sizi sevdiklerinize ve özellikle de minik yavrularına bağışlasın, iki günlük dünyada sağlıktan öte bir şey daha yok…

Sayın Oğuz KÖSE, yeni televizyon programlarıyla birlikte artık ciddi bir şekilde aktif siyasete de başlayacağınız ve bir siyasi partiyle dirsek temasında olduğunuz konuşuluyor. Zaman ve zemin tamamsa hiç durmayın deriz, yolunuz açık olsun…

Sayın Bülent DİZDARLI, yakın bir zamanda Çetinkaya başkanlığı için gazetelere münhal ilanı verip kulübün anahtarlarını teslim edeceğiniz yönünde ihbarlar yapılmaya başlandı! Efsane takımı bu hallere düşürenler utansın artık!

Sayın Arif Salih KIRDAĞ, uzun yıllardır kullandığınız ses düzenini satışa çıkardığınıza göre artık aktif siyasete ve seçimlere katılmama kararı aldığınız iddia ediliyor. Satmayın deriz zira sizin sağınız solunuz belli olmaz ki!

Sayın Erten KASIMOĞLU, Kıbrıs Türküne mal olmuş tarihi olayları resimleriyle birlikte kamuoyuyla paylaşmaya başlamanız okurlarınız tarafından da memnuniyetle karşılandı. Hatta bu anıların kitap haline dönüştürülmesi bile büyük bir amme hizmeti