Zıtlaşmak bizim ruhumuzda var…

Hele de konu Kıbrıs meselesi olunca ortaya çok daha vahim bir durum çıkıyor!

Karşı görüşleri içine sindirememe…

Ötekileştirme!

Kendi gibi düşünmeyeni alt etme duygusu…

Sonuçta karpuz gibi ortadan ikiye ayrılıyoruz!

Yeni bir müzakere süreci yaşanır mı bilemeyiz…

Bize göre yaşanması gerek!

Belki de artık son kez…

Sonuçta şu anda kim ne derse desin çözüme en fazla Kıbrıs Türkü muhtaç!

Zira ortada kalmış gibi bir durumun içindeyiz…

Birileri sanki masa tenisi oynuyor!

Raketler onda…

Top ise biz!

Oradan oraya savruluyoruz…

Rum lider zaten hiç değişmeyen görüşlerini bir kez daha açıkladı…

Yeni bir şey yoktu!

Çünkü onların çözüme bakış açıları zaten yıllardır değişmedi…

Güney’de milli dava denince müthiş bir birliktelik var uzlaşma var!

Bizde ise tam tersi…

Birbirimize kenetleneceğimize aksini yapıp birbirimizden uzaklaşıyoruz!

Bu da eğer bir masa etrafına oturulacaksa bir daha elimizi zayıflatıyor…

Tam da onların beklediği şey bu!

Davlarında güçlü bir toplum karşısında, bölünmüş parçalanmış, birbirine düşmüş bir toplum…

Oradan tek ses yükselirken!

Bizden her zaman olduğu gibi çatlak sesler…

Kavga gürültü ve patırtı!

Milletin kafasını karıştırmaktan öte bir şey değil bu…

Son bir iki gündür yapılmak istenen şu;

Cumhurbaşkanı Akıncı ile Dışişleri Bakanı Özersay’ı birbirine düşürmek…

Akıncı görüşmeci!

Özersay ise Türkiye ile daha fazla istişarede bulunun bakan…

Çekilmek istenen yer ise şurası;

Akıncı ile Ankara’yı kapıştırmak…

Kime ne yarar getirecekse artık!

Bize getirmeyeceği kesin de…

Bölünmüş bir toplum nasıl olur da yaşayabilir ve kalıcı bir çözümün altına imza atabilir ki!

Sonuçta belki liderler oturup bir karar üretecekler ama…

Buna son noktayı koyacak olan ise Kıbrıs Türk topumu olacak!

Bunun için birbirine düşmüş değil birbirine sıkı sıkı bağlı bir toplum olmaktan geçer sağlıklı kararlar…

Akıncı da Özersay da bu toplumun iki değeridir…

Uzaydan filan da gelmediler bu ülkeye!

İkisinin de rolü büyük ve önemli…

Onları birbirine düşürmek de neyin nesi!

Onlara da önemli görevler düşüyor pek tabi ki…

Uçta olanları, çözüm girişimlerine siyaseti alet etmek isteyenleri devde dışı bırakmak!

Bunun da yolu onların daha sıkı ve yuğun işbirliğine bağlı…

Başka malum çevrelerin değil Kıbrıs Türk toplumunun genelinin haklarının korunacağı bir çözüm modelini masaya getirmek!

Bunun için de daha çok görüşmeleri daha ortak paydalarda buluşmaları gerek…

Gerekirse kulaklarını tıkayarak çatlak sesleri duymayarak hatta onlarla ortak mücadele ederek!

Burada mesele ne Akıncı’nın ne de Özersay’ın meselesidir…

Ortak görevleri yelpazeyi olduğunca geniş tutarak Kıbrıs Türkünün genelenin onaylayacağı bir çözüm modelini hazırlamak!

Kahve meselesi yine gündemde!

“ Kişisel görüşüm, bizimle kahve içmek istemeyenlerle bizim kahve içmemiz söz konusu değildir. Siyasi ahlak ve etik kuralları vardır. 7 Ocak seçiminden sonra UBP’ye hükümete kurma görevi verildi. Halkın Partisi randevu bile vermedi. Gerçi önceden yaptığı açıklamalarla bugünkü açıklamaları da farklılık gösteriyor. O dönemde kırıldık. Siyasi teamüllerin dışına çıkmamak lazım. Özersay kahve içmem dedi, insanlardan tepki alınca Genel Başkanımızı işaret etti. Demesi gereken alt komitelerde görüşme yapacağız. Kapıyı aralık bırakırsınız. Üyelerimizin çoğu ile aynı düşüncedeyiz. Bencil davranma lüksümüz yok. Gerçek anlamda inanırsak UBP- HP koalisyonu değer katacaksa anca o zaman olabilir. Tabi bu benim üye olarak şahsi görüşümdür.”

(Sadık GARDİYANOĞLU)

Sadece Merak İşte?

Akıncı girişimde bulundu mu?

Derinya ve Aplıç kapılarının açılması beraberinde yeni tartışmaları da gündeme getirdi…

Bir kesim bu konuda bayram ilan ederken bir diğer kesim TC kökenli KKTC vatandaşlarının Güneye geçememelerini eleştiriyor.

Bu konuda Dışişleri Bakanı Özersay da eleştiride bulunarak konuyla yakından ilgileneceğini söylerken şimdi gözler Cumhurbaşkanı Akıncı’ya çevrildi…

Akıncı’nın bu konuda her hangi bir girişimi oldu mu?

Olmadıysa olacak mı?

Kadın vekiller ne yapıyor?

Kadına yönelik şiddet olayları…

Durmak duraksamak bilmiyor!

Bir çoğu da zaten basına yansımıyor…

Haliyle bizim kadın vekillerin bu konularda ne yaptıkları merak ediliyor!

Ortak bir çalışma var mı?

Yoksa vitrine mi oynuyorlar?

Açıklasınlar ki vatandaş da bilsin…

Öğrenci mi eşkıya mı?

En korktuğum olayların başında üniversitelerdeki öğrenci olayları gelir…

Çünkü siyaset buralarda da kendini gösterir!

YDÜ’de geçenlerde yaşanan çirkin olay…

Birilerinin bayrak düşmanlığı!

Yakma yıkma tehditleri…

Olaylar şimdilik yatışmışa benziyor ama yine de dikkatli olmak gerek!

Büyük yangınların küçük kıvılcımlardan çıktığını unutmamak gerek…

Özersay, Tatar ile kahve içer mi?

4’lü koalisyon hükümeti kurulma çalışmalarında Özersay söylemişti…

Değil ortaklık, Özgürgün ile kahve bile içmeyeceğini!

Şimdi Özgürgün gitti, Tatar geldi…

Haliyle merak konusu oldu!

Olası bir hükümet arızasında Özersay, Tatar ile kahve içer mi içmez mi diye!

MESAJ KUTUSU

Sayın Zeki ÇELER, bir kadının 80 yaşındaki annesini bakanlığın kapısına bıraktığı yönündeki açıklamanız büyük tepki topladı. Kızgın vatandaşlar bu kadının kim olduğunu açıklamanızı da istiyorlar. Umarız vatandaşı bu haktan mahrum bırakmazsınız!

Sayın Suat GÜNSEL, YDÜ’de Türk bayrağını hazmedemeyen bazı öğrencileri okulda barındırıp barındırmayacağınız merak konusu oldu. Umarız vatandaşın hasiyetini de göz önünde bulundurarak onlara en güzel cevabı siz verirsiniz!

Sayın Dursun OĞUZ, bugün yapılacak olan Genel Sekreterlik seçiminde yine birileri devreye girdi ve hakkınızda karalama kampanyası başlattı. Demek ki bazıları için bu makam göründüğünden çok daha fazla önem taşıyor  desenize…

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, bugün yapılacak olan genel sekreterlik yarışında hangi adayı destekleyeceğinizi en yakınlarınız bile bilmiyormuş. Ama mutlaka gönlünüzde yatan bir aslan parçası vardır değil mi?

Sayın Sibel SİBER, 2020 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir sürprize hazırlandığınız ve bunu da çok özel bir ekiple birlikte çalışarak yaptığınız konuşulmaya başlandı. Hadi bakalım hayırlara vesile olsun artık…

Sayın Emine DİZDARLI, bir Rum vatandaşının Kuzey’deki haklarının engellendiği yönündeki raporunuzun sonuçları gayet cesur alınmış bir karardı. Bazıları bu rapora ekşise de siz her zaman olduğu gibi doğru olanı yaptınız, tebrik ederiz…

Sayın Ali BİZDEN, Saray’ın basın bildirilerinin uzun bir süredir bazı yayın organlarına ulaşmadığından haberiniz var mı? Bir kurcalayın bakalım teknik bir hata mı yoksa kasıtlı faul filan var mı?

Sayın Erhan ARIKLI, daha uzun bir süre olmasına rağmen Cumhurbaşkanlığına aday olacak isimler fazlasıyla konuşup tartışılmaya başlandı. Bu arada sizin de ittifak yerine aday çıkaracağınız iddia ediliyor, var mı elinizde öyle okkalı bir isim?

Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, bugünlerde size kahve içmeye gelmeyi düşünürken öyle bir kahve açıklaması yaptınız ki gelelim mi yoksa gelmeyelim mi ikide kaldık. Şaka bir yana bakalım siyasette kahve randevusunu ilk kim verecek? Siyaset çok şeylere gebe desenize…

Sayın Özlem GÜRKUT, sağlıkta yaşanan ciddi sorunlar nedeniyle bir meslek örgütünün başkanı olarak çok daha sert ve baskıcı politikalar üretmeniz bekleniyor. Bu konuda bir çok meslektaşınızın umut kapısı oldunuz haberiniz olsun istedik…

Sayın Kamil KAYRAL, bazı sendikacı kurmaylarıyla yaptığınız yemekli sohbette nelerin gündem olduğu merak edilmiş olsa gerek ki bu konuda sorular gelmeye başladı. Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun da bari konuları anlatın. Bu arada afiyet bal şeker olsun!

Sayın Hakan ORAN, Aplıç kapısı açıldıktan sonra artık bölgede sivil toplum örgütlerine çok daha büyük sorumluluklar düşüyor ve bunun için de örgütler arası işbirliği şart gibi görülüyor. Hoş birileri bu işten siyasi rant elde etmek istiyor ama denge unsuru da sizsiniz değil mi?

Sayın Ahmet BENLİ, görüldüğü üzere yatırımlar konusunda hiç hız kesmiyorsunuz ve şimdi de önemli bir sorun olan elektrik konusunda büyük bir adım atarak bölge halkının büyük memnuniyetini kazandınız. İş bilenin kılıç da kuşananın değil mi ama?

Sayın Kemal ÖZTÜRK, torun sahibi ve dolayısıyla dede olmak için artık sayılı günler kalmış. Heyecan artık doruktadır değil mi? Genç çifti tebrik eder minik yavruya bir ömür boyu sağlık ve mutluluk dolu bir yaşam temenni ederiz…

Sayın Hüseyin YALYALI, pek muhterem annenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı ve uzun ömürler nasip etsin…