Yaklaşık 100 günlük tatil bitti.

‘’Halk’’ etmişlerdi, pardon, hak etmişlerdi!

Çok yorulmuşlardı ‘’kocaaaa ülkenin’’ işlerine koşuşturmaktan…

Yine açıldı işte…

Partilerde umut var mı peki?

Gülümsediniz evet.

Sayın Özgürgün’ün dokunulmazlığını, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığına endeksleyip, sıyrıldılar.

Bu süreçten, Sayın Özgürgün - Sayın Arıklı flörtü doğdu!

Sayın Denktaş, tıpkı bir ıstakozun kabuk değiştirme misali, sayesinde büyüdüğü DP kabuğunu çıkartıp attı sırtından!

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üşümemek için, seçimlerde meşale sembolünü mahkemeye verip kaybettiği YDP’nin meşalesinin sıcaklığına sığındı.

UBP, Türkiye’den gelecek paranın kilit partisi gibi lanse etti kendisini. Üç beş kuruş koparabilmek için, yazın sıcağında göbeğini çatlattı adeta! Tabiri caizse, 23 Nisan heyecanından kurtulmaları gereğinden uzun sürdü. Atamalarla, yer değiştirmelerle, tebriklerle devletin değerli zamanı heba edildi. Bakanlıkların icraatlerinden çok vaadleri dinlendi yine, 100 günlük icraat toplantısında…

CTP, kendi kabuğuna çekildi, ülkenin dertlerini unutuverdi. Gelenekçi-yenilikçi iç çatışmasını dışarıya yansıtmamak için azami gayret gösterdiler!

TDP ise, tek tabancası Sayın Akıncı ile yine yollarda…

YDP, seçimlerden aldığı ivme ile yükselmeye devam ederken, alışık olmadığı irtifalarda yalpalama riski ile karşı karşıya…

Ya HP? Kendi vekili tarafından, ‘’siyasetin dilini değiştirdiği’’ iddia edilen HP’nin dilinden nedense kimse bir şey anlamamış olacak ki, doğduğu halkın arasında eridi gitti!

Özetle,

Bu yasama döneminde de,

Ülkenin dış işleri, dışarıya,

İç işleri de yine dışarıya emanet.

Tek gailemiz, 13. maaşları sağ salim alabilmek!

Meclis tatilden döndü.

Halk tatilden bir şey anlamadı.

Zira, sorunlar tatile çıkmamıştı.

Geçim derdinin tatili yoktu.

Dolayısıyla, halkın derdi de meclisin açılması falan değildi.

Halkımızın nazarında, meclis açılmasaydı daha iyi olurdu sanki.

Şimdi bir de ‘’çok çalışıyoruz diyen’’ siyasetçi kaprisi çekecekler.

Kırbaç ve sopadan bıkmışken, yeni fantezilere tahammül edemeyecekler, mideleri kaldırmayacak…

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, aday polemiklerini dinleyecekler.

Sayın Özgürgün’ün kurtarılma operasyonuna şahit olup sinir olacaklar.

Sayın Denktaş’ın %65’ten %100’e ulaşma gayretlerini izleyip çileden çıkacaklar.

Okul dertleri yetmiyormuş gibi, bir de Milli Eğitim Bakanlığı’nın pişkin açıklamalarını dinleyecekler. Çocuklarını devlet okullarına gönderenler, sendika başkanlarının çocuklarını özel okullarına götüren servislerin arkasından bakmaya devam edecekler!

Sağlıkta başlarının çaresine bakmayı öğrenmişken, etkisiz Bakan Sayın Pilli’nin orijinal açıklamaları ile adeta ‘’kal’’ gelecek halkımıza yine!

Turizm yine hedefler açıklamaya devam edecek bir arpa bile yol ilerlemeden.

YÖDAK, Sayın Akıncı’nın kanatlarının altına sinmeye devam edecek. Üniversiteler yine baronlarına emanet…

Açılmasa daha iyi olur sanki.

Zaten tanınmayan korsan ülke ise KKTC,

Zaten işgal altındaki ülkenin meclisinde, milletvekili olmak haz veriyorsa birilerine,

Zaten ipler deniz ötesinde ise,

Adanın kuzeyinde, yine ‘’kanton’’ kıvamında bir hayata çoktan uyum sağlamışsa halk.

Gelin, meclisi yeniden tatile çıkarın!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899