Program çoktan belli oldu…

Bakın Cumhuriyet Meclisi bugün neleri görüşecekmiş;

Hayat pahalılığı ödeneğini…

KKTC ile Türkiye arasında posta süreçlerindeki yapının online yapıya geçmesini…

PTT Matik cihazları!

Bulaşıcı hastalıklar yasasını…

Yabancılar ve Muhaceret değişiklik yasasını!

Görüşsünler elbette…

İtirazımız yok!

Ama haftanın ilk günü olan bugün görüşmesinler…

Tamam bunlar da önemsiz filan demiyoruz ama birkaç gün sonra görüşseler de dünyanın sonu gelmez ya!

Bugünü çok özel saysınlar, özel gündem oluştursunlar…

Öncelikle;

Gaye Soyutok,

Günay Kandaz,

Ahmet Kılıç,

Ve Tolga Bekçi’nin kocaman birer fotoğraflarını meclisin dört duvarına da assınlar…

Bu fotoğrafların aralarına da felakette bolca çekilen ve basına da servis edilen o felaket resimlerinden serpiştirsinler!

Hatta meclis duvarlarına bu resimlerden o kadar çok assınlar ki duvarların boyasını tamamen kapatsın…

Çünkü bugünün gündemi sadece 4 can verdiğimiz sel felaketi olayı olsun, başka bir şey de konuşmasınlar!

Hatta yaşanan bu felaket konusunda da kürsüye çıkıp uzun uzun konuşmasınlar, birbirlerini de suçlamasınlar…

Suçu da aramasınlar!

Bugün günü tamamen 4 ölümlü sel felaketine ayırsınlar…

Olayın teknik uzmanlarını da çağırsınlar, bundan sonra ne yapmak gerek ki bir daha bu acılar yaşanmasın diye proje üretsinler!

Polis de olsun orada, sivil savunma ekipleri de, itfaiyenin elemanları da, belediyelerin teknik ekipleri de…

Ortaya tertemiz bembeyaz bir kağıt koysunlar!

Her şeyi sil baştan ele alsınlar…

Dağları tepeleri, dereleri, ovaları, kentleri köyleri, her yeri ama her yeri koysunlar ortaya!

Hatta yerlerin altını bile…

Bunarı yaparlarken de sık sık o duvarlar asılan resimlere baksınlar!

Gaye’ye…

Günay’a…

Tolga’ya ve Ahmet’e!

Yitip giden gencecik insanlara…

Sonra da diğer resimlere!

Yıkılan, çöken yollara…

Ters dönen araçlara!

Denize uçan arabalara…

Mal tabi ki canın yongasıdır…

Maddi hasar da çok büyük ama!

Can yoksa malın ne kıymeti var ki?

Onun içindir bu ülkenin yapısını sil baştan ele alsınlar…

Bu tür afetlerin insanlara daha fazla zara vermemeleri için!

Bugün başka hiçbir şey konuşmasınlar, bunlardan başka…

Yaralar elbet er ya da geç sarılacaktır!

Ama maddiyat kolay da…

Ya yitip giden canlar!

Ömrünün sonuna kadar evlat acısıyla yanıp tutuşacak olan analar babalar ve kardeşler…

Ne yapılsa ne edilse o ateşi kimseler söndüremez!

Ama yeni acılar yaşanmasın, ocaklara ateşler düşmesin diye bu ülke insanının yapacağı o kadar çok şey var ki…

Yeter ki artık samimi ve çok içten olarak bir yerlerden başlasın!

Bu kıvılcımın yakılacağı ilk yer de o yüce meclisin salonu olmalıdır…

Eğer gerçekten bu ülke insanını temsil ediyorsanız bir yerlerden başlayın ve ilk kıvılcımı yakan da siz olun!

Meclis bugün toplansın…

Ama rutin gündemiyle değil!

Meclis’teki 50 kişi bugün posta işlerini filan değil, vekilleri oldukları insanların yüreklerine su serpecek kararlar üretsin, projelere imza atsın…

Bir yerlerden başlasınlar ki milletin gerçek vekilleri olduklarını herkese hissettirsinler!

Yas ilan edilmeliydi!

4 fidanın sel sularına kapılarak genç yaşta hayatlarını kaybetmesi…

Çok şey yazıldı konuşuldu ama bir konu vardı ki kafalarda hep soru işareti kalacak!

Ülke bir afet yaşamıştı…

Bu afette 4 de can gitmişti!

Ülkeyi yönetenler de bir şekilde üzüntülerini taziyelerini dile getirdiler ama…

Vatandaş da sürekli gündeme getirdi ve sordu;

Madem ki ülkede bir doğal afet yaşandı niye ulusal yas ilan edilmedi diye!

Sahi şu soru da çok önemli geldi bize…

Bu ülkede ulusa yas ilan edilmesi için acaba kaç tane can gitmesi gerekiyor?

Bunun bir sayısı var mı?

5 ya da 15 olsa edilir miydi?

Yas ilan edilmesinin nedenleri sayısında mı yatıyor?

Sadece Merak İşte?

Siyasetçi her zaman siyasetçi…

4 ölümlü felakette siyasiler yine ön plandaydı…

Başsağlığı mesajları, köylere ziyaretler filan!

Kusura bakmasınlar ama bize bunların hepsi de samimiyetsiz geliyor…

Çünkü bu eylemleri çoğu reklam olarak kullanıyor!

Çünkü böyle büyük bir felakette yaptığın eylemleri basına servis ediyorsan bundan mutlak bir reklam amacı da güdüyorsundur…

Bağış kampanyasını bile beceremiyoruz!

Yaşanan felaket sonrası…

Bazı kurum kuruluşlar, sendikalar ve üniversiteler bağış kampanyaları başlattılar!

Yine her kafadan ayrı bir ses çıkıyor…

Ayrı duyurular!

Ayrı bankalarda hesaplar…

Bunda bile birleşemiyoruz!

Olay toplumsal seferberlikten çıkıyor tamamen bireysel menfaatlere dökülüyor…

Sonuçta da her zaman olduğu gibi başarısız oluyor!

Sivil Savunma çalışanlarının niye risk ödeneği yok!

Onlar çok ayrı bir yerdeler…

Saate bakıp çalışmıyorlar!

Mesai mevhumu yok…

Her türlü doğal afette en uzman kadrolarıyla dağda, bayırda, yanan ormanların içinde felaketin her türlüsünde!

Ek mesaileri filan da yok…

Son yaşanan afette yine tam kadro derya çamurun içindeydiler!

Hiçbir risk ödemeleri de olmadan 3 gün boyunca gözlerini kırpmadan çalıştılar…

Aslında o kadar çok şeyi hak ediyorlar ki!

MESAJ KUTUSU

Sayın Tufan ERHÜRMAN, Kıbrıs Türk toplumu bu gün mecliste siyasiler arası eleştirilerden daha ziyade yaşanan ölümlü sel felaketi sonrası vekillerin bu ülke için bir şeyler üretmesini ve tamamen bu konuya odaklanmasını istiyor. Yaşananlardan ders aldıysak ve gereğini yerine getireceksek ne ala…

Sayın Ayşegül Baybars KADRİ, ülkede yaşanan felaket sırasında ve sonrasında en fazla da belediye başkanları sizden telefon beklemişler. Sahi bu kadar niye sessiz kaldınız bir nedeni var mı diye biz de merak etmeye başladık!

Sayın Filiz BESİM, geçmiş hükümetler döneminde Türkiye Sağlık Bakanlığı uzman ekiplerinin Lefkoşa Devlet Hastanesi için hazırladıkları raporun akıbeti konusunda bir bilginiz var mı? Hele de koparılan 5 sayfa artık iyice merak konusu oldu!

Sayın Ömer GÜR, hastanede gece çalışma saatlerinde görev yerinde değil de bir kumarhanede görülen ve hakkında soruşturma açılan bir çalışanın dosyasının kapatıldığı yönünde şikayetler gelmeye başladı! Konuya hassasiyetiniz bekleniyor…

Sayın Özlem GÜRKUT, ülkenin dört bir köşesinde özendirici olan içki reklamlarının kaldırılması için birliğinizin sorumluluk üstlenmesi isteniyor. Yeni yönetim ve enerjinizle bunu başarabilirsiniz değil mi?

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, hükümetin üniversiteler için yeni almaya çalıştığı kararlar belki yeni kurulanlar için epey işe yarayacak ama  eski ve büyük üniversiteler bundan en fazla zararı görecekler sanki de değil mi? Bunların ülkeye getirdiği katma değeri de unutmamak gerek!

Sayın Kudret ÖZERSAY, yeni kurulan üniversiteler için eskileri kurban edecek kararlar sizin gibi akademisyen kökenli bir hükümet yetkilisinden çıkarsa bunların epey tartışılacağını ve belki de karşı eylemler düzenleyebileceklerini de göz önünde bulundurdunuz mu acaba?

Sayın Kamil KAYRAL, kamu sınavında şaibe yaratıldığı yönündeki şikayetler üzerine hassasiyet gösterip açıklama yaptığınız için teşekkür ederiz. O kurumun başında bulunduğunuz sürece bu konularda bir sıkıntı yaşanmayacağının en büyük güvencesisiniz…

Sayın Gülşah Sanver MANAVOĞLU, sosyal medyada hemen her konuda yorum yapıp kırbaç gösterirken yaşana sel felaketi sırasında sessiz kalışınız gözlerden kaçmamış ve merak konusu olmuş! Bu kez acaba sessiz protesto mu yapıyorsunuz diye soruyorlar!

Sayın Yüksel ÇELEBİ, belediye olarak yağışlar için ciddi bir şekilde önlemler aldınız ama işte gelin görün ki başka yerlerde alınmayan önlemler sizin gençlerinizi bu hayattan koparttı. Tüm bölge halkının başı sağ olsun umarız bu olaydan gerekli dersler de çıkarılır…

Sayın Buran ATAKAN, KTHY’yi batıranların yargılanması gerektiğini söylüyorsunuz da acaba buna siz kendiniz inanıyor musunuz? Bunu düşündükçe üzerine buzlu bir su ya da viski devirin deriz, unutmanıza yardımcı olsun diye…

Sayın Evrim HINCAL, müsteşarlık ataması için yazılar yazıldı artık iş imzalara kaldı. Biraz geç oldu ama güç olmadı değil mi? Makam için yeni gardrobunuzu da muhakkak yenilemişsinizdir değil mi? Hayırlara vesile olsun…

Sayın Aysu Basri AKTER, başında bulunduğunuz kurumunuz sel felaketi esnasında tam kadro olarak özverili çalışmalarda bulundu ve vatandaşın bilgilendirilmesini başarıyla gerçekleştirdi. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz…

Sayın Tolga ATAKAN, bundan iki sene önce Beşparmak dağlarının altına tünel projesi konuşuluyordu! Sizin önünüzde böyle bir çalışma var mı, Ankaralı refikleriniz bu çalışmaya hala destek verecekler mi bir kurcalayın bakalım deriz…Bu arada bu haftadan başlayarak bazı müdürlerinizi değiştireceğinizi duyduk, geç bile kalmıştınız zaten değil mi?

Sayın Halil FALYALI, sel felaketinde sizin marina da büyük hasar almış ve iskele kullanılamaz hale gelmiş, büyük geçmiş olsun. Deniz kenarları her zaman güvenli olmayabiliyor değil mi, Allah beterinden saklasın artık…