1993'te dönemin BM Genel Sekreteri Butros Gali'nin önerdiği güven artırıcı önlemler paketi çerçevesinde, Türk tarafı, Lefkoşa Uluslararası Havaalanı'nın açılması karşılığında, Maraş'ın BM idaresinde iki tarafın ortak kullanımına açılmasını kabul etti ancak bu plan Rumlar tarafından kabul görmedi.

KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş 2003'te Rum lider Tasos Papadopulos'a, Kıbrıs'ın her iki tarafına yönelik ve buralardan gerçekleşecek dış ticaret, ulaşım, seyahat ve kültürel ile sportif aktivitelere uygulanan tüm kısıtlamalar kaldırılması karşılığında, Maraş'ın Rum kesiminin kontrolüne verilmesini önerdi. Rum tarafında karşılık bulmadı.

2004'te yapılan Annan Planı referandumunun Rum kesimi tarafından kabul görmesi halinde, Maraş, Rum tarafının denetimine bırakılacaktı. Kıbrıs Türklerinin Annan Planı'na yüzde 64,91 ile "evet" demesine rağmen Rumların yüzde 75,83 ile "hayır" demesi bu çözüm fırsatını da ortadan kaldırdı.

En son 2017'de Crans Montana'da yapılan Kıbrıs Konferansı yine Rum tarafının uzlaşmaz yaklaşımı yüzünden sonuçsuz kaldı.

O zaman ne yapmak lazım.?

Annan planından daha fazlası ne verilebilir ki Kıbrıslı Rumlar Kıbrıslı Türklerle eşit olduklarını kabul etsinler ve ortak bir Devlet çatısı altında buluşsunlar.

Yada hayalet kent Maraş bu ortaklıkla açılsın.

AB, ABD ve Türkiye ile yıldızları birtürlü barışmayan Fransa ve İsrailde şimdi Maraş konusunda Türk tarafının attığı adımları kabul edilemez olarak niteleyip karşı çıkıyorlar.

Aslında istedikleri Maraşın açılması yada açılmaması değil.

AB’nin derdide ABD nin Fransanın İsrailin derdide başka.Onlar kendi menfaatleri peşindeler.Türkiyenin bölgesel gücünden endişeleniyorlar.Maraş sahillerininde Türk egemenliğinde Akdeniz ile buluşmasından.

Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde ortak bir devlet kurmak istemedikleri malum.

Uluslararası hukuk denilen şeyin güçlünün yanında olan hukuk olduğuda.

Uluslararası hukuk insan hakları dinlemeden Kıbrıslı Türkleride kandırarak Kıbrıs Rum tarafını tek yanlı olarak AB ye alanların kendilerine sormaları gereken birçok soru var.

Ama en önemliside Maraşın Kıbrıs Türk egemenliğinde olup olmadığıdır.

Ve bu egemenliğin mülkiyet hakkını gözeterek Maraşı hayalet şehir olmaktan çıkarıp çıkaramayacağı.