Albert Camus’ye göre, Herakleitos’un olduğu sanılan bir parçada şöyle deniliyor: ‘Kendini beğenme, ilerlemeyi geri çeker’. Geçmişle ‘salt övünme’, ilerlemenin önünü kesen bir tutumdur. Hem birey hem de toplum olarak eksiğimizi, hata ve yanlışımızı da görüp bunlardan vazgeçebilme erdemini gösterebilmeliyiz. Sürekli kendini övenlere acıyınız, çünkü onların hiç öveni olmayacaktır, denilir.

20 Temmuz 1974’de Lefke Kaymakamı olan Erol Bayram Lefkenin teslim olması ile ilgili olayı anılarında şöyle anlatıyor;

21 ve 22 Temmuz 2 gün havan mermileri ile dövülen Lefkede moraller çok bozulmuştu.Cephanede azalmış ve dünya ile bağlantılarımız kesilmişti.

Masum halkın yaşamını kurtarma çareleri düşünmeye başlanır.

Teslim olmak kararı alınır.

Sancaktardan aldığım talimatla Lefkenin en yüksek idari makamında olan ve şimdi askeri yetkileride devralan ben yüreğim burkularak Yunanlı komutanla görüşme isteğinde bulundum.

İlk aşamada beni tutukladılar.Sonra Yunanlı komutan geldi.Karşımda bir hafta önce benden Rumların geçiş izni için izin vermemi isteyen ve bizim Türklerle işimiz yok diyen kişi değil masum halka yöneltilen havan toplarının bombalarının yarattığı sonuçtan memnun mutlu ve muzaffer komutan Fivos Hazalambos duruyordu.

Bu arada kaç gündür ortalarda görünmeyen BM Barış Gücü Lefke sorumlusuda ortaya çıkmıştı.Beraberce Barış Gücü kampına gittik.Orada sivil halka dokunulmamak şartı ile teslim şartlarını görüştük.

Anlaşma sağlandı.

Buna göre Kimse öldürülmeyecek .Kimseye dokunulmayacaktı.Kadınlar özellikle korunacaktı.Kaymakamlık binası ve Sanat Okulu BM kontrolünde olacaktı.

İngilizce olarak yazılan anlaşmanın altına, Erol Bayram, Hios Hazolombos ve Barış gücü'nün Ksero Kampı Komutanı imza atar.

22 Temmuz Saat 18:30 sularında Rum askeri yavaş yavaş Lefke'ye girmeye başlar.

Bu hazin ve kahredici durumu yaşamak, saçı sakalına karışmış, pis ve pejmürde kılıklı çapulcu Rum askerlerinin Lefke'ye girişini Belediye Sineması önündeki kaldırımdan izlemek bana çok dokunmuş, çoğu kez, o anı yaşamaktansa ölmeyi yeğlemişimdir hep...

Rumlar Lefkeye girer girmez anlaşma şartlarını unuttular ve hemen Lefkedeki Türk subaylarını istediler.Sancaktar ile yardımcısını ve beni bir hücreye attılar.

Silahları toplamaya başladılar.Bir kısım silah toprağa gömülmüştü fakat Rumlar herşeyi bahane ederek hakaret etmeye başladılar.

Birkaçgün hapislikten sonra sorgulanmak bahanesi ile polise çağrıldım.Eve dönerken sancaktar ve yardımcısının götürülmekte olduklarını gördüm.

Barış harekatı sırasında Bağlıköy sorumlusu olan Veli çavuş

Bakın o günleri nasıl anlatıyor;

Atışlar 22 Temmuz günüde devam etti.O gün Sanat Okuluna 1 adet 81’ lik havan ve 3 adet mermi gönderildi ve Kseroya ateş açın dendi.Ama biz havanı kurana kadar vazgeçin havanla ateş etmeyin emri verildi.Niçin diye isyan ettim

Galiba teslim oluyoruz dedi Erol Bayram bey.Bakınca bankanın üzerine beyaz bayrak çekildiğini gördük.Fikret Tamer ve ben donakaldık.

Meğer o saatlerde uçaklarla irtibat kurulup yardım istenmiş ama başınızın çaresine bakın cevabı alınmış.Onun üzerine fazla kayıp vermenmek için bu karar alınmış.

Bunun üzerine herkes ailesinin yanına gitti.

Lefkenin teslim olduğuna Gemikonağında bulunan ve bölgenin sorumlusu olan Yunan Albay birtürlü inanmak istemedi.BM barış gücü komutanının vermiş olduğu bütün teminatlara rağmen bir tuzaktan şüphlendiğini söylüyordu.

Lefkelilerer ikinci bir savunma hattı kurmuşlardı ve teslim almaya gelenleri pusuya düşürecekler kanısındaydı.Onun için Barış Gücü komutanına bir şart koştu.

Lefke Komutanı ve Kaymakam BM komutanınca Albaya teslim edilirse bu teslime o zaman inanacaktı.

Ve öyle yapılır…

Kaymakam ve Sancaktar Rum Albaya teslim edilir…

Tarih bir ilim değil bilimdir ve Müsbet verilere dayanır.

Bugünkü Dünyanın yapısını çok iyi algılamak ve bu yapıda bulunduğumuz yeri çok iyi hesaplamak, gücümüzün sınırlarını iyice bilmek ve ona göre davranmak zorundayız.

Çünkü, hayal ettiğimiz bir yer var ve bu yer için toprağımızı, insanımızı feda etmekten daha çağdaş ve akılcı çözümler bulmak zorundayız. Bunun için tarihi yalnızca bilmek yetmiyor, tarihten ders almak da gerekiyor.

O günlerde Lefke Kaymakamı olan Erol Bayramın bir mülakatta aktardığı şu sözleri ile bitirelim;

Dört bir taraftan sarılmış olmanın verdiği baskı Rum saldırılarının artarak devam etmesi ve top atışlarının da yoğunluk kazanması, dıştan hiçbir şekilde yardım olma olasılığının kalmadığının anlaşılması ve savaşa Lefke'ye girecek Rum Milli Muhafız Ordusu'nun katliam yapacağı düşüncesinin bir saplantı haline dönüşmesi nedeniyle Lefke'nin 22 Temmuz 1974 pazartesi günü teslim olması kararlaştırılır.

Bir şanssızlık ve izahı da oldukça zor bir oluşum. Bunda, Lefke'nin teslim olması ile ilgili olumlu yada olumsuz fikir yürüterek yorum yapmak bize düşmez.

Teslim olma kararının nasıl ve neden alındığına ve bu hususta kimlerin etkili olduğuna deyinmek de amacımızı aşar. Ancak bu kararın günahları ile sevaplarını belirlemek ve kesin bir yargıya varmak için zamana ve tarihin şaşmaz takdirine ihtiyaç duyulduğunun gerektiği düşüncesindeyim…

Kişisel kanaatimi sorarsanız;

Bir insanın hem kişiliğinin oluşmasında hemde gelecek yaşamını idame ettirmesinde önemli bir etkiye sahip bulunan tarih bilinci bir pusula işlevi görür.

Yön gösterir.Hataları minimize eder.Toplumları birarada tutup gelecekteki başarısını artırır.

Biz sustukça pusula şaşar.

Konuşan ve doğruları söyleyen insanlara herzamankinden daha çok ihtiyaç olduğu açık.

Tarih işte bu cesaret sahibi kendine inananlarla birlikte bilincini zaten oluşturacak ve zaman içinde herkesi ait olduğu yere koyacaktır.

İstesekte istemesekte.

Lefke esir mi düştü düşürüldümü ? ile ilgili bu yazı dizimizi bu 6. Makale ile sonlandırıyoruz.

Ne dersiniz Lefke esir mi düştü düşürüldümü?