Bilmeyenler için belirteyim Lefke Avrupa Üniversitesi bir Vakıf üniversitesidir.

1990 yılında Kıbrıs Bilim Vakfı adı ile kurulmuştur.

Resmi kuruluş senedinde kuruluş temel amacı şu şekilde anlatılıyor;

Kıbrısta ve Kıbrıslı Türklerin bulunduğu ülkelerde her türlü eğitim kurumu kurmak bu kuruluşları çalıştırmak ilerletmek ve bu yolla Kıbrıs Türk halkının eğitim ve beceri seviyesini yükseltmek kültür ve bilim mirasını geliştirerek ortaya çıkacak bilimsel eserleri yayınlamaktır.

Öğrenciyi sırf para olarak görmeyen oldukça ülvi bir görevi var yani.

Bu Vakfın yönetiminide Mütevelli heyeti dediğimiz kurucu üyeler ve Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi tarafından atanan üyeler oluşturuyor.

Bu arada Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesininde Başbakanlığa bağlı olduğunu söyleyelim.Yönetim kuruluda hükümetteki partilerin atadıkları üyelerden oluşuyor.Oda siyasi atama yani.

Ayni şekilde Üniversite mütevelli heyetindede hükümette yer alan partilerin atadıkları üyeler var.

Üniversite mütevelli heyetine atanan üyeler atandıktan sonra kendi aralarında bir başkan seçiyorlar ki bu seçimde heyete atanan üyelerin kararı ile olması gerekiyor .Ama oda öyle değil.

Hükümet kurulurken ortakların ortak konsensusu ile belirleniyor yani başkanda önceden belli anlayacağınız.

Kısaca her seçimde değişen hükümetler ile birlikte başa gelenlerin bakanlıkları, daireleri paylaştığı gibi paylaşılan bir yer Lefke Avrupa Üniversitesi Mütevelli heyeti üyeliğide.

Neden ?

Çünkü hükümet kuruluşunda orası kendi yönetimine verilen parti yada partiler siyasi olarak geleceğini teminat altına alacak.

Partililerini işe yerleştirecek .Onlara ihale verecek vs.

Bildiğiniz kötü profilli siyasetçi işleri.Şıracının şahidi bozacı hikayesi gibi.

Ne yazık içerisine karıştığı herşeyi bozan siyaset burada da

sahnede

İşin tuhafı Vakıflar örgütü ve din işleri dairesi yönetim kurulu yasasında

Yönetim Kurulu Başkanı yüksek öğrenim görmüş, denenmiş, tecrübe sahibi veya toplum hizmetlerinde veya benzeri hizmetlerde sorumluluk taşıyan görevlerde bulunmuş başarılı ve saygın kimseler arasından atanır.)Yönetim Kurulu üyeleri tercihen ekonomi, maliye, endüstri, ticaret, emlak, tarım, hukuk konularından, toplumun ekonomik veya sosyal problemlerinden veya din ve eğitim işlerinden anlayan, denenmiş, tecrübe sahibi kişiler arasından atanır denmesine ragmen kendileri bu kriterlere bağlı atanmadıkları gibi kendi atadıklarıda bu kriterlere uygun olmuyor.

Çünkü bir anlamda hepsi siyasetin emir kulu.

Kaldı ki bu konuda birde nizamname var .

Nizamname üniversiteye atanacak mütevelliden teminat alınmasını akıl sağlığının yerinde olduğuna dair doktor raporu verilmesini, vakıf mallarına bakabilecek evsafı haiz olduğu ile ilgili Kaza Mahkemesinde icra edilen bir yeminle desteklenen bir yemin beyannamesi ile köy veya mahallesinin muhtarından, ilgili kazanın Komiseri tarafından da tasdik edilmiş, bir şahadetname istemektedir.

Tüm bunlara ragmen siyasetçi eğer birileri itiraz etmezse sabıkalı birini dahi mütevelliye atamakta bir sakınca görmüyorlar.

Kısaca gelmiş geçmiş tüm hükümetler bu yapının müsebbibi.Denetlemeyen halkta tabii.

Bu kadar özverisizce atanan mütevelli heyeti üyelerinede Rektörüde diğer birim başkanlarının atamalarınıda ,Üniversite denetiminide yapmasını ,bütçesinin onayınıda bırakıyor ve sonrada dünyada saygınlık görmeyi bekliyoruz.

Diyebilirim ki 1990 da kurulan LAÜ 30 senedir sırf bu yüzden çok yara almış bir kurum.

Orhan Erdemsiz onurlu bir duruş sergileyip istifa etmiştir.Ombudsman Emine Dizdarlıda zaten hemen akabinde bu atamanın hukuksal olarakta yanlış olduğunu açıklamıştır.

Keşke YDP başkanı Erhan Arıklı Hocada bu atama konusunda diretmeseydi.Açıkçası hem ihtiyacı yoktu hemde bugüne kadarki hükümetteki olumlu söylemlerine yakışmadı diyebilirim.

Görünen o ki bu saatten sonra yapılması gereken bu kurumlarımızı siyasetin çiftliği olmaktan kurtarmak. Burada görev alacakların hem göreve uygun hemde liyakat sahibi olmasınıda gözetecek düzenlemeye gitmek.

Yoksa yarın vefa borcu ödenecek diye iktidara gelen her siyasetçi mütevelli heyetini yalnızca sabıkalı değil işten anlamayan işe uygun olmayanlarla doldurur sonrada çıkarlar tanıdıklarıdır diye kendilerine yakın birinide vefa ödemek için Rektör yaparlar sonra bizde Üniversite battı gitti diye feryat figan ederiz.

O zamanda bize vefa gösterecek olanda olmaz.Gözümüzün yaşına bakanda.