İkinci ekonomik paket gündemde.

Hükümet harıl harıl çalışıyor. Tıpkı önceden nasıl harıl harıl çalışmışlarsa…

***

Yarım asrı aşkın bir süredir, Kıbrıslı Türklerin kendi kendilerini yönetebilmek hususunda bir çaba ortaya koymayışları, başımız her sıkıştığında anavatan sözcüğünü zikretmeye alışıklığımız, seçim kazanmayı bile anavatan desteği ile mümkün gören bir siyasal kültür geliştirmiş olmamızın sonuna gelmiş bulunuyoruz besbelli.

Perde kapanıyor.
Yerine bambaşka, artık ciddi ciddi kendi kendimize yetebileceğimiz, gün gelip herkesin önceliklerini diğerlerinin önüne set olarak çekeceği başka zamanlara da hazır olacak şekilde çalışmamız şart oldu.

Başarabiliyor muyu?

Hayır!

Başarabilir miyiz?

Belki…

Gördük ki, hastalık, kriz veya adı ne olursa olsun nüfusa da coğrafyaya da bakmıyor.

İnsanlık kendi sonunu hazırlayabilir de bundan çıkabilir de.

Dedik ya, bu süreçten güçlü ve akıllı olanlar çıkacak. Akıl, varoluşu kati kılarak yeni krizler için, toplumlar daha sert tepkiler ortaya koyabilecek şekilde güçlenebileceklerini böyle süreçlerde öğrenecek.

Bireyler de…

Ders çıkararak bundan çıkmak ancak böyle olacak. Yoksa batacağız besbelli…

***

Peki biz ne yapıyoruz?

Henüz aklımızı ortaya koyabilmeyi pek başarabilmiş değiliz. Toplumumuzun bilinçli olması neticesinde, hastalıktan nispeten daha az zararla çıkıyoruz. Kayıpların yaşanması hususunda diğer birçok ülkeye göre çok iyi bir noktada durmayı başarabiliyoruz. Bunun bir avantaj olduğunu fark edebilmeliyiz. Bu avantajın geleceğimizi planlayabilecek enerjiyi üretmeye, yurdumuzdaki kaynaklarımızı değerlendirebileceğimiz şekilde çalışmalar yapmaya evrilmesini deneyebilirdik. Koskoca zamanları, peşi sıra sürüklenen haftaları boşu boşuna harcamaya devam ediyoruz.

Gerekli kurullar oluşturulamıyor, kamu hizmetinde yapıcı ve üretken alt komiteler yaratılamıyor.

Halk sağlığı, üretim, ilerleme ve buna benzer alanlarda çalışmalar ortaya konması için gönüllü çalışmaya hazır çok değerli insanların olmasını göz ardı ederek, her bir kabine üyesinin birbirinden nasıl da kopuk çalıştıklarını, adeta her birinin başka bir devletin seçilmişi gibi davranmalarına seyirci kalıyoruz.

Muhalefet ise şaşkınlık içerisinde mi yoksa hükümetin yardım kabul etmezliğinin esiri haline mi gelmiş anlamak mümkün değil.

Bu noktada gerçekten işe yarar dişe dokunur çalışmalar yaparak, krizi atlatmak üzere çalışmalar ortaya konulan bu süreçten alnımızın akı ile bizleri geleceğe taşıyacak bir olgunlukla çıkmak için çalışılabileceğini aklına getirmeyen hükümet, şimdi de ikinci ekonomik planını hazırlayarak yeni bir umutsuzluk ve tepki dalgasını başlatmaya hazırlanıyor. Bir yandan cumhurbaşkanlığı gerginliği, öte yandan parti liderliği gerginliği, bir taraftan da sevdiklerini sağlıklı kılma hassasiyeti ile torpil ve partizanlığı olabildiğince kısıtlı fakat bundan da vazgeçmeden sürdürmeye devam ediyor.

Hala hatalar var.

Hala yapılanları değerlendirirken çok iyi adımlar olmasına karşın bir çuval inciri berbat eden adımlar var.

İzlemeye devam ediyoruz elbette.

Bizim de kendimizi koruma yükümlülüğümüz var.

Hükümet halktan biraz daha koparsa sanırım artık bireysel savunmalarla asi bir toplum yaratılmasına ramak var.

***

Dilerim adına 2. Ekonomik Paket denilen bu süreci daha akılcı ve daha tek ağızdan ortak akıl eşliğinde açıklayabilirsiniz beyler!

Dr. Çiğdem DÜRÜST