KTEZO, dün yaptığı açıklamada, "Ağlamak, ne de yalvarmaktır niyetimiz. Bugüne kadar tüm acımasız koşullara rağmen kendi göbek bağını kendi keserek yaşamını sürdüren bir kesim olarak ne yapacağımızı bilmek, herkesin olduğu gibi bizim de hakkımızdır" ifadelerini kullandı. Açıklama şu şekilde devam ett: "Pandemi önlemleri çerçevesinde butikler kapandı, ancak süpermarketlerde satışa devam ediliyor. Pandemi önlemleri çerçevesinde ayakkabıcılar, mobilyacılar, hırdavatçılar, çiçekçiler kapandı ancak bunu fırsat bilerek satışa reklam da yaparak devam edenler var. Bu yapılanları; yarattığı salgınla ilgili sorumsuzluk yanında, kim, nasıl izah edecek? Bir toplumda, birlikte yaşamanın getirdiği sorumluluklar ve haklar vardır. Ancak en başta da idari yapının, herkes gibi üstlendiği sorumlulukları yerine getirmesi şarttır. Bütün bu belirsizlikler, haksızlıklarla birlikte bıkkınlık, ödenen bedel ve öfke çoğalmaktadır. Dolayısı ile paralel olarak denetim dışı faaliyetlerin de arttığı ve tehlikeyi daha da artırdığı bilinmelidir. Ayrıca hayatın da dayattığı ihtiyaçlar, dolayısı ile artan talepler her gün üstümüzdeki baskıyı artırmaktadır. Aradan bugün itibarıyla geçen gün sayısı 38’dir. En azından bazı soruların ve sorunların yanıtlanması, çözülmesi için az bir zaman olduğunu kimse söyleyemez. Elbette ki bazı alışık olmadığımız kararları almak, riskleri üstlenmek kolay değildir. Krizlerin, sorunların büyüklüğü, daha büyük kararlar, irade ve riskleri de doğallığında beraberinde getirmektedir. Bu nedenle süreci birlikte göğüslemek, yönetmek için defalarca çağrılar yaptık. Birçok toplum bileşeni gibi hazır olduğumuzu, kaçmayacağımızı vurguladık. Zamanı çoktan geldi, geçiyor. Kriz demek, karar demektir. Hem de şimdi, geç olmadan"