Toplum olarak olağanüstü olaylara artık alışıyoruz…

Bundan sonrası meçhul, ne olacağı belli değil!

Ama biz yine bir ayrıntıyı kaçırıyoruz…

Hani vatandaş sıra dışı olaylar konusunda hep sorar ya;

Niye kriz masası kurulmadı diye…

Aslında yok öyle bir şey!

Bir şekilde kriz masaları da komiteler de kurulmuyor değil…

Ama dikkat ederseniz her bir olaya başka bir kriz masası kuruluyor!

Bize göre bu göstermeliktir…

Vitrine oynamaktır!

Vatandaşın tansiyonunu düşürmekten başka bir şey değildir…

Çağdaş ülkelere bakın lütfen…

Kriz masalarını olaylardan sonra filan kurmuyorlar!

Çoğunun yetkilendirilmiş kriz masaları var…

Öyle bu masalarda isimler filan değişmiyor!

Olayların şekline göre takviyeler yapılıyor sadece…

Masaya işin uzmanları ekleniyor!

Ama kriz masaları hep hükümetlerin altında plan ve proje üretmekle meşguller…

Olayın türüne göre çok önceden hazırlık yapıyorlar!

Son dakika panik ve kargaşa yaşanmasın diye…

Daha iyi organize olsun, son dakika kararlarıyla insanların kafası karışmasın diye!

Kriz masası devlet ciddiyetinin ta kendisidir…

Anında müdahale, anında doğru karar ve planlı programlı çalışma için!

Hükümet edenler bunu bir kenarlara yazsın lütfen…

Krizler geliyorum demez!

28 Şubat Sivil Savunma günüydü…

Bir baktık ki devlet erkanı bu günü kutluyor!

Sivil Savunma’ya ne kadar değer verdiklerini anlatıyorlar…

Hayret ettik doğrusu!

Oysa her yılın 28 Şubat’ı Sivil Savunma günüdür…

Daha önceki yıllarda aklı nerelerdeydi diye sormadan edemiyoruz!

Hangisi gelip de neyiniz eksik gedik diye şimdiye kadar sordu bilen var mı?

Öyle bir şey olmadı ki!

Tatbikatlara katıldılar, alkış tuttular, nutuk attılar ama hiç biri olası bir afette teşkilat ne yapar, ne yapamaz diye sorgulamadı…

Çünkü bizim işimiz gücümüz söylem!

Konu eyleme geldi mi ortalıkta kimseler yok…

Teşkilat kadrosunun yarı sayısındaki personeliyle şu anda çalışıyor…

Uzman bir kadrosu var ama gidenin yeri anında doldurulmuyor!

Burada arka kapıdan işe alınmanın imkan ve ihtimali yok…

Öyle siyasilerin ricası filan da geçmiyor!

Sınava katılacaksın, spor sınavı ve sonra da mülakata katılacaksın…

Sonra da uzmanların eşliğinde eğitimlere katılacaksın!

Her türlü doğal afete karşı dirençli olmak için…

Oysa diğer daireler öyle mi?

Rica, minnet ve talimat hop artık devlettesin…

Ama teşkilatta rica düzeni işlemiyor işte!

Burada kaytarma filan da yok…

Tek görevleri sıkıntılı anlarda vatandaşın yanında olmak!

Can kurtarmak…

Birlik ve berberliği sağlamak!

Bilir misiniz ki devlet kurumlarının çoğunda risk ödeneği diye bir şey vardır…

Sivil Savunma’da bu daha iki yıl önce kadar uygulamaya girdi!

Devlet erkanının bir çoğu uygun görmemiş çünkü…

Utanmadan oturup pazarlık bile yaptılar!

Yok şu kadar, yok bu kadar olsun diye nazlandılar…

Aslında bu teşkilat çalışanları açısından maddi olarak çok önemli değildi ama asıl önemli olan moral ve motivasyondu!

Devlet zor günlerde sokaklara dökülen, hayat kurtaran, kendini ateşe atan çalışanlarına ne kadar önem veriyordu…

Son deprem teşkilatın önemini bir kez daha gözler önüne serdi!

Teşkilat depremde bir şehit verdi…

Enkazın içine girenler onlarca canı kurtardı!

Mobil mutfağı ile binlercesine yemek çıkardı…

Şu anda yapılacak öncelikli görev elbette binaların ne kadar dayanıklı olduğunun grafiğinin çıkarılmasıdır…

Sonra da kesinlikle Sivil Savunma!

Yarım personelle çalışan bir teşkilat…

Araçların birçoğu 30 senelik, yanında makinistin de gezmesi şart!

Yıllarca arama kurtarma köpekleri için tesis kurulmasını önerdi kimse oralı bile olmadı…

Oysa Maraş depremi arama kurtarmada eğitilmiş köpeklerin önemini bir kez daha hepimize gösterdi!

Diyeceğimiz şudur;

Bu kuruma ne kadar önem verirseniz başarıları o kadar artar…

Onun içindir sallamayı filan bırakın...

Vakit daha geç olmadan el atın, söylem değil eylem kararları üretin!

(NOT: Kısa bir yurt dışı ziyareti nedeniyle yazılarımıza bir süre ara veriyoruz. 7 Mart Salı günü yeniden buluşmak dileğiyle esen kalın. L.Ö.)

MESAJ KUTUSU

Sayın Gürsel UZUN, Yönetim Kurulu Başkanı olduğunuz Toprak Ürünleri Kurumu’nda geçmiş yönetimlere ait bazı ihale yolsuzluklarını ortaya çıkardığınız ve bunları önümüzdeki günlerde yargıya taşıyacağınızı duyduk. Umarız kararlılıkla üstüne gidersiniz zira bu konuda bazı siyasilerin de adı anılmaya başlandı!

Sayın Deren OYGAR, deprem sürecinde en az konuşan bürokratlar arasındasınız, umarız laf değil icraat üretiyorsunuzdur. Bir zahmet şu Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin deprem raporuyla da bir ilgileniverin zira önemli isimler bu raporun sümen aldı edildiğini fazlasıyla söylemeye başladılar…

Sayın Fikri ATAOĞLU, G.Mağusa’da deprem acıları hala tazeyken şu yat limanı ihalesini bu sıralar gündeme getirmeseniz sanki çok daha iyi olacak gibi gözüküyor. Bölge halkın, üzgün, yasta ve en hassas en duygusal günlerini yaşıyor, anlayacağınız zaman ve zemin uygun değil!

Sayın Ersin TATAR, deprem bölgelerine ziyaretler yapmanız gayet doğru ve yerinde bir karardır ancak programdaki 3 kent dışında yüreklerimizin yandığı Adıyaman’a da uğramanız, Kıbrıs Türkü için kaçınılmaz bir ziyaret olacaktır. Hele de o uğursuz oteli yerinde görmelisiniz…

Sayın Dursun OĞUZ, ülke genelinden vatandaşlar çam kese böceğinin çam ağaçlarının bulunduğu ormanları yiyip bitirdiğine dair sayısız mesaj gönderiyorlar. İhale konusuna takılacağınız konuşuluyor ama devlet burada da ağırlığını göstermek zorundadır değil mi?..

Sayın Hasan TAÇOY, Bakanlığınıza bağlı İhtiyat Sandığı Yönetim kurulu başkanlığının hala boş olması konusunda mesajlarınız gelmeye devam ediyor. Oysa yeni yasa tasarısının şu günlerde mecliste görüşülüyor olması gerekiyordu! Bu gecikmenin mantıklı bir açıklaması var mı?

Sayın Mehmet HARMANCI, Sivil Savunma Teşkilatı’nın sivili bağlanması konusunda kendinizce haklı nedenleriniz olabilir ama, sivil otoritenin bu haliyle bu güzide kurumu ne hallere getirebileceği risklerini de hiç unutmamak gerekir değil mi? Siyaset hangi işe elini atmışta orası gülistanlık olmuş ki?

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, muhalefet sizi mecliste topa tutunca şimdi de size destek ve gönül verenler sosyal medyada örgütlenmeye başladılar. Bir kez daha tahrik değil uzlaştırıcı açıklamalar yapmanızı öneriyoruz, ülkenin bu sıralar kutuplaşmaya ihtiyacı hiç yok!

Sayın Ferdi Sabit SOYER, geçirdiğiniz hastalık ve bir süre hastane döneminden sonra eski sağlığınıza geri döndüğünüzü memnuniyetle öğrendik. Eski toprakların bilgi ve tecrübesine en çok ihtiyaç olduğumuz bir süreçten geçiyoruz, sağlık ve afiyetler dileriz…

Sayın Gürkan YAĞCIOĞLU, İnşaat Mühendisleri Odası olarak deprem konusunda hayati açıklamalar yaptınız ama bakalım devlet erkanı bunu dikkate alıp gerekli önlemlerini gecikmeden alabilecek mi onu da artık hep birlikte göreceğiz…