Hasta hakları konusunda az ya da çok herkes fikir sahibidir. Peki, hasta özgürlüğü diye bir şey var mı, hasta hakları ile hasta özgürlüğü aynı şeyler mi? İkisi birbirini tamamlayan unsurlardır aslında. Hakkın olmadığı yerde özgürlük de olmaz. Özgür değilsek, hakkımızı da arayamayız.

***

Hastanın ‘’özgür olması’’ ne demek peki? Özgür hasta, ister kamuda isterse de özelde, doktorunu seçebilen hastadır. Özgür hasta, tetkike ulaşma sıkıntısı çekmeyen hastadır. Özgür hasta, ister ayaktan, isterse de yatırılarak takip ve tedavi edilmiş olsun, tüm tıbbi dokümanlarını elinde bulundurabilen hastadır. Özgür hasta, kendisine yapılan ameliyatın ne olduğunu ‘’belgelenmiş hali ile bilen’’ hastadır. Özgür hasta, ileri tetkik ve tedavi için sevk edilecekse, herkes kadar aynı eşit hakka sahip olan hasta demektir. Özgür hasta, herhangi bir nedenle doktorunu değiştirmek istediğinde, bunun ceremesini çekmeyeceğinden emin olabilen hasta demektir. Özgür hasta, kendisi için kurulmuş sivil toplum örgütlerinde, hiçbir çıkar gözetilmeksizin temsil edilebilen hastadır.

***

Şayet bu ülkede hastalar hala, kamu hastanesindeki işlerini tamamlayabilmek için, aynı kamu hekiminin özeldeki kliniğine ya da çalıştığı özel hastaneye gitmek zorunda bırakılıyorlarsa,

***

Şayet bu ülkede hastalar hala, ‘’tetkiklerim, dosyam bana verilmedi, doktorumda/hastanede duruyor’’ diyerek, gittiği bir başka doktora tıbbi bilgilerini aktaramıyorsa; parasını verip de çektirdiği MR’ının CD’sini bile almaya gittiğinde, bin dereden su getiriliyorsa,

***

Şayet bu ülkede hastalar hala, ellerine aldıkları çalakalem/üstünkörü yazılmış ameliyat/işlem notlarıyla, kendilerine ne yapıldığını anlamaya ve başkasına anlatmaya çalışıyorlarsa,

***

Şayet bu ülkede hastalar hala, sevk kurulunun kapısının önünde, ‘’sırat köprüsünün başında beklermiş gibi’’ hissediyorlarsa; birilerinin gittiği yere ‘’sevki arkasından gönderilirken’’, diğeri ise sevksizlikten sürüm sürüm sürünüyorsa; birileri dilediği sevk yerini seçerken, diğerine ‘’buna şükret’’ misali lütuf kıvamında sevk düzenleniyorsa,

***

Şayet bu ülkede hasralar hala, ‘’doktorum biz devletten devam etmek zorundayız, malum, ilacımızı/raporumuzu oradan alıyoruz, size de ara sıra uğrar fikrinizi alırız’’ denilmek zorunda bırakılıyorlarsa,

***

Şayet bu ülkede hastalar hala, ‘’ gönderdiğiniz İlaç Kurulu’ndan ilacımız çıktı ama siz yazamazmışsınız, mecburen geri o doktora dönüyoruz’’ denilmek zorunda bırakılıyorlarsa; özeldeki müdavi doktorunun İlaç Kurulu’ndan çıkardığı ilacı, kamudaki bir doktor ‘’emrivaki bir şekilde’’ o hastaya uygulayabiliyorsa,

***

Şayet bu ülkede hastalar hala, devlette ‘’aşırı ileri tarihe’’ verilen önemli bir tetkikin, aynı doktor tarafından özelde aynı gün yapılabileceğine şahit oluyorlarsa,

***

Şayet bu ülkede hastalar hala, kendilerine bağlanan maaşın devamı için, kurula sokan doktorlarının özel kliniklerini düzenli olarak ziyaret ediyorlarsa, *** Şayet bu ülkede hala, uğradığı hak ihlalinin peşinde tek başına giderken, bunun ceremesini sağlık hizmetinden mahrum bırakılmak şeklinde aba altından sopa gösterilen hastalar varsa,

***

Bu ülkede hastaların özgür olduğunu söylemek abesle iştigaldir!

***

Ülkenin sağlık sistemiyle uğraşmak ‘’vizyon’’, hastaların özgürlüklerine kavuşmaları için çabalamak ise ‘’vicdan’’ gerektirir. Genel Sağlık Sigortası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na havale edildi. Hasta Hakları Yasası’nın çıkması ise mucize ile eş değer olacak. Dolayısıyla bu ülkede, ‘’devlet eliyle’’, daha çok hasta hakkı ihlalleri, daha çok hastaların özgürlüklerinin kısıtlanmaları durumu da olacak!

Sayın Sağlık Bakanı, istişaresiz vitrin icraatları ile CV’sini kabartmaya devam ederken, statikonun ‘’korku imparatorluğu’’nun içerisine hapsolmuş hastaların ‘’özgürlük çığlıkları’’ hep kulaklarında çınlayacak…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899