Kaleler korunmak içindir.

Her ülkenin de kaleleri vardır.

Fiziksel kaleler malumdur. Eskide kaldı.

Şimdiki kaleler çok farklı.

Coğrafi konumu,

Komşuları ile ilişkisi,

Rejimi,

Tarihi,

Dış siyaset gücü,

İç siyaset kalitesi,

Üretim gücü, tarım ve sanayisi,

Bilim ve teknolojisi,

Ekonomisi,

Genç nüfusunu yönlendirme becerisi,

Eğitim sistemi,

Sağlık sistemi,

Kültürü,

Her biri birer kale…

KKTCde bir ülke.

Tanınsa da tanınmasa da,

Beğenilse de beğenilmese de,

En azından bir ülke olmaya çalıştı.

İşgal altında olduğuna inanan da KKTC Cumhuriyet Meclisi’nin resmiyetine büründü, KKTC’ye inanan da!

Bu devlet,kurumları ile var olmaya çalıştı.

Çalıştı ama ol(a)madı.

Ol(a)madığı anlaşıldı.

Birbirine girmiş etken ve nedenler yumağına sarıldı.

Ve KKTC Devleti, ‘’kördüğüm devlet’’ oldu!

Kaleleri de bir bir yıkıldı.

Coğrafyasında tek başına (derdini anlatamama ve derdinin anlaşılamaması durumu)

Rejimi sıkıntılı,

Dış siyaseti güdümlü, iç siyaseti kurgulu,

Tarihi manüplatif,

Üretimi kıt,

Bilim ve teknolojisi ütopik,

Ekonomisi batık,

Gençlerin çoğu madde tuzağında; umutsuz ve hedefsiz,

Yaşlıları evlerinde hepten sessiz…

Eğitim sistemi statiko tabanlı,

Sağlık sistemi statiko tabanlı… Al birini vur ötekine!

Geriye kala kala son bir kalesi kaldı.

Kültürü!

Bu yaprak dökümünde,

Kim sahip çıkacak?

Ne zaman sahip çıkacak?

Nasıl sahip çıkacak?

İletişim: 0542-8529899