Demans (Unutkanlık Hastalığı), yani halk arasındaki bilinen şekli ile ‘’bunama hastalığı.’’ Değişik sebepleri var. En sık görülen formu Alzheimer türü demans.

Zor bir hastalık.

Hastanın da, yakınlarının da sosyal yaşantısını ve psikolojik dünyasını derinden etkiliyor.

Yaşımız 65’i geçtiğinde, bu hastalığa yakalanma riskimiz %12-15 iken, yaşımız 80’i geçtiğinde ise %50’ye çıkıyor. Yani, yıllar aleyhimize işliyor sanki.

Nüfusunu bile bilemediğimiz KKTC’de, demans tanılı kaç hastamızın olduğunu bilmemek de normaldir. Ancak, yaklaşık 3 bin hasta olduğunu düşünürsek, olayın toplumsal boyutunun büyüklüğü yadsınamaz bir gerçektir.

İşin tıbbi yönünü bu yazıma sığdıramam.

Sağlık Bakanlığı’nı ilgilendiren yönünü ise anlatmak yerine sayfayı, ‘’boş’’ mu bıraksam diye düşündüm. Dileyen içini istediği gibi döksün diye!...

Sosyal yönü tamamen facia!

Hukuki yönü ise içler acısı…

Demans’ın Sağlık Bakanlığı’nı ilgilendiren yönleri:

Demans tanısının konulmasında bir sıkıntı yok.

Tanı konulan hastalara ilaç yazmakla, demans tedavi edildiği zannedilse de, pratikte durum hiç de öyle değil. Hastalar adeta ortaya saçılmış bir şekilde, adeta sahipsiz.

Aileler telaş içerisinde, tecrübesiz, yol yordam bilmiyor. Hastalarına nasıl yaklaşacaklarına dair yönlendirme ve bilinçlendirme kavramı ve bilinci Sağlık Bakanlığı’nda yok!

Tutulan hasta bakıcıların çoğu, demans hastasına ‘’oturduğu yerden’’ bakıyor sadece!

Evlerde adeta Allah’a emanet yaşama tutunmaya çalışıyor demans tanılı hastalarımız.

Nörolojik bir hastalık da olsa, ülkemizde demans, hala bir akıl hastalığı olarak resmi kayıtlarda yerini alıyor!

Demans’ın sosyal yönleri:

Hastalar içlerine kapanık. Sosyal aktiviteleri yok. Devletin tanıdığı herhangi bir olanak da yok.

Dışarıda hayat zehir onlara adeta. Evlerinde hastalıklarının ilerlemesini bekliyorlar.

Daha hastalıklarının başlangıcında iken bile, toplumdan izole oluyorlar.

Belediyeler mi? Böyle bir konuyu akıllarına ya da gündemlerine getirmemişler bile…

İleri derecedeki demans hastalarının ehliyetleri ise hala ellerinde. Üstelik ellerinde Sağlık Kurulu raporları da varken, ehliyetlerine el konulmuyor. Trafiğe çıkmaya devam edip hem kendi canların hem de başkalarının canlarını tehlikeye atıyorlar.

Demans’ın hukuki yönleri:

Ne yazıktır ki, her aile, demans tanılı büyüğüne aynı şefkatle, ilgi ile yaklaşamıyor ülkemizde. Bazı dünyevi çıkarlar ve istekler devreye giriveriyor.

Demans tanılı büyüğümüzün ‘’malına konma yarışı’’ başlıyor bazı ailelerimizde.

Nefsine mi uyuyor dersiniz, insafsızlık mı, vicdansızlık mı… Ne dersek diyelim buna ama, ne yazıktır ki hiç de az değil ülkemizde.

Evin, arsanın tapusunu üzerine alabilmek için, ailenin diğer fertlerinden habersiz, demans tanılı büyüğünden imzalar alanlar, onları hastanedeki yatağında kıstırıp, parmak basarak malına konanlar mı ararsınız? Her türlüsü var ne yazık ki.

Sonra da mahkemeler, duruşmalar, bilirkişiler, ara emirleri, aile içi kavgalar, yıkılan yuvalar…

Ne için hepsi? Demans tanılı büyüğümüzün malına, herkesten önce konabilmek için…

Yazıktır.

Bizleri besleyip büyüten, zor günümüzde yanımızda olan büyüklerimiz, henüz hayatta iken mal kavgası başlıyor. Hasta, daha yaşarken unutulup, malı paylaşılmaya çalışılıyor.

Vicdanlarımız, büyüklerimizden önce ‘’ölüyor!’’

Demans, bir unutkanlık hastalığı. Zamanla siliniyor her şey hastanın hafızasından.

Ama ondan önce unutanlar da var.

Devlet unutuyor,

Belediyeler unutuyor,

Bakıcılar unutuyor,

Çoğu ailelerin vicdanları unutuyor,

Hukuk unutuyor…

Unutmak sarsıyorsa bir demans hastasını,

Unutulmak da ona öldürücü darbeyi vuruyor bu ülkede…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899