Gündeme bak hizaya gel!

“Kıbrıslıdan Türkiye düşmanı çıkmaz.”

“Ona oy vermeyenler Türkiye düşmanı olmaz.”

“Biz Türkiye ile paralel ilerleriz.”

“Türkiye bizim yanımızda.” Daha derin bakın gazeteler ve daha dikkatli dinleyin bakalım daha neler neler duyacaksınız bu konuda!

Hal böyle olunca, bunlara benzer pek çok açıklama yapılıyorsa Türkiye’nin seçimlere yönelik bir etkisinin olmama ihtimali aklımıza gelebilir mi?

Neden Rusya’nın, Norveç’in, İspanya’nın veya Nijerya’nın tesirinden korkulmuyor ve bu manşetler ile söylemlere bunlar konu edilmiyor?

Konu garantörlükse, neden Türkiye haricindeki başka garantörlerden bahsedilmiyor?

Neden Birleşmiş Milletler veya Avrupa Birliği’nin adı geçmiyor?

Neden illa ki birileri Türkiye’nin arkasında olduğunu söyleyerek bir prim yapmaya çalışılıyor?

Ne kadar onur kırıcı bir şey!Hem biz Kıbrıs kökenli Türkler için hem de Kıbrıs’a gelerek yurttaş olmuş ve yaşamını burada sürdürerek seçmen olma hakkını kazanmış olanlar için!

Bir düşünün. Türkçesi: “Aklımız bize yetmez, hiçbir şeyimiz yetmediği gibi. Enerjimiz, siyasal birikimimiz yetmiyor ekonomimiz yetmediği gibi ve şükürler olsun ki yanımızda Anavatan var da bizi her konuda kolluyor. Daha fazla kollaması için sevdiğibiri seçilmeli. Seçilirse desteğin her anlamda kalitesi artacak!” mıdır?

Bu mesajı vermeye çalışırken üstü kapalı olarak: “Benim dışımdakileri Türkiye istemiyor. İstemediği için de onlar seçilirse, destek azalacak ve yalnız bırakılmanıza neden olacaklar!” mesajı da mı veriliyor?

Peki bu mesajlara Türkiye’nin hiç mi yanıtı yok?

Kötüye kullanılan adının bu şekilde dünyaya yayılmasına neden olunmasından hiç mi rahatsız olmuyor?

Kaç çeşit hakaret olduğunu saydınız mı tüm bu mesajlarda. Kimse şikayetçi olmazsa da Kıbrıs Cumhuriyeti bir BM ve bir AB üyesi olarak şikayetlerini zaten yapıyor ve haklı da bulunuyor!

Türkiye’nin adı nasıl mı kötüye kullanılıyor?

  • Başka bir ülkenin içişlerine müdahale
  • Yurttaşlıklara müdahale
  • Seçimlere müdahale
  • Destek veya köstek beyan etme
  • Seçme, seçilme hakkına, yargısına, siyasal bütünlüğüne, egemenliğine, ekonomisine… müdahale ve daha neler neler olabilir mesela amaca göre…

Üstelik sıklıkla KKTC’nin bağımsız, ayakları üzerinde duran bir devlet olması için çalıştıklarını söyleyenlerin illa Türkiye’yi önlerine alarak cepheye çıktıklarını zannetmelerine ne demeli?

Yalan söylediklerini düşünüp için için yanmamıza mı yanmalı, halkı bu acizlikle sınadıkları hissi yaratmalarına mı?

Madem Türkiye etkisi olmayan bir ülke, neden adı bu denli etkili olarak anılıyor? Neden herkes öyle ya da böyle diyalogda olduğu mesajını sağlamaya çalışıyor?

Madem etkisi yoktu neden buradaki bazı kendini bilmez yurttaş olduğu halde kendini asla buralı veya KKTC yurttaşı görememişler bile kendi devlet başkanlarına çağrı yaparak gerginliklere ve suikastlara neden olsunlar?

Madem etkisi yok neden deli gibi her konuda bir açıklama yapılırken fikir alışverişleri ve karşılıklı destek alışverişi beklentisi var.

Madem etkisi yok imzalanan ve toplumla içeriği ayrıntılı olarak paylaşılmayan pek çok antlaşma ve protokol var?

Aklımızda deli sorular olması sadece bizim suçumuz değil!

Vakti zamanında nüfus sayım sonuçlarının bile Ankara’ya iletildiğini açıklayan yine kürsüden bir siyasi parti olan Demokrat Parti’nin o dönemki Genel Başkanı Serdar Denktaş değil miydi?

***

Tüm bu açıklamaların suç olarak değerlendirilmesi ve KKTC’nin bağımsızlığı ve bütünlüğünü zedeleyen açıklamalar olarak kabul edilmesi gerekliliğine inancım tamdır.

Hukuki olarak bu şekilde değerlendirilmesi gerekliliği de kaçınılmazdır.

İsterseniz siz de deneyin bakalım, benim dışımda bir anlam yükleyebilecek misiniz?

Dr. Çiğdem DÜRÜST