Başlık rahatsız edici. Evet doğru. Biraz rahatsız etmeli ki, toplumumuz bilinçlensin, erk kımıldasın! Bu devirde, KKTC’de tüberküloz yani verem hastalığı ile ilgili sağlıklı ve bilimsel bir takip, kayıt ve mücadele stratejisi hala geliştirilememiş ise bundan herkes rahatsızlık duymalıdır! Her ne kadar görülme sıklığı diğer ülkelere nazaran daha az da olsa, Tüberküloz, Kıbrıs’tan elimine edilmiş bir hastalık değildir, olamaz da!

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün, Kıbrıs’ın nüfusunun 1.2 milyon olarak gösterildiği 2016 yılına ait değerlendirmesinde, Kıbrıs genelinde toplam 60 tüberküloz vakasının kaydedildiği bildirmiştir. Tüm tüberküloz vakalarının ise %84’ünün akciğer tüberkülozu olduğu belirtilmiştir. Kuzey Kıbrıs ile ilgili spesifik bir veri ise paylaşılmamıştır. KKTC’de tüberküloz yani verem hastalığı görülmektedir ancak görülme sıklığı bilinmemektedir. Güneyde görülme sıklığı 100 bin kişide 5.6 iken, Türkiye’de 100 bin kişide 16’dır.

Geçtiğimiz yıl ülkemizde sıtma var mı diye koyu tartışmalar yaşarken, son noktayı yine Dünya Sağlık Örgütü koymuş ve Kıbrıs’ın kuzeyinde 3 sıtma vakası görüldü deyivermiştir! Sıtma konusunda karnemiz trajikomik iken, tüberküloz vakalarının takibi, kaydı ve toplumun bilgilendirilmesi konusunda başarılı olduğumuzu hiç kimse iddia etmemelidir! Yukarıda tüberkülozla ilgili paylaştığım verilerde ise Kıbrıs’ın kuzeyinin anılmamasının sebebi de muhtemelen her zamanki gibi, sağlıkla ilgili verilerin takip ve yetkili kurumlara aktarımındaki eksikliklerimizden kaynaklanmaktadır.

Peki tüberküloz aşısı ile ilgili ülkemizdeki durum nedir? Türkiye’de tüberküloz aşısının Sağlık Bakanlığı kontrolünde ve denetiminde yapıldığı bilinmektedir. Güney Kıbrıs Sağlık Bakanlığı da, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerileri doğrultusunda, çocuklar için bir aşı programı hazırlamış ve BCG yani tüberküloz aşısının doğumdan sonraki ilk ayda yapılmasını zorunlu kılmıştır! Peki ülkemizde tüberküloz aşısı yapılmakta mıdır? Hem evet hem hayır! Bu nasıl olabilir? Evet, ilginç de olsa, ülkemizde Sağlık Bakanlığı ve Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu tarafından ulusal aşı programına dahil edilmeyen tüberküloz aşısını yaptırmak isteyen ailelerin önünde iki seçenek bulunuyor! Ya kendi çocuk doktorları aracılığıyla güneyden aşı getirtecek ya da çocuklarını kucaklayıp Türkiye’ye uçacak, Türkiye’deki herhangi bir Aile Sağlığı Merkezinde veya Verem Savaş Dispanseri’nde, misafir hasta statüsünde, çocuklarına bu aşıyı yaptırmak zorunda kalacaklar! Tabloyu daha vahim kılan bir şey ise, ülkemizdeki bazı çocuk doktorlarının tüberküloz aşısını yaptırırken, bazı çocuk doktorlarının ise yaptırmamasıdır. Üstelik tüberküloz aşısını yapan çocuk doktorlarımız, bu aşıları güneyden getirtmektedirler! O zaman aklıma birtakım sorular takılıyor:

- Ülkemizde var olduğu ve uyulduğu iddia edilen ulusal aşı programına tüm çocuk doktorlarının uymaları gerekir mi, yoksa ailelerle birlikte insiyatif kullanma hakkına sahip midirler?

- Aşılamalar, Sağlık Bakanlığı’nın koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında kayıt altına alınmakta mıdır? Ülkemizde aşıları eksik çocuklarımız var mıdır? -

Tüberküloz aşısı ulusal aşı programında yoksa, neden bazı çocuk doktorları güneyden aşıyı getirtip çocuklara yaptırıyorlar? Bu olanağı bulamayan vatandaşlarımız neden çocuğuna aşı yaptırmak için Türkiye’ye gitmek zorunda bırakılıyor da, devlet kanalı ile aşı teminine gidilmiyor?

- Sağlık Bakanlığı, tüberküloz hastalığının daha sık görüldüğü farklı ülkelerin vatandaşlarını da bünyesinde barındıran ya da misafir olarak ağırlayan ülkemizin, enfeksiyon ajanlarına karşı çok açık ve savunmasız olmadığının garantisini verebiliyor mu? Çalışma izinleri alınırken tüberküloz araştırılıyor evet, turist olarak gelen onbinlerce kişi için de bu araştırma yapılıyor mu? Bu bağlamda, ülkemiz, dışarıdan ithal edilebilecek enfeksiyonlara karşı korunmalı mı?

- Daha birkaç ay önce, Türkiye’den KKTC’ye 400 kutu civarında tüberküloz ilacının hibe edilmesi neden gündeme geldi?

- Sağlık Bakanlığı, güncel tüberküloz verilerini kamuoyu ile paylaşabilir mi? Paylaşması durumunda bu verileri gönül rahatlığı ile Dünya Sağlık Örgütü’ne de bildirebilir mi?

Görünen odur ki, gerek KKTC Sağlık Bakanlığı, gerekse Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu, aşı programına tüberküloz aşısının dahil edilmesine gerek olmadığını hala savunmaya devam ediyorlar. Ben de, iki çocuğunun Tüberküloz aşısını, KKTC’de yaptıramadığı için Türkiye’de yaptırmak zorunda kalan bir baba ve bir doktor olarak, ülkemizde, enfeksiyon hastalıkları ile ilgili gerekli stratejik adımların yeteri kadar ciddiye alınmamasının bedelini yakın bir gelecekte ağır bir şekilde ödeme ihtimalimizin olduğunu iddia ediyorum! Kuzeyimizde ve güneyimizde, tüberküloz adına, çocuklarımızın ve toplumun sağlığı için gerekli önlemler alınmış iken, KKTC’nin veremle tehlikeli dansı ise devam ediyor!

Kaynaklar: ,

1- https://extranet.who.int/sree/Reports?op=Replet&name=%2FWHO_HQ_Reports%2F G2%2FPROD%2FEXT%2FTBCountryProfile&ISO2=CY&LAN=EN&outtype=html

2- http://www.euro.who.int/__data/assets/pdf_file/0011/310034/TB-surveillance-report2016-Cyprus.pdf

3- https://www.moh.gov.cy/moh/moh.nsf/All/54D2487EB7E56075C2257AFB00469C87/$ file/Immunization%20Schedule_2012_EN.xls.pdf Dr.

Dr. H. İlker İpekdal