Aylar sonra hükümetin aklına gelmiş, Covid-19’u bulaşıcı hastalıklar kapsamına almış.

Bu hastalık en azından Mart başından beridir dünyaya da KKTC’ye korku salmaya devam etti. 4 aydır da ediyor. Hayatı normalleştirmeye yüz tutarken ortalığı dağıtan bu kararı almak bana da birçok kişiye olduğu gibi garip geldi.

Türkiye Cumhuriyeti 15 Temmuz 2016 darbe kalkışması sonrasında, Bakanlar Kurulumuz oturup ani ve seri bir şekilde FETÖ’yü terör örgütü ilan etmişti.

İkisi arasındaki hız farkını düşündüm ister istemez. Burada hızın kaynağı hükümet miydi, yoksa değişken miydi bilinmez!

Yine de şaşırtıcı.

Sorumluluk benimseme adına,kendi algımı bile şüpheyle izliyorum.

***

Pazartesi sabahı uyandığımızda tüm gazeteler, sabah programı sunanlar ve dünkü meclis oturumu bu konuyla ilgili dalgalarını geçip duruyorlardı.

Haksız bulduğumu söylersem yalan söylemiş olurum doğrusu!

Hatta pazar günü akşam saatlerinde arkadaşlar arasında haber tartışılırken; tartışmanın başını kaçırdığımdan, hangi hastalık olduğunu sorup uzaylı gibi konuya dahil oldum. Anlam veremedim:Aylar sonra böyle bir karar alınmış olmasına anlam veremedim. Tüm dünya ve Dünya Sağlık Örgütü kararlarına karşın, hükümetin Covid-19’dan bahsediliyor olması ihtimalini aklıma getirmemiştim.

***

Memleket hakikaten bir dağınıklık halinden kurtulamadı. Üstüne seçim rekabetinin başlayacak olması çok ürkütücü…

Memleket meseleleri bir tarafa atılacak, saraya ilk ve en hızlı girmeyi hedefleyen tavşanlarla kaplumbağalar yarışacak. Tavşanın hızı mı, kaplumbağanın mantığı mı yarışını izlerken, yol üstünde olan bitenlerin ne ve nasıl olduğu ile hiç kimse ilgilenmeyecek (Bu öyküyü bilmeyeniniz yoktur öyle değil mi?).

Bu esnada belki de sahiller, araziler, ihaleler, paralar, mevkiler gollifa gibi dağıtılıyor şüpheleri artacak!

Zenginlerle ve sermaye sahipleri ile açıklanamaz ilişkiler içine bile girildiğine yol açan söylemlerle sarsılmaya devam edeceğiz!

Saraya gidecek olan bir kişi, bundan nemalanacak 5-10 atanacak kişi, ama heba edilecek yüzbinlerce yurttaş.

Bunlar artık bize sökmeyen, suskun kalışlarımızın bilgisiz veya ilgisiz olduğumuzu ifade etmediği meseleler. Ama yine de izlerken bile bile öfkeleneceğimiz konular.

Evet memleket sorunları artık daha çok can sıkmaya başladı. Çünkü açıklamalar tutarsız yurttaşların sağlığı ve güvenliği için alınan önlemler yeteriz.

Halkın ihtiyaç ve sorunları görmezden geliniyor.

***

Halkın gündemi seçim değil beyler!

Esnaf yeniden sokağa çıkma yasakları gelip eve kapanılıp kapanılmayacağı merak ediliyor.

Kreş ve okul sahipleri çok tedirgin! Ya işyerleri yeniden kapatılırsa…

Okula devam eden öğrenciler eğitimlerinin yarım kalmasından korkuyorlar.

Anlayacağınız devletten maaş alan herkes dışında kalanlar önümüzdeki günlerin bizlere ne getireceğini çok merak ediyorlar.

Gelecek kaygısı tavan yapmış durumda.

İplerin koptuğu ve süreç içerisinde artık siyasetin yere çakıldığı günlerden geçiyoruz.

Memleket sorunlarına çözüm bulamayan, alınan kararlar ve yapılan uygulamalarla yapılacağı söylenip yapılamayanlar hakkında halkın kafası o kadar allak bulak olmuş ki, siyasiler aldıkları kararları hatırlıyor mu, hükümet ve bakanlar kurulu verilen kararların tamamının farkında mi, sigortalı, emekli, hasta, sağlıklı, yurt dışındaki, içindeki, Güneyde çalışanı, Kuzeyde çalışanı, genci yaşlısı tam olarak ne yapıp ne etsin akılları çorbaya dönmemişse daha söyleyecek söz bulamam bunun üzerine…

Ne acıdır ki, net duruş sergileme kapasitesine sahip bir hükümet yok!

Olsaydı her şey başka olacaktı.

Şimdilerde anlaşılıyor ki, Kıbrıslı Tükler bu hastalığı da, hastalığın neden olduklarını da bu kriz sürecini de kendi çabaları ile atlattılar ve bulaşıcı hastalıktan da kendileri korundular.

Sanıyorum hükümet kararlarının birçoğu sadece ortalığı karıştırdı. Belki de seçim telaşında daha da karıştırmaya devam edecek.

Ve ne acıdır ki belirsizlik biz vuracak, yurdumuzu vuracak, adamızı vuracak!

Dr. Çiğdem DÜRÜST