Bir yerden başlamak gerek de…

Kimse bunun nereden başlaması gerektiği söylemiyor da uygulamaya da geçmiyor!

Öncelikle şunu kabul etmek gerek…

Bu ülkede insanların artık sadece ekonomik sorunu yoktur!

Güvenlik sorunu da vardır…

Bu gerçeği geçiştirir de salağa yatarsanız bu ülke insanına en büyük kötülüğü yapmış olursunuz!

Biz bu ülkede yıllardan beridir gazetecilik yapıyoruz…

İnsanların sokakta, evlerinde ve iş yerlerinde ne gibi güvenlik sorunları yaşadıklarını iyi biliriz çünkü olayların genelde hep içinde yer almışızdır!

Burada amaç geçmişte ne olur şimdi ne olur tartışması değildir kesinlikle…

Bu ülke insanının çok ciddi bir şekilde güvenlik sorunu vardır ve bu sorun geçmişte hiç bu kadar yoğun yaşanmamıştı!

Hafta sonu bir milletvekilimiz sosyal medyada sembolik olarak beyzbol sopası yayınladı…

Sonra da eleştirilince paylaşımı kaldırdı!

Niye kaldırdı anlayamadık…

Sonuçta kendisini adı üstünde milletin vekilidir, hem kamuoyuna hem emniyet güçlerine hem de mensubu olduğu iktidar partisine bir mesaj vermek istemiştir, kendi yöntemlerince!

Bunda ne var ki, işte sıkıntı oradadır…

Ülkede ciddi boyutta yaşanan bir sıkıntıyı dile getirmek ne zamandan beridir suç teşkil etmektedir?

Ama bizde artık moda haline gelmiştir…

Kendisi milletvekili ya sanki de sorunları dile getirme yasağı vardır bunlara!

Bir vekil elbette yaşanan hiçbir sorunu çözemez ama…

Hepsi birleşirse, ortaya da bir irade koyarlarsa onlar çözemeyecek de biz mi çözeceğiz yılan hikayesine dönen sorunları!

Gülşah hanım bir şekilde tepkisini ortaya koymuştur…

Peki ya diğer 49 vekil bu konuda ne yapmıştır?

Ya da niye sessiz kalmayı yeğlemiştir!

Onlar bu ülkede güvenlik sorunu olduğunu düşünmemektedirler yoksa!

Ülkede yaşanan asayiş olaylarını mercek altına aldığımızda suçlara karışanların büyük bir çoğunluğunun ülkeye kimlikle giriş yaptığı görülmektedir…

Bunların bir çoğu ya ülkeye iş bulma umuduyla gelmekte bulamayıp da ceplerindeki para tükenince asayiş olaylarına karışmaktadır!

Hatta bozulan ekonomik düzenden dolayı hırsızlık ve soygunu meslek haline getirenlerin de uğrak yeri artık KKTC toprakları olmuştur…

O nedenledir ki yıllardır KKTC’ye kimlik kartı ile yapılan girişler daha fazla gecikmeden kaldırılmalı ve adaya girişte pasaport şartı getirilmelidir!

Şimdi birileri çıkıp, kimlikle girişler kaldırılırsa ülke turizmi etkilenir de diyebilir…

Niye etkilenecek ki?

KKTC’yi ziyaret eden özellikle Türkiyeli turistin birçoğunun zaten kendine ait pasaportu vardır ve bunu da diğer yurt dışı gezilerde kullanmaktadır…

Eğer turizm etkilenir düşüncesiyle kimlikle girişler devam ederse günün sonunda bunun faturasını kimse ödeyemez, aksi olayda yaşanan bir takım olayların zanlısı durumuna düşer!

 Çok eminiz ki kimlikle girişlerin devamından yana olanların büyük kısmı ‘Ankara kızmasın’ düşüncesindedir…

Ne alakaysa artık!

Bu ülkede artık güvenlik ülke sorunlarının en üstüne yerleşmişse, insanlar sokağa çıkmaya korkuyorlarsa, soygunlar artık gece değil gündüz yapılmaya başladıysa kimlikle girişlerin kaldırılmasına Ankara niye kızsın gücensin ki!

Bunun öğrenmenin yolu gayet basittir…

Bunu Ankaralı yetkililerle paylaşıp gelinen durumu adam gibi korkmadan, çekinmeden söylemek bile kafi gelecektir!

Gözler Akıncı’da…

“Çok merak ediyorum
Önümüzdeki hafta EKO GÜNÜ var.
Ekibi ile onu linç etme girişiminde bulunan Belediye Başkanının düzenleyeceği bu güne Cumhurbaşkanı AKINCI katılacak mı?
Katılırsa onu çiçeklerle mi karşılayacaklar?
Katılırsa ona söz verilecek mi?
Konuşması sırasında onu linç etmek için girişimde bulunanlar Alkış mı tutacak, yoksa yuh mu çekecek?
Özür dileriz pankartı ile mi karşılanacak?
Özellikle Meclis damına çıkıp ayrı bir Devlet kurma heveslileri yine orada bayrak açacaklar mı?
Yeniden ikinci bir linç girişimine maruz kalacak mı?
Açılışa katılacağı kesin gibi görünen Zorlu Töre, Erhan Arıklı, Bertan Zaoğlu, gibi bu linç girişimcilerine destek verenlerle ayni safta durup Belediye Başkanı Sennaroğlu ile aynı karede fotoğraf çektirecek mi?
Fazla gün kalmadı göreceğiz…”

(Arif ALASYA)

Sadece Merak İşte?

Çocuk oyuncağı mı bu iş?

Maliye Bakanı Serdar Denktaş, bazı sendikaları eleştirip sendikalara Maliye Bakanlığı’nı devretme çağrısı yapınca doğal olarak doğal olarak sendikalar da bunun cevabında gecikmedi…

En cesurları da KTÖS çıktı!

Şener Ecil, sadece Maliye Bakanlığı’na değil iktidara da sahip olduklarını açıklayan bir basın bildirisi yayınladı…

Ağırlık da TC üzerineydi!

Ne yazık ki TC buradan elini ayağını çekince ortalık süt liman olacak sanıyorlar…

1 Milyon turist derken?

Geçenlerde ilgili bakan açıklamıştı…

1 Milyon turist hedefini yakaladıklarını!

Ama şu sorular da sorulmaya başlandı artık…

1 Milyon turist derken, buraya tatil yapmak için gelenlerden mi bahsediyorsunuz!

Yoksa bu rakam KKTC muhaceretlerine geçen rakam mı?

Zira, turist var bir de çalma çırpmaya gelen turist var…

Bunun ayırımını iyi yapmak gerek!

Bankalara teslim mi?

Bazı bankaların TL kredi borçlarını faizlerini artırması meselesi…

Mesele büyük, vatandaşın kayıpları daha büyük ama…

Nedense bu konuda hükümet edenlerden ses seda yok!

Vatandaş doğal olarak soruyor…

Hani Serdar Denktaş sormuştu ya, döviz borçlanırken bana mı sormuştunuz diye!

Biz de artık soran da pişman sormayan da…

Bankalara tavla teslim bir durum söz konusu!

Güney’in farkı!

Bizde iş kazaları olur, garibanlar fani dünyadan göçer gider…

Kimsenin umurunda bile olmaz!

Ama işte Güney’de öyle değil…

İnşaatta çalışan bir işçi iş kazasında gözünü kaybedince çalıştığı şirket kendisine 180 Bin Euro tazminat ödemiş!

Kıskanmamak elde mi?

Biz de bırakın tazminat ödemeyi işverenlerden doğru dürüst hesap bile sorulmuyor…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ayşegül BAYBARS, hadi polisi sizin bakanlığa bağlamak çok da kolay bir mesele değil ama iç güvenliği açısından artık kimlikle girişleri ortadan kaldırmak için bir takım girişimlerde elbette bulunabilir buna öncülük edebilirsiniz. Bu konuda en azından şansınızı denemeye ne dersiniz?

Sayın Gülşah Sanver MANAVOĞLU, yani o beyzbol sopasını eleştirilerden bunalarak kaldırmanıza şaştık kaldık doğrusu. Bu ülkenin gerçeklerini vekiller değil de kim dile getirecek ki? Bir dahaki sefere balta bile kullanabilirsiniz! Zira doğru neyse odur ama değil mi?

Sayın Özdil NAMİ, kurumlar vergisi açıklandıktan sonra muhalefetin bütün eleştiri okları doğal olarak sizin üzerinize çevrildi. Bakalım Kıb-Tek’in şu batma meselesini şimdi kamuoyuna nasıl açıklayacaksınız biz de merak etmeye başladık…

Sayın Şener ELCİL, Serdar bey size sadece Maliye Bakanlığı teklifini yaptı siz tamamen iktidara talip olduğunuzu açıkladınız. İşte o biraz zor, onun için önce siyasi parti kurup sonra da seçimlere katılmak gerekiyor değil mi? Niye olmasın ki!

Sayın Ömer GÜR, devlet hastanelerindeki aşı eksikliğinin ne zaman giderileceği üzerine yoğun bir şekilde sorular geliyor. Bari açıklayın da vatandaş işinden gücünden olup boşuna hastanelerden eli boş dönmesin…

Sayın Mustafa AKINCI, eke gün dendi mi öncelikleriniz arasında ya bazı kesimler şimdi soruyor, hafta sonu Büyükkonuk’taki etkinliğe gidecek misiniz yoksa siz de boykota katılacak mısınız? Tabi ki başka mazeret bildirme şansınız da yok değil yani…

Sayın Ödül MUHTAROĞLU, kızgın ve öfkeli vatandaş DPÖ verilerine son zamanlarda nedense pek inanmak istemiyor ve olumsuz yorumlarda bulunuyor. Şu işin hikmetini kamuoyuna bir açıklasınız artık diyoruz, devletin bir makamı vatandaşı niye yanlış bilgilendirsin ki!

Sayın Güven BENGİHAN, şimdi eylem ve grev sırası sizde ve bugünkü yürüyüşte en fazla merak konusu katılımcı sayısı olmuş. Bakalım tüm üyelerinizi sokağa dökecek misiniz yoksa çoğunluk grevi tatil olarak mı değerlendirecek?

Sayın Menteş GÜNDÜZ, kurultay günü yaklaştıkça sizin telefonlarda artık susmaz olmuş. Sadece bölgede değil bölge dışından da epey desteğiniz olduğu için göstereceğiniz adayın şansı bir hayli fazla diyorlar, doğru mu?

Sayın Tahir TOPAL, vergi listelerinde yine kişisel alanda birinciliği kimseye kaptırmayarak geleneğe devam dediniz. Umarız artık bu devlet ve erkanı ülkesine vergi öderken eli titremeyen iş insanlarını onore etmesini de bilir…

Sayın Erhan ARIKLI, hafta sonu Büükkonuk’da yapılacak etkinlik için tüm parti örgütlerinizi harekete geçirdiğiniz ve hatta bölgeye ücretsiz taşıma yapacağınız konuşuluyor. Bakalım bu didişme nereye kadar gidecek ama iç huzur bakımından durumlar çok da parlak değil…

Sayın Ali PİLLİ, bölgedeki seçim ofisindeki çalışan sayısını 15’e çıkardığınız söyleniyor. İyi de bu kadar geçici de olsa çalışanını maaşlarını kim ödeyecek bunu bir garantisi var mı? Bu arada çok ciddi hırs yaptınız değil mi, hadi bakalım hayırlısı…

Sayın Bülent EVRE, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle yaptığınız çalışmaları ilgiyle takip ediyoruz da acaba diyoruz hükümet edenler de sizin gibi değerli akademisyenlere gerekli ilği ve alakayı gösterip, yazılarınızdan kulağa küpe yapıyorlar mı dersiniz? Zor bir soruydu değil mi?

Sayın Sıla-Mahmut ÇANKAYA, aylardır heyecanla beklenen minik ikizler nihayet dün dünyaya merhaba diyerek sizi müthiş sevindirmişler. Miniklere sağlık ve mutluluk dolu bir yaşam dileriz. Bu arada dedelerinde keyfine diyecek yokmuş değil mi?

Sayın Reşat ALTINÖRS, bir süredir bazı basın organlarında çıkan olumsuz haberler üzerine çok yakında kamuoyunu bilgilendireceğinizi söylüyorlar. Ellinizi çabuk tutun ki en azından vatandaş perde gerisinde neler olup bitiyor hepsini ilk ağızdan duysun…