Koronavirüs idi COVID-19 idi derken, halkımızın kulağı da PCR, ELISA, Immünoglobülin M, İmmünoglobülin G, DNA, RNA gibi tıbbi ve genetik terimlere de aşina olmaya başladı.

İnsanlığın genetik bilgilerinin, tüm dünyada ne kadar önemli olduğunu, ülke ve dünya siyasetine nasıl yön verebileceklerini de takip eder olduk.

Ülkemizde de durum farklı değil.

Kıbrıs Kadın Sağlığı Araştırma İnisiyatifi’nin, sekiz bin kadınımızın tükürük örneklerinin alınarak Oxford’da nasıl DNA analizi yapılacağını, sonuçların bildirilmeyeceğini, hatta bu genetik verilerin başka araştırmalarda da kullanılacağını öğrenmiş olduk. Konunun önemini anlayanlar anladı, anlamayanlar ise hala anlamadı.

Sonrasında aynı ekip, Halk Sağlığı Araştırma İnisiyatifi’ni kurarak, COVID-19 bahanesi ile epidemiyolojik çalışma yapmaya hazır olduklarını açıkladı. Açıkça belirtilmese de, hedeflenen çalışmanın bir yerinde, elbette genetik tarama da yer alıyordu.

Sonra Qiagen firmasının izolasyon ve RT-PCR cihazları ile yatıp kalkmaya başladık. Yok daha pahalı, yok daha kaliteli vs vs… Ama arkasındaki olası bir konuyu da kaçırır gibi olduk. Qiagen firmasının yıllardır insanların genetik analizlerinin yapıldığıçalışmalarda yer alması, hatta ve hatta Faz-2 aşamasına gelen ve gelecek vaat ettiği lanse edilen mRNA aşısında da ortaklığı olduğunu öğrendik. Yani genetik çalışmalarda, toplu genetik test çalışmalarında ve genom aşısı geliştirme alanının hepsinde de Qiagen vardı! Hayırlı olsun, ne mutlu bize (!) ki artık ülkemizde de bir Qiagen var!

Bunları bir kenara yine not ettikten sonra, şimdi asıl konumuza gelelim.

Kıbrıs’ta babalık testi konusu.

Kim ihtiyaç duyar?

Ülkemizde kaç kişi çocuğunun babasının ya da anasının kim olduğundan şüphe eder? Etse de kaçı böyle bir araştırma yoluna girer? Şüphelense de kaçı yerel bir laboratuvarı tercih eder?

Hadi diyelim ki, tıpkı tüp bebek merkezleri gibi, yurt dışından talepler var. İyi de, zaten yurt dışında da bu araştırmaları yapan yüzlerce laboratuvar var. Babalık testi konusunda Kıbrıs neden tercih edilsin ki?

Ama gelin görün ki, bu işleri dert edinen bir laboratuvarın reklamı önüme düşüverdi.

Adını ve detayları açıklamamda herhangi bir sorun görmüyorum, zira reklamda aynen ‘’Kıbrıs’ta Babalık Testi’’ başlığı mevcut. Reklama tıkladığınızda ise, sizi Simya Lab’ın sitesine yönlendiriyor (http://www.simyalab.com/babalik-testi.html).

İçeriğine baktığımızda yine DNA analizleri dünyasına dalıveriyoruz.

Sitede hangi bilgilerin olduğuna bir bakalım:

‘’Babalık testi, iddia edilen baba örnekleri ile çocuğun örneklerinin merkezime bırakılması veya kargolanması halinde %99,999 kesin sonuç ile sonuçlanmaktadır. Bunun yanı sıra baba ve çocuk merkezimize gelerek babalık testi yaptırabilmektedir.’’

‘’DNA test kitimize, testi gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğunuz her şey dahildir. Yanak bölgesindeki hücreleri toplamak için ağzınızın içine sürülecek oral svaplar göndereceğiz; Dolayısıyla, acılı kan örneklemesi yapmanıza gerek kalmadan testti uygulayabilirsiniz. Elineze ulaşacak olan kitlerimizin içerisinde kapsamlı talimatlar bulunmaktadır. DNA örneklerinizi toplamasının ne kadar kolay olduğunu çevrimiçi olarak görebilirsiniz.’’

‘’Babalık testi için sonuçlar, laboratuarımızda alınan örnekleri aldığımız andan itibaren 7-10 gün içinde verilecektir. Evde babalık testi sonuçları öncelikli olarak telefon ile daha sonrasında pdf formatında kargo, email veya whats app ile sizlere ulaştırılacaktır.’’

Ve gelelim en kritik ifadeye:

‘’Evdeki babalık testleri, bugüne kadar 500.000'in üzerinde DNA testi gerçekleştiren ISO17025 akredite laboratuvarımız tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle, testinizin en sıkı kurallara göre yapıldığından emin olabilirsiniz.’’


Değerli okurlar;

Dile kolay, 500 binden fazla DNA testi.

500 biniden fazla kişinin genetik bilgisi.

500 binden fazla kişinin geleceği.

Üstelik tek bir yerel laboratuvarımızda yapılmış. Başka yapanlar var mı araştırmak lazım.

Simya Lab ve varsa diğerleri, devlet tarafından yetkilendirilmiş ve resmi olarak onaylanmış laboratuvarlar olsa da, babalık DNA testlerinin de yapılması ve DNA ile ilgili diğer verilerin kullanımlarının yetkilendirilmesi gibi konuların içerisinde de devlet var mı?

DNA konularının yasal zemini var mı?

Bu sorular cevap bekliyor.

Yoksa genetik bilgilerimiz, bir bahane uydurularak, kapanın elinde mi kalıyor?!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899