19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, Milli Mücadele hareketini o gün başlatır.

Kıbrıslı Türklerde bu mücadeleye kayıtsız kalmazlar. Mücadelede Türkiye’nin safında savaşa katılmak isteyen Kıbrıslı Türk halkı, Ada’dan gizlice ayrılarak Türkiye’ye gider.

Teğmen Mehmet Tahir, Dr. Binbaşı Osman Necmi ve Fatin Güvendiren Türk Kurtuluş Savaşına katılarak önemli görevler üstlenen ve üstün hizmetleri dolayısıyla İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen Atatürk İnkılâplarının başarısı için önemli çalışmalara imza atmış olan Kıbrıslı Türkten birkaçıdır.

Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Anadolu’da yeni bir Türk devleti kurmanın mücadelesini verirken Kıbrıslı Türk aydınlar da bu mücadeleye sessiz kalmazlar. Yayımladıkları yazılar ile halkı bilinçlendirmeye halka öncü olmaya çalışırlar.

Ada’dan Anadolu’ya yapılan yardımlarda halkın bilinçlenmesi ve yardım çağrılarının basın aracılığı ile yapılmasında İrşad, Söz, Doğru Yol gibi o dönemin önemli gazetelerinin katkısı büyük olur.

Bu arada Anadolu’da Milli Mücadele devam ederken Anadolu’ya maddi olarak destekte bulunmak isteyen Kıbrıslı Türkler; birçok kültürel faaliyet gerçekleştirerek elde ettikleri geliri Anadolu’ya bağışlarlar.

Aynı dönemde Türkiye ile İngiltere arasındaki savaş hali sebebi ile Ada’dan Anavatan’a para göndermek ancak hükümetin müsaadesi ile mümkündür. Bu sebeple bir yardım kuruluşu kurulur.Kıbrıs’taki tüm Türk kurum, kuruluş ve kulüpler bir araya gelerek 19 Aralık 1920 günü Muhacirin-i İslamiyeye Muavenet Cemiyeti adlı yardım kuruluşu kuraralar. Artık yapılan tüm yardımlar bu cemiyete gönderilecektir.

29 Ekim 1923 de Ulu önder Atatürk önderliğinde Cumhuriyet kurulur.

Bu tarihten itibaren 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Türkiye’de olduğu gibi Kıbrıs’ta da kutlanmaya başlar.

Söz Gazetesi’nin 17 Ekim 1925 günü attığı manşet şöyledir;

“Muhterem Gazi’nin açtığı nurlu ve feyizli yolda yürümek her Türk’ün milli vazifesidir.”

Türk Bayrağı ve Türk Milli Marşı Kıbrıs’taki Türk milliyetçiliğinin milli simgeleri olur.

1930’lu yıllarda Kıbrıs Türk toplumunun genç aydınları arasındaki kimlik arayışı, Atatürk ve Türkiye hayranlığını daha da güçlendirir.

Ekonomik, siyasi ve kültürel olarak Rum toplumunun hep bir adım gerisinde kalan Türk toplumu, Ada’nın bir de Yunanistan ile birleşme endişesiyle, yönünü Türkiye’ye çevirerek milli benliğini koruma güdüsüyle hareket eder.

Türk toplumunun Kemalizm akımı etrafında toplanmaya ve güçlenmeye başlaması İngiliz Sömürge Valisi Palmer’i endişelendirir.

Vali Palmer, Kıbrıs Türk toplumunda yer alan Kemalist ve İslamcı akımları birbirine düşürmek ve Kemalizm akımının Ada’da yayılmasının önüne geçmek maksadıyla İslamcılığı kullanarak klasik “böl ve yönet” sistemini kullanır

Lakin Kemalizm akımının getirmiş olduğu inkılâp hareketleri Ada’da kısa sürede yayıldığı için bu fikrinde başarılı olmaz

Rum toplumunda Yunanistan’dan öğretmenler getirtilip öğrencilere Enosis propagandası aşılanarak Enosisçi genç bir nesil yetiştirilmek istenirken Kıbrıs Türk toplumunda da Atatürk’ün büyüklüğü ve önemi genç kuşaklara öğretilerek milli kimliğini bilen bir nesil yetiştirilir.

1931 İsyanı sonrasında geniş çaplı bir baskı dönemi başlatan İngiliz Hükümeti, camilere Türk bayrağı çekilmesini, millî marş öğretilmesini ve Atatürk resimleri asılmasını, 19 Mayıs ve 29 Ekim gibi milli önem taşıyan günlerin törenlerle kutlanmasını yasaklar.

Türkiye’den kitap gelmesi de yasaklanır, var olanların da içlerindeki millî konuları ve resimleri içeren sayfaları sökülüp atılır.

Türkiye’den gelen Türkiye haritalarının üzerindeki bayrak ve Atatürk resimlerinin üzeri yapıştırılarak kapatılır.

Okullarda Türk tarihinin okutulması da yasaklanır;

Pek çok milliyetçi öğretmen tedirgin edilerek istifaya ve göçe zorlanır

Milli Mücadele yıllarında tek bir amaç etrafında birleşen Kıbrıslı Türkler, dışarıdan gelen baskılara ve yıldırma politikalarına boyun eğmez ve direnir.

Dönemin genç Kemalist aydınları, Türkiye’de uygulanmaya başlanan inkilâp hareketlerinin Ada’da da uygulanması için harekete geçerler ve ilk olarak Şapka ve Dil Reformlarını hayata geçirirler.

Türkiye’de 25 Kasım 1925 günü Şapka Kanunu’nun kabul edilir.

Türkiye’de hayata geçen bu yenilik hareketi Kıbrıslı Türkler tarafından da kabul edilir.

Lefke Belediye Başkanı olan Nekipzade, derhal fesini çıkarır ve şapka giyer. Dönemin Konsolosu Asaf Bey’i de yanına alarak dolaşan Nekipzade’nin bu örnek davranışı, Kıbrıs Türk halkı arasında da hızla yayılır.

1928 yılında yeni Rakamlar kabul edilirken Harf Devrimide gerçekleşir.

Anadolu’da uygulamaya geçen yeni harfler, aydın Kıbrıslı Türkler tarafından da benimsenerek Ada’da uygulamaya geçirilir.

Harf inkılâbının Kıbrıs’taki öncülüğünü diğer Kıbrıslı aydınlar ile beraber Söz Gazetesi’nin sahibi olarak tanınan Mehmet Remzi Bey yapar. Ancak gazetenin sadece adının ve yazı başlıklarının yeni harflerle çıkması yetersiz kalmıştır.

Bu ihtiyaçtan ötürü çok dar imkânlar dâhilinde Almanya’dan harf sipariş edilir. Ancak Türkiye’nin de aynı Alman firmasından harf sipariş etmesi sonucu Alman firması, Ankara Hükümeti adına düzenlediği faturaya Söz Gazetesi’nin hesabını da ekler.

Türkiye’de bu işleri düzenlemekle görevli kişi olan Gazeteci Naşit Hakkı (Uluğ), durumu Mustafa Kemal’e arz ettiği vakit; “Hay hay, Söz’ün siparişi de tarafımızdan ödensin, Kıbrıs’ta Türk sesi sönmesin” der

Kıbrıs’a gelen harflerin ücretleri de Ankara Hükümeti tarafından karşılanır.

Ve Soyadı İnkilâbı.

1934 yılında Türkiye’de hayata geçen bu kanun, her bireyin bir soyadı kullanmasını gerekli kılmıştır.

Kanun Kıbrıs’ta da etkisini gösterir ve Kıbrıslı Türkler arasında da soyadı alan kişiler olur. Türkiye’de kabul edilen kanunu Kıbrıslı Türk toplumuna duyurma görevini Söz Gazetesi üstlenir.

Gazetede yayınlanan haber ile Kıbrıslı Türkler yoğun bir şekilde soyadı almaya başlar ve herkesin bir soyadı olur.

Bu kişiler arasında soyadını bizzat Atatürk’ten almış şanslı kişiler de olur. Mehmet Remzi Bey’e Okan, Necati Bey’e Özkan, Fatin Bey’e de Güvendiren soyadı bizzat Atatürk tarafından verilir.

Mustafa Kemal, tüm bu inkilâp hareketlerinin yanı sıra Ada halkı ile birçok kültürel ve sportif faaliyetlerin gerçekleştirilmesini de sağlamıştır.

1929 yılında Darülbedayi Heyeti Ada’yı ziyaret ederek bir dizi etkinliklerde bulunmuşlardır.

Aynı sene içerisinde Asaf Bey’in katkılarıyla beş Kıbrıslı Türk genci, Türkiye Cumhuriyeti Muallim Mektebi’ne burslu olarak gönderilmiştir.

Aynı zamanda şehit çocuklarına bakmak amacıyla kurulan cemiyetin bir şubesi de Lefkoşa’da açılmıştır.

1930 – 1932 yılları arasında da birçok futbol müsabakası gerçekleştirilirken, Ses ve Saz Heyetleride konser vermek amacıyla Ada’yı ziyaret etmiştir. ( Kıbrıs Türk Kimliğinin İnşasında Atatürk İlke ve İnkılâplarının Etkisi- Kübra ÖZ)

Sonrasını az çok biliyorsunuz zaten.

Atatürk, Türkiye Cumhuriyet’inde hayata geçirdiği bütün inkilâp hareketlerinde Kıbrıslı Türkleri de unutmadı. Kıbrıs Türk halkına Anavatan Türkiye’nin manevi olarak bir parçası olduğunu hissettirdi.

Kıbrıslı Türklerde Ata’nın bıraktığı emanetlere sıkı sıkıya sarıldı.

Bu büyük miras Kıbrıslı Türklere büyük bir ilham ve güç verdi. Bu maneviyat ile Kıbrıslı Türkler hem İngiliz yönetiminin yaşattığı sorunlara hemde Rumların Enosis propagandalarına karşı direnerek bağımsızlıkları ve özgürlükleri yolunda büyük bir inançla ilerlemişler her 29 Ekimde gür bir sesle ‘’Yaşasın Cumhuriyet’’ diye haykırmışlardır.

29 Ekim 1923 de başlayan yolculuk bugün 97 yaşında .

KUTLU OLSUN