Rakamlar korkunç.

Korkunç olduğu kadar da düşündürücü ve üzerinde yaşadığımız vatan dediğimiz bu topraklara ve geleceğe karşı bir umutsuzluğu da besleyerek Devlete karşı bir inanç erozyonunu doğuracak bir tehlikeyi içinde büyütüyor, rakamlar.

Hükümet yetkilileri tarafından açıklanan rakamlar, Devlet alacaklarının boyutunu gözler önüne seriyor.

Sadece Kalkınma Bankasının 200 iş insanı ve yatırımcıdan alamadığı borç miktarı 452 milyon Türk Lirası.

452 milyon Türk lirası ile kaç hastane yapılır, kaç çocuk okutulur, kaç kilometre yol yapılır, kaç okul inşa edilir acaba diye hiç merak ettiniz mi?

Veya yatırım amaçlı alınan ve amacına uygun kullanılmayan Devlet kredileri amacına uygun kullanılsaydı kaç kişiye istihdam sağlanırdı diye hiç sordunuz mu?

Sorguladınız mı hiç yoksa gün gelir benim de işime yarar bu çarpık düzen diye köşenizde beklemeyi mi tercih ettiniz?

Biz, köşelerimize çekildikçe çocuklarımızın geleceğinin ipotek altına alındığını da görmez olduk, umursamaz olduk.

Devletin tahsil edemediği ve buhar olup uçan milyonlar artarken, üzerinde var olmak için sayısız bedeller ödenen bu topraklara da karşı inançsızlık ve umutsuzluk da büyümeye devam etti, yıllar geçtikçe.

Diğer kamu bankalarının alacakları kim bilir ne kadar?

Ve kim bilir insanımızın cebinden çıkan ve buharlaşan daha ne kadar milyonlar var, birilerinin cebine giden?

Neden bugüne kadar hesabı sorulmadı veya sorulamadı?

Devlet malı deniz yemeyen domuz misali böyle geldi böyle gider inancının insanımızın aklına ve algısına yerleşmesine daha fazla izin verilmemeli.

Ve artık dur demenin zamanı geldi.

İnsanımızın cebinden çıkan, Devlet bütçesi içerisinden buhar olup uçup giden milyonların artık toplum faydasına ve kamu yatırımları için kullanılmasını sağlayacak bir Devlet iradesini görmek istiyor, Kıbrıs Türkü.

Kalkınma Bankası ve diğer Devlet bankalarının alacaklarına karşı hukuki süreçlerin başlatılması kamu çıkarlarının korunması yanında Devlet’e karşı süregelen güven ve inanç erozyonunun da önüne geçecek olması bakımından bir kırılma noktası.

Kötü yönetim ve kamu bütçesinin hortumlanması Kıbrıs Türkü’nün artık kaderi olmamalı.

Buhar olup giden, ödenmeyen, yatırım amaçlı alınıp da banka hesaplarında faiz’e konulan milyonları amacına uygun kullanmayan “yüzsüzler” açıklanmalı ve hukuk önünde hesabı sorulurken Devlet kaynaklarının hortumlanmasına göz yuman bürokrat ve siyasetçiler de unutulmamalı.

Kendisini Devletin ve yasaların üzerinde gören her kim olursa olsun, hesabını vermeli ve Devlete olan borcunu ödemekten kaçanlardan da Devlet bunun hesabını sormalıdır.

Hükümetler de Devlet adına göz yummamalı ve Kıbrıs Türk’ünün hakkı olan milyonların yatırıma dönüşmesi için otoritesini ortaya koymalı.

Yapanın yanına kalmayacağı bir düzeni inşa etmek, tüm Hükümetlerin kutsal bir görevi.

Çünkü çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almak kimsenin hakkı olmamalı.

Umudun sürdüğünü, bu topraklarda doğru işlerin de yapılabileceğinin cesur bir örneğini Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı ortaya koydu.

Kamuya olan milyonluk borcundan dolayı Yakın Doğu Üniversitesi ve sahiplerine haciz kararı çıkartarak kimsenin ayrıcalıklı olmadığını, hukuk ve yasalar önünde eşit olduğunu ve bunun dik bir duruş ile kamu yararı adına yapılabileceğini gösterdi, Mehmet Harmancı.

“Öğrenilmiş çaresizliğimizin” kırılması ve yapanın yanına kalır ezberinin bozularak yeniden bu topraklara olan inancın artması yönünde küçük bir kıvılcım olan mesele ile bir şey daha anlaşıldı.

Yapanın yanına kalmaması ve Kıbrıs Türkü’nün hakkının korunması için Devlet mekanizması ve yasalarımız yeterli olduğu.

Yeter ki Devlet mekanizmasını elinde tutanların ortaya kişi faydası yerine kamu yararına irade koysun, koyabilsin.

Ve artık Kıbrıs Türkü’nün kaderi değişmeli ve Devlet ile barışmasının zamanı gelmiştir.

Yeter ki Hükümet edenler ortaya kamu yararı için irade koysunlar….

Editör: TE Bilisim