Züleyha KARAMAN-HALKIN SESİ

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Birikim Özgür, Yunanistan genel seçimlerini
kazanan radikal sol koalisyon Syriza’nın taleplerinin zaten KKTC’de uygulanan politikalar
olduğunu, Türkiye’nin mali desteğinin bu anlamda bir fırsat olduğunu söyledi.
Yunanistan seçimleriyle ilgili HALKIN SESİ’nin sorularını yanıtlayan Birikim Özgür, Syriza
modelinin KKTC için örnek model olup olmayacağıyla ilgili soru üzerine, KKTC’de,
uygulanan modelin demokrasiyi geliştirme ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlama
modeli olduğunu ve bunun sosyal yaralara yol açmayacak biçimde hali hazırda uygulandığını
ifade ederek, “Demokratik zeminde kamu maliyesini rahatlatacak ve ekonomik büyümeyi
tetikleyecek bazı kritik reformlara imza atabilmemiz halinde bizim Yunanistan’ı değil
Yunanistan’ın bizi model olarak değerlendirmesinin çok daha uygun olacağı kanısındayım”
dedi.
Syriza’nın geçtiğimiz Eylül ayında açıkladığı Selanik Paketi’nin olduğu gibi kabul göreceğini
sanmadığını belirten Birikim Özgür, “KKTC’deki durum çok farklıdır. Bizde Yunanistan’daki
gibi ağır kemer sıkma politikaları uygulanmıyor. Biz bütçede ödeneği olmayan harcamalar
yapmamayı öğrenmeye çalışıyoruz” diye konuştu.
“BAŞARI ÖLÇÜTÜMÜZ BÜTÇE DİSİPLİNİ VE REFORMLARIMIZDIR”
Bunun için reformları geciktirmemek gerektiğinin altını çizerek, söz konusu reformların
Kıbrıs Türk halkının daha müreffeh bir yaşam sürmesini sağlayacak, pahalılığı azaltacak
reformlar olduğunu dile getiren Özgür, “Bizim siyaseten başarı ölçütümüz bütçe disiplini
ve reformlarımızdır. Borçlarımızın silinmesini talep etmemize gerek yoktur, çünkü
zaten dış borcumuzun tamamı Türkiye’yedir ve kısa vadede ödenmesi yönünde bir talep
söz konusu değildir. İç borçlarımızla ilgili de yeniden yapılandırma için Türkiye bizi
desteklemektedir” ifadesini kullandı.
Gelirinden fazla harcama yapan kamu yapılanmasına sahip ülkelerde ciddi kemer sıkma
politikalarını gündeme geldiğini, yeni iş imkânı bulamayan kemer sıkma mağduru Yunan
halkının tepkisinin de aslında kötüleşen yaşam koşullarına olduğunu kaydeden Özgür,
Birikim Özgür, Syriza’nın başka ülkeler için modele dönüşebilmesinin, halk iradesine dayalı
bir sistem ve sürdürülebilir ekonomik büyümedeki başarısına bağlı olduğunu ifade ederek,
“Sadece, haklı veya haksız, tepkiselliğe ya da duygusallığa dayalı seçim başarıları model
olamaz. Bu gibi durumlar dünyada pek çok kez yaşandı. Başarıyla planlanmış ve uygulanmış
bir siyasi programın model olma potansiyelinden söz edilebilir ancak” dedi.
Özgür, “KKTC’de de uygulanan model demokrasiyi geliştirme ve sürdürülebilir ekonomik
büyümeyi sağlama modelidir ve bu model sosyal yaralara yol açmayacak biçimde hali hazırda
uygulanmaktadır” diye konuştu.
‘SYRİZA KKTC İÇİN MODEL OLUR MU?’
CTP Milletvekili Birikim Özgür, HALKIN SESİ’nin sorularını şöyle yanıtladı:
Soru:Yunanistan genel seçimlerinde radikal sol koalisyon Syriza’nın seçimi
kazanmasıyla birlikte, Syriza’nın bazı ülkeler için model oluşturabileceği yorumları
yapılıyor. Syriza KKTC için model olur mu, KKTC’de böyle bir modele ihtiyaç var mı?
Birikim Özgür: 2008 Küresel Finans Krizi sonrasında tüm dünyada siyaseten mali
sürdürülebilirlik hedefi bir başarı ölçütüne dönüştü. Kamu maliyesinin güçlenmesi ve
ekonomik sürdürülebilirliğe katkı yapabilecek biçimde kamu kaynaklarının kullanılabilmesi
siyasetin merkezine yerleşti. Gelirinden fazla harcama yapan kamu yapılanmasına sahip
ülkelerde bu yeni durum ciddi kemer sıkma politikalarını gündeme getirdi. Yunanistan gibi
ekonomik büyüme yönünden sıkıntılar yaşayan, üretimi artırma imkânları kısıtlı olan
ülkelerde kemer sıkma politikalarının sonuçları kısa vadede gözlemlenemiyor. Bu da
doğallığında tepkiyi doğuruyor. Çünkü kemer sıkma demek insanların işinden, aşından olması
demektir. Yunanistan halkı fakirleşiyor ve bu insan odaklı siyaset yapanlar açısından hiç de
hazmedilebilecek bir durum değildir. Yeni iş imkânı bulamayan kemer sıkma mağduru Yunan
halkının tepkisi de aslında kötüleşen yaşam koşullarınadır.
Halkın yaşam koşulları gittikçe kötüleşen ya da bir türlü iyileşemeyen pek çok ülke var. Tüm
bu ülkeler için demokratikleşme yani halk iradesine dayalı bir sistem ve sürdürülebilir
ekonomik büyüme tek alternatiftir. Bu iki konuda yaşanacak iyileşmeye bağlı olarak halklar
açısından kalıcı refah ve mutluluk ortamı oluşabilir. Bu bağlamda Syriza’nın başka ülkeler
için modele dönüşebilmesi bu iki konuda bugünden yarına yaşanacak iyileşmeye bağlıdır.
Sadece (haklı veya haksız) tepkiselliğe ya da duygusallığa dayalı seçim başarıları model
olamaz. Bu gibi durumlar dünyada pek çok kez yaşandı. Başarıyla planlanmış ve uygulanmış
bir siyasi programın model olma potansiyelinden söz edilebilir ancak.
KKTC’de de uygulanan model demokrasiyi geliştirme ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi
sağlama modelidir ve bu model sosyal yaralara yol açmayacak biçimde hali hazırda
uygulanmaktadır. Demokratik zeminde kamu maliyesini rahatlatacak ve ekonomik büyümeyi
tetikleyecek bazı kritik reformlara imza atabilmemiz halinde, bizim Yunanistan’ı değil
Yunanistan’ın bizi model olarak değerlendirmesinin çok daha uygun olacağı kanısındayım.
Yunan halkının sandığa yansıyan iradesiyle dışa bağımlı ve reformları ağırdan alan eski
KKTC modeline özenerek Yunanistan’ı KKTC’leştirmek arzusunda olmadığını
varsayıyorum.
“SELANİK PAKETİ’NİN OLDUĞU GİBİ KABUL GÖRECEĞİNİ SANMIYORUM”
Soru: Syriza’nın seçim öncesi vaatlerine ve Yunanistan’ın içinde olduğu ekonomik
koşullarla bakıldığında, bu vaatler ekonomik akılla ne kadar uyumlu? Ayrıca,
KKTC’nin ekonomik programları ve bütçe disiplinini sağlama çalışmalarını Yunanistan
ile kıyasladığınızda, ortaya nasıl bir tablo çıkıyor? Avantajlar neler?
Birikim Özgür: Syriza geçtiğimiz Eylül ayında Selanik Paketi’ni açıkladı. Troyka ile
yeniden müzakereyi gerektiren bir içeriği var. 9,5 milyar Euro’luk borcun silinmesi talep
ediliyor. Tüm bu talepler AB tarafından kabul edilirse kuşkusuz borçlu aileler ve dar gelirliler
için daha öngörülebilir bir gelecek kurulabilir. AB bu talepleri reddederse Selanik Paketi’nin
uygulanması mümkün olamayacak. Burada ekonomik akıldan önce siyasi akıl ön plana
çıkıyor. Syriza’nın sürdürülemez yapıyı devam ettirmekten ziyade yeni bir beyaz sayfa açıp
daha müsait koşullarda sürdürülebilir bir yapı için çalışma talebi var bu anlamda. AB ile
sağlıklı diyalog ortamı oluşabilirse belki bazı açılımlar söz konusu olabilir ancak Selanik
Paketi’nin olduğu gibi kabul göreceğini sanmıyorum.
‘REFORMLARI GECİKTİRMEMELİYİZ’
KKTC’deki durum çok farklıdır. Bizde, Yunanistan’daki gibi ağır kemer sıkma
politikaları uygulanmıyor. Biz bütçede ödeneği olmayan harcamalar yapmamayı
öğrenmeye çalışıyoruz. Bunun için reformlarımızı geciktirmememiz gerekir. Söz konusu
reformlar, Kıbrıs Türk halkının daha müreffeh bir yaşam sürmesini sağlayacak, pahalılığı
azaltacak reformlardır. Bizim siyaseten başarı ölçütümüz bütçe disiplini ve reformlarımızdır.
Borçlarımızın silinmesini talep etmemize gerek yoktur çünkü zaten dış borcumuzun tamamı
Türkiye’yedir ve kısa vadede ödenmesi yönünde bir talep söz konusu değildir. İç
borçlarımızla ilgili de yeniden yapılandırma için Türkiye bizi desteklemektedir. Asgari ücret
bizde yılda iki kez artırılmaktadır. Kamudaki maaşlar yılda iki kez hayat pahalılığı oranında
yeniden düzenlenmektedir. Kamuya istihdamlar kontrollü biçimde devam etmektedir. Tüm
bunlar dikkate alındığında Syriza’nın talepleri bizde zaten uygulanmakta olan
politikalardır. Türkiye’nin bize mali desteği bu anlamda bir fırsattır. Önemli olan bu
avantajlı koşullarda bizim mali sürdürülebilirlik ve ekonomik sürdürülebilirlik için kafa
kafaya verip kendi demokratik zeminimizde popülizmden uzak durup kararlı bir siyasi yol
izleyebilmemizdir.
“BİZDE MEVCUT KAMU DÜZENİNİ KURAN PARTİ UBP’DİR”
Soru:Yine, Yunanistan seçimlerinde “PASOK’un oy kaybından, CTPBG’nin
de ders
çıkarması gerektiği” yorumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birikim Özgür: PASOK 2009’da iktidarı devralmadan önce Yunanistan’da ekonomik kriz
başlamıştı. PASOK kısa vadede istihdamın ve maaşların artması için müsait koşulların
olmadığı ekonomik büyüme koşullarında kemer sıkma politikalarını uygulamak durumunda
kaldı ve bundan siyaseten zarar gördü. Bizde böyle bir tehlike söz konusu değildir. Bizde
reformların olumlu sonuçları hemen hissedilebilir.
Geçmişte kamu hizmetleri zayıf olan Yunanistan’da PASOK hükümetleri 90’lı yıllarda çok
şeyleri başardı. Ulusal sağlık sistemini ve parasız eğitim sistemi o dönemde kuruldu. Tüm
bunları yapan parti 2009 sonrasında ücretlerde kesinti yapacağını söyleyince müthiş bir
tepkiyle karşılaştı.
Bizde mevcut kamu düzenini kuran parti Ulusal Birlik Partisi’dir (UBP). CTP kurulduğu
günden beridir bütçenin Meclis’te görüşülmesini savunan, kaynaklarımızın etkin ve verimli
kullanılması gerektiğini ortaya koyan bir partidir. CTP iktidar dönemlerinde zor da olsa kamu
yapımızda iyileştirme yapma gayretinde oldu her iktidara geldiğinde. Diğer yandan UBP ve
Derviş Eroğlu siyasetlerini bu bozuk yapı üzerinden kurguladı yani bu bozuk yapıdan siyasi
medet umarak bu yapıyı kullanmaya çalıştı. Geçtiğimiz yıl Eroğlu’nun en yakın danışmanı
imza sahteciliğinden mahkûm edildi ve hapis yattı. Üstelik de Başbakan’ın imzasını taklit etti
için! Kim bilir buna benzer daha ne gibi dosyalar çıkacak ortaya zaman içinde. Dolayısı ile
bizde mevcut düzen değişirken bunun altında kalacak olan CTP değil UBP ve Derviş
Eroğlu’dur.
‘EROĞLU ZİHNİYETİNE KARŞI MÜCADELE YÜRÜTÜYORUZ’
Biz CTP olarak değişim karşıtlığını her fırsatta oya tahvil etmeye çalışan Derviş Eroğlu
zihniyetine karşı mücadele yürütüyoruz. Değişime inanıyoruz ve değişim için çalışıyoruz.
Demokratikleşme ve ekonomik büyüme hedefiyle siyaset üretiyoruz.
Kamu kurumlarına partilerin çöreklenmesine yol açan sistemi UBP kurmuş olsa da kuşkusuz
iktidarda hangi parti olursa olsun bu düzeni değiştirmek için yeterli çabayı ortaya koymaması
halinde bundan zararlı çıkacağını bilerek reformlar için çalışmak, reformları engelleyen
unsurlar varsa bunları halkla paylaşmak durumundadır ki halkın beklentilerini boşa
çıkarmasın.
Editör: TE Bilisim