Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da dediği gibi, Rum tarafı, Kıbrıs’ın yer altı zenginliklerinde Kıbrıslı Türklerin hakkı olduğunu düşünmüyorsa, bunun, Kuzey’de ayrı bir devletin varlığının kabullenilmesi anlamına geleceğini” söyledi.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, TRT Haber kanalında yayınlanan “Dünya Gündemi” isimli programda konuşan Eroğlu, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun düşüncelerine bazı kesimlerin birden bire tepki koymasının doğru olmadığını ifade etti.

“EVET DEDİĞİ PLANIN ARTIK MASADA BULUNMADIĞINI SÖYLEYEN BİR LİDER”


Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i uzun yıllar DİSİ Genel Başkanlığı yaptığı dönemden tanıdığını belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Geçmişte kendisiyle yakın temaslarımız oldu. Tabi sandıktan çıkan hiçbir liderin böyle bir krizle karşı karşıya kalmasını temenni etmem” dedi.

Seçimin ertesi günü Anastasiadis’i telefonla arayarak tebrik ettiğini ve müzakerelerin en kısa sürede başlaması yönündeki düşüncesini ifade ettiğine dikkat çeken Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ARTIK MASADA YOKTUR DEDİ”

“Kendisi bize, ekonomik sorunları yoluna koyduktan sonra müzakere masasına oturacağını söylemiştir. Tabi ki her lider değiştiğinde umut ortaya çıkar. Güney’de yeni bir lider ve yeni bir anlaşma umudu ortaya çıkar. Anastasiadis’in diğer liderlerden farkı Annan Planı’na evet demiş olması. Tabi seçim kampanyası içerisinde, ortaklık kurduğu DİKO partisi ile imzaladığı ortaklık bildirgesinde çok katı ifadeler kullandı. Dolayısıyla o ortaklık belgesine ne kadar bağlı kalacak, bunu ancak müzakere masasında göreceğiz. Yüzde 76 Rum halkının reddettiği Annan Planı benim için artık masada yoktur diyen bir liderdir. O bakımdan her şeye rağmen yeni bir lider, yeni bir anlaşma umudu ve bir an önce müzakerelere başlanması düşüncesi şu an bende hakimdir.”

“MASADA DAHA KATI OLACAK”

Anastasiadis’in Troyka’nın önerilerini kabul etmekle bir prestij kaybına uğradığına dikkat çeken Eroğlu, Rum halkının güvenini az da olsa yitirdiğini ifade etti.

“Bu gibi ekonomik sorunlar ortaya çıktığı zaman milliyetçi düşünceler de daha fazla ortaya çıkar” diyen Eroğlu, Anastasiadis’in müzakere masasında biraz daha uzlaşmaz bir tavır içine gireceğinin altını çizdi.

Anastasiadis’in yılların politikacısı olduğunu ve halkının hassasiyetlerini iyi bildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Anastasiadis’in kısa bir sürede çözüm hedefiyle müzakere masasına oturmayacağını bildiğini kaydetti.

Rum liderin, Kıbrıs Türk halkını da memnun edecek bir anlaşmaya evet dediği durumda anlaşmayı halkına kabul ettirmekte zorlanacağını söyleyen Eroğlu, şöyle devam etti:

“BİZİ ENDİŞELENDİRİYOR”


“Popülaritesini elinde olmayan nedenlerden dolayı yitirmiş bir kişi, müzakere masasında biraz daha katı olur ve zamana oynar düşüncesindeyim. Halbuki bazı kesimler, güneyde ekonomik sorun var ve Kıbrıs sorunu çözülürse ekonomik sorunlar da çözülebilir diyor. Bu durum Rum halkını daha katı bir tutuma itebilir. Bir Fransız’ın açtığı Türk bayrağını yırtarak yakmaları ya da Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın Sayın Ahmet Davutoğlu’na verdiği cevapta katı bir tutum ve diplomatik teamülleri aşan bir tavır sergilemesi, bizi biraz da endişelendiren hususlardır.”

“YUNAN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞININ YAPTIĞI SAYGISIZLIK”

Yunan Dışişleri Bakanı’nın, Davutoğlu’na yazdığı mektubu, Ankara’daki Yunanistan Büyükelçiliği’ne iletmeden bakanlık sitesinde yayınlamasının saygısızlık olarak nitelendiren Eroğlu “Devletlerarası mektuplar, elçilikler aracılığıyla aktarılır. Halbuki Yunanistan Dışişleri Bakanı öyle yapmadı” dedi.

Derviş Eroğlu, müzakere masasında BM parametrelerinde bir çözüm arandığı bir ortamda, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin devamından söz etmesi Rumların uzlaşma niyetinde olmadığı mesajını verdiğini belirtti.

Türkiye Dışişleri Bakanlığının yaptığı önerinin yerinde bir öneri olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da dediği gibi, Rum tarafının Kıbrıs’ın yer altı zenginliklerde Kıbrıslı Türklerin hakkı olduğunu düşünmüyorsa, bunun Kuzey’de ayrı bir devletin varlığını kabullenmesi anlamına geleceğini” söyledi.

Eroğlu şöyle devam etti:

DAVUTOĞLU’NUN ÖNERİSİ

“2011 ve 2012’nin eylül aylarında New York’a gittiğimizde doğalgazla ilgili Genel Sekreter’e önerilerde bulunduk. Özellikle ikinci önerimizde, çıkacak doğalgazın Türkiye üzerinden pazarlanması önerisini yaptık. Bu doğalgaz Kıbrıs Türk halkını ve Rum halkını ilgilendiren, her iki halkın hakkı olan bir zenginliktir. Bu zenginliği bir komite kurup beraber çıkaralım ve bir fon oluşturarak çözüm sonrası ortaya çıkacak masrafları karşılamak için kullanalım önerisinde de bulunduk. İkinci önerimiz de Türkiye üzerinden pazarlanmasıydı. Ancak maalesef Rum tarafı bu önerimizi kabul etmedi. Sayın Davutoğlu gelin bu gazı beraber çıkaralım, veyahut gelin anlaşalım; ya anlaşamazsak ve güneyde olan zenginlik güneyindir, kuzeyin olan zenginlik kuzeyindir gibi bir anlayış varsa o zaman oturup iki devletli çözümü görüşelim önerisini yaptı. Sayın Davutoğlu’nun düşüncelerine birden bire tepki koymak doğru değil. Neticede müzakere masasındayız ve birbirimize öneriler yapmaktayız. Zaman limiti olması da şarttır. Çünkü 40 yıldan fazladır görüşmeler devam ediyor ve henüz bir anlaşma yok. Bizim yol haritamızda zaman limiti olması gerekiyor. Kıbrıs ile ilgili üç devlet daha vardır. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere. Bizim önerimiz bu üç ülkenin katılımıyla 5’li bir zirvedir. Ancak Rum tarafı bunu kabul etmiyor. Yunan Dışişleri Bakanlığı mektubunda dörtlü görüşmeden söz ediyor. İngiltere’nin masada bulunmasından yana değil. Bizim önerimiz de görüşmenin 5’li olmasıdır. Bizim önerimiz en uygun yöntemdir ama o noktaya henüz gelmiş değiliz.

“KUZEYİ AYRI BİR DEVLET OLARAK SAYMAK DEMEKTİR”


Doğal gazdan bizim hakkımız olduğunu Hristofyas da açıkça ifade etmiştir. Sen hala Kıbrıs Cumhuriyeti’nden söz ediyorsan, doğal gazdan benim de hakkım olduğunu kabul ediyorsun demektir. Henüz çıkmamış doğal gaz için bonolar basıp satmayı planladıkları zaman bunu yapamayacaklarını söyledim. Bu her iki halkın ortak olduğu ve çeşitli çevrelerce kabul edilen bir durum olduğuna göre, bu bonolarla bizim de hakkımız olan doğalgazı satmaya çalışıyorsunuz dedik. Sayın Davutoğlu’nun da dediği gibi, bu yer altı zenginliklerde Kıbrıslı Türklerin geleceğini düşünmüyorsa, Kuzey’i ayrı bir devlet olarak görüyorsun demektir.” 
Editör: TE Bilisim