Daha doğru başlık belki de üniversiteler nasıl kurtulur olmalı.

Elbette YÖDAK’tan değil.

Ancak YÖDAK’ı ele geçiren zihniyetten hem ülkenin hem de üniversitelerin kurtulması olmazsa olmaz.

2015-2020 yılları arasında geçen 5 yıllık sürede belki 1 veya 2 üniversite hariç, tüm üniversiteler kendilerini bu kadar sahipsiz hissetmemiştir.

Ülke ve Kuzey Kıbrıs üniversiteler kendi toplumuna yabancılaşan yöneticilerin kaotik ve taraflı kararlarından hiç bu kadar mağdur olmamıştır.

Ve ülke yükseköğretim sistemi hiçbir döneminde bu kadar çarpıtılmış bilgiler ile “korku imparatorluğu” yaratılarak yönetilmeye çalışılmamıştır.

KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı tehdit unsuru olduğuna dair üzerlerinde ciddi şüpheler olan kurumlar üniversite adı altında korunduğu bir beş (5) yıla tanık oldu, ülke üniversiteleri.

Sahte belgeler ile yurtdışından öğrenci ticareti yapanlar ile öğretim kadrosu ve fiziki alt yapısı olmayan yapıların da kamuoyunun gözünden kulağından kaçırıldığı bir dönem yaşatıldı, ülke üniversitelerine.

Ve ülke üniversitelerinden milyonca liralık yatırım yaparak gerek ülke ekonomisine gerekse ülke tanıtımı katkı yapmak adına kendi yağı ile kendi ciğerini kavurmaya gönüllü olan öz varlıklarımızın vatan topraklarına küstürüldüğü bir dönem yaşatıldı ve yaşatılmaya da devam ediliyor.

YÖK Başkanı Prof.Dr.Yekta Saraç’ın da mevcut YÖDAK Başkanı ve zihniyetinin devamından yana destek beyan ettiği ise yine ayni zihniyet tarafından ülke üniversiteleri üzerinde demoklesin kılıcı misali baskı unsuru olarak kullanıldığı iddiaları ise yükseköğretim camiasının vicdanında onarılmayacak bir yara açmak üzere.

Ve geçen beş (5) yıllık dönemde görünmeyen ancak birçoklarınca da bilinen bir “el’in” güdümünden öte hizmetinde olan bir YÖDAK’a tanık oldu Kuzey Kıbrıs.

Kuzey Kıbrıs yükseköğretimi adına koskocaman kayıp bir 5 yıl geride kalırken Prof.Dr. Akile Büke başkanlığındaki YÖDAK, yükseköğretimin nasıl yönetilemeyeceğinin daha açık bir ifade ile nasıl yönetilmemesi gerektiğini gösteren bir dönem olarak ülke yükseköğretim tarihindeki yerini aldı.

Zaman zaman öylesi uygulamalar ile gündeme geldi ki Prof.Dr. Akile Büke başkanlığındaki YÖDAK, “Rum’un yapamadığını yapacaklar” endişesi ülke üniversitelerine – bazıları hariç- ve Kıbrıs Türk kamuoyuna egemen oldu.

“Hesap kesme” misyonu ile hareket eden YÖDAK’ın ve/veya Başkan Prof.Dr.Akile Büke’nin bazı üniversitelere yakınlığı ve “kendisini devletin üstünde gören bazı yapılar”a karşı pasif duruşunun nedenleri de iddia boyutunda ülke kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.

Yükseköğretim Yasası’nın Prof.Dr. Akile Büke’nin  nasıl hazırlandığı ise 5 yıllık dönem içerisinde sır perdesinin üzerinden kalkmadığı olgulardan sadece biri.

Ülke ekonomisi ve tanıtımı açısından stratejik önemi olan üniversitelerin önünü kesen yeni yükseköğretim yasası ve yasa ile tüzüklerde yer almayan hususların mevcut üniversitelerden YÖDAK’a egemen olan zihniyet tarafından talep edilmesi ile üniversiteler ve yükseköğretim sistemi “fetret dönemine” sokulmuş durumda. 

Ve Rum’un yapmak istediğinin beş mislisini hayata geçirecek temel ne yazıktır ki YÖDAK’ı esir alan zihniyet tarafından ilmik ilmik örülmekte.

YÖDAK’ın ivedi yasa değişikliği ile eskiden olduğu gibi “özerk” bir yapıya kavuşturularak ülke üniversiteleri için kapıda bekleyen düşman ve tehlikeden kurtarılması gerekli.

Ülke ekonomisinin temel direklerinden olan ve stratejik önemi de bulunan yükseköğretim alanına doğru şekilde yön verecek yeni bir YÖDAK’ı inşa etmek Cumhurbaşkanı Ersin Tatar için “milli” bir görev ve sorumluluk olmamalı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yükseköğretim alanı için “kurtarıcı” olmak zorunda.

Ve YÖDAK artık “biri”lerinin değil Devletin ve ülke yükseköğretiminin hizmetinde olmak için böylesi bir zihniyetin esaretinden kurtarılmalı.

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın veya hiçbir Hükümetin Kuzey Kıbrıs yükseköğretiminin gelişmesi yönünde ortaya koydukları vizyonun gerisinde bile olmayan bir zihniyet ülke yüksek öğretimine yön veremez.

Ve böylesi bir zihniyet de ülke üniversitelerinin kaderi artık olmamalı.

Editör: TE Bilisim