Herkesin dilinde ama altı boş bir laf kalabalığından öteye gidemeyen olgulardan biri, yerli üretim.

Yerli üretim olgusu, sanayi, hizmetler sektörü ve tarımsal üretim olarak kabaca üç ana bacak üzerinden tartışılabilecek geniş bir alana sahip.

Ülke ekonomisine doğrudan etki eden böylesi geniş bir olgunun, öncelikle hapsedildiği dar alandan kurtarılması gerekli.

Üretici, üretim ve alanlarına dair bir Devlet politikası ve yol haritasının yoksunluğunun mağduru.

Üreticilerin bir çoğu, iflasın eşiğinde ya da iflas bayrağını çekmemek için ekonomik mücadelesinin son demlerinde.

Hizmet sektörünün iki ana bacağı, turizm ve yükseköğretim alanı sanayi ve tarım alanlarına göre daha güçlü bir yapıda.

Ancak sanayi ve tarımsal üretimde tehlike çanları bir süredir çalmakta.

Ambargolara inat direnen ve küresel ekonomide stratejik yanı ile de önemi artan önemli alanlardan biri de tarımsal üretim.

Devlet politikası ve yol haritasının yoksunluğunun üzerine üretim ve pazar bulabilme sorunlarını karşısında üreticinin kendi yağı ile kendi ciğerini kavurma gayreti ve devletin gölgesinin yokluğu, sorunların çözümü önündeki en büyük engellerden bazıları.

Artan nüfusun gıda talebini karşılamada tarımsal üretimin ekonomik, toplumsal ve stratejik önemi günden güne artarken gıda ithalatçısı toplumların dışa bağımlılığı ise farklı bir sorunsal.

KKTC’nin sahip olduğu toplam alan 2.465.552 dönüm iken bu alanın yüzde 56,7’si yani 1.398.123 dönümü tarım yapılabilir arazi niteliğinde.

Tarım arazilerinin, yaklaşık 1.005.744 dönümünde ise tarımsal faaliyetler yürütülmekte.

Devlet Planlama Örgütünün verilerine göre tarım sektörünün GSYH’de içerisindeki payı yüzde 5,4. Sektörel büyüme oranı ise -8.

Veriler, 2016 yılına ait.

Lefke Avrupa Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi bilim insanları  İbrahim Kahramanoğlu, Serhat Usanmaz ve Turgut Alas tarafından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tarım Sektörünün Başlıca Sorunları ve Çözüm Önerileri başlığı ile yazılan ve Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) dergisinde 2018 yılında yayınlanan bilimsel makalede ise çarpıcı bilgiler mevcut.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde üretilen bazı ürünlerin 2015 yılı verimlerinin benzer iklime sahip ülkeler ile karşılaştırmasının yapıldığı tabloda, Kuzey Kıbrıs tarım sektörü tarafından yetiştirilen narenciye çeşitleri, enginar, zeytin, nar ve incir başta olmak üzere 21 tarımsal ürünün dünya ortalamasının ya üzerinde ya da çok yakınında olduğu ortaya konmakta.

Ve yine ayni bilimsel çalışmada, Güney Kıbrıs ile karşılaştırıldığında ise birçok üründe ton başı verimlilikte Kuzey Kıbrıs’ın daha iyi bir noktada olduğu ortada.

Tüm olumsuzluklara ve çıkmazlara rağmen, tarımsal üretim alanında Kuzey Kıbrıs’ın potansiyeli umut verici.

Ve anavatan Türkiye’den deniz altından gelen “Barış Suyunun” stratejik önemi bir kez daha anlaşılmakta.

Kuzey Kıbrıs, ekonomik ve toplumsal alanda başarı hikayelerine ivedi ihtiyaç duyulan Akdeniz’in ortasında bakir kalmış bir toprak parçası.

Bilimsel veriler ve çalışmalar, Kuzey Kıbrıs’ın tarımsal üretimdeki potansiyelini ortaya koymakta.

Ekonominin çarklarının daha güçlü dönmesi ve üretimin kabuk değiştirmesine dair stratejik alan ise tarım sektörü.

Ve bu noktada da Devlet politikası ve yol haritasının öncülüğünü yapacak olan ise Tarım bakanlığından başkası değil.

Tarım bakanlığındaki uzman ve idealist kadroların varlığı ise umut verici olmaktan öte Kıbrıslı Türk üreticinin en önemli motivasyonlarından biri.

Tarım Bakanlığının denetimi ve kontrolünde hazırlanacak bir yol haritası ile tarımsal üretim seferberliği ile ülke ekonomisinin ayağa kalkması gerçekleşmeyecek bir senaryo değil.

Yüz binlerce dönüm devlet arazisinin amaca uygun ve oluşturulacak politika çerçevesinde üreticiye seferber edilmesi ile tarım devrimini başlatacak enerjiyi de ülkeye kazandırması hiçten değil.

Barış dönemlerinin en önemli savaşının ekonomik alanda olduğu ve ekonomideki savaşında ancak üretim ile kazanıldığı gerçeğinden hareketle Kuzey Kıbrıs topraklarının potansiyelinin farkına varmanın zamanı geldi de geçiyor.

Ve önce zihinlerdeki prangalarından da kurtarılmalı, üretim olgusu.

Yerli üretim ifadesinin bilinçaltına yerleştirdiği kısıtlamaların öncelikle psikolojik olarak açılması adına ulusal üretim kavramının içinin doldurulması ve partiler üstü bir politika haline getirilmesi için ödev Tarım bakanlığının, görev ise Hükümetin.

Yerel Üretici ifadesi ile yerele hapsolmak artık son bulmalı.

Ulusal Üretim politikası ile üretici üzerinde sağlanacak motivasyon ve psikolojik inanç ile Kıbrıs Türk üreticisinin dünya pazarlarında yerini alacak potansiyele sahip olduğu unutulmamalı.

Şimdi sıra, tarımsal üretim seferberliği ve devrimini başlatacak siyasi iradede.

Gözler ve kulaklar, önce Tarım Bakanlığı sonrasında UBP-HP Hükümetinde.

Yerelliğin tutsaklığından kurtulan ve ulusal üretimin politikasının öznesi haline gelecek olan üreticiler ile Kuzey Kıbrıs, turizm ve yükseköğretimde olduğu gibi tarım alanında da başarı hikayelerini yazmaya hazır.

Neden olmasın?

Editör: TE Bilisim