1983 yılında ilan edilen KKTC, Anayasası olan ve parlamenter sistemle yönetilen bir Devlettir.Bugün gelinen noktada ise ortaya çıkmıştır ki bu sistem ülkeye refah ve mutluluk getirmekten artık uzaktır.Yalnızca maaş ödemeleri için 50 milletvekili seçmek bu seçilenler içerisinden 10 kişilik bir Bakanlar Kurulu ve 1 Başbakan çıkararak Devlet işlerinin yapılmasını sağlamak  sürdürülebilmekten uzaktır.Yollarımızdan tutun çevreye ,Hastahanelerimizden tutun Okullarımıza  çokta iç açıcı noktada değiliz.Ve açık beyan ortaya çıkmıştır ki Anavatan Türkiye katkı yapmazsa alt yapı çökecek.Reel sektör havlu atacak durumdadır.Ne araba sürebileceğimiz doğru dürüst yollarımız ne tedavi olabileceğimiz Hastahanelerimiz nede çocuğumuzu gönül rahatlığı ile gönderebileceğimiz okullarımız kalacaktır. Mesela yeni bir cezaevi yapılamayacak. Kent Güvenlik Yönetim Sistemi Projesi kapsamında Mobese kameraları takılamayacak. Tıbbı teçhizat ve ambulans alımı  yapamayacağız. Engelsiz Yaşam Evi, Belediye ve Köylerin Altyapı Yatırımlarına Katkı yapılamayacak.

Yapmış olduğumuz çalışmada gördüğümüz üzere tüm bu sorunların  en başında gelen sebep  seçimle işbaşına gelenlerin yasalarımızda herhangi bir dönem sınırlaması olmadığından  ilanihayet seçilebilmeleri önünde bir engel bulunmamasıdır.Seçilenlerin liyakat sahibi olup olmadığına bakılmaksızın Bakan olarak atanmalarıdır.Ve bir kez seçilen biri topluma faydası olup olmadığına bakılmaksızın defalarca seçilebilmektedir.Ve ne acıdır ki her seçim döneminde siyasetçiler tarafındanda seslendirilen dönem sınırlaması seçim bittikten sonra unutulmaktadır.

Dünyaya baktığımızda mesela ABD’ de seçilmiş kimselere getirilmesi arzulanan dönem sınırlamasının arkasındaki temel düşünce, vatandaşı temsil etme amacıyla göreve getirilen temsilcilerin zaman içinde kendilerine devredilen yetkiler ve güçler sayesinde sonraki seçimlerde sıradan adaylara göre daha fazla avantaja sahip olmaları, ardı ardına seçimleri kazanarak temsilcilik görevlerini bir mesleki statüye ve kariyere dönüştürmeleridir.

Dönem sınırlaması uygulaması sayesinde seçilmişlerin kendilerine sağladığı imtiyazlardan ve kıdemlilik sisteminin olumsuz etkilerinden arındırılması amaçlanmaktadır.

Seçimleri kazanan yasama üyelerinin en önemli endişesi  makamında olabildiğince uzun bir süre kalmak olmaktadır.Bunu sağlamak için her zaman riskten kaçınan kararlar alma yolunu seçmekte ve görevlerini yerine getirme konusunda özenli davranmamaktadırlar.Bu yönleriyle dönem sınırlaması düşüncesi “DAHA İYİ BİR DEMOKRASİ” arayışlarıyla yakından bağlantılıdır.

Çünkü, tecrübelerlede sabittir ki 8 yıldan fazla bir süre görevde kalan birinin  topluma ve ülkeye verebileceği hiçbir yeni şeyi yoktur. İnsan ruhu, o kadar uzun süre iktidarı samimiyetle taşıyabilecek donanımdada değildir. 

Bu açıdan sivil toplumun sesi olarak bizler bugün meclis koltuklarında oturan fakat yarın bugün aramıza sade vatandaş olarak katılacak olan milletvekillerinden ve hükümetten isteğimiz tüm bu yaşanan olumsuzlukların en önemli nedeni olarak gördüğümüz dünyadan örneklerlede açıkladığımız seçilmiş kimselere getirilmesini arzu ettiğimiz dönem sınırlamasının yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte  yapılması düşünülen Anayasa referandumuna dahil edilerek seçilmişlerin görev süresinin en çok 2 dönem olmak üzere ve Anayasada yer alacak şekilde halkın onayına sunulması hatta bakanlar kurulunun teknokratlardan oluşması konusunda yasa değişikliğini yapmalarıdır.Ülkemizin ve halkımızın yüksek menfaatleri için beklentimiz bu yöndedir.

Gelinen bu aşamada bizlerin bu konudaki çaba ve çalışmalarının bugünden itibaren artarak devam edeceğini bildirirken hükümet edenleride bu konuda sağduyu ve göreve davet ederiz.

                                                                                                  Hakan Oran-bşk.

                                                                             Lefke Kalkındırma Derneği- LEKAD.

Editör: TE Bilisim