Turgut Özal’ın adanın Kuzey’inin  Türkiye’nin Hong Kong’u durumuna gelmesi arzusunda olduğunu anlatan Şemiler,  “1986 yılında  Özal ve  ekibimizle Ada’ya geldik. Master Planı’nı dönemin hükümetine sunmak için Lefkoşa’daki Mücahitler Sitesi’nde bir toplantı yaptık. Biz sunumumuzu yaptıktan sonra  Akıncı’nın partisinden Maliye Bakanı Mehmet Altınay ayağa kalktı. ‘Biz bu planı özümseyemedik’ dedi” diye konuştu.  

“Gece Dome Otel’e gittik. Sabah kalktık, otelde kimse yok. Kahvaltı da yok. Türkiye Başbakanı burada dedim, bana biz karar verdik size ambargo uyguluyoruz dediler. Daha sonra dışarı çıkıp Özal’a kahvaltılık bir şeyler almak istedim.”

“ Dışarı çıktığımda otelin karşısında pankartlarla karşılaştım. “Özal Planı”,” Akritas Planı”,” Kıbrıs’ın imha planı” diye yazılı pankartlar karşımdaydı. CTP ve sol örgütler de buna dahil hepsi sunduğumuz planı Kıbrıs Türkü imha planı olarak gördüklerini lanse ettiler. Bana göre bu devlet eliyle yapılmış bir protestoydu.”

Şemiler, bu gelişmelerin ardından Turgut Özal’ın  ziyaretini yarıda keserek Türkiye’ye döndüğünü   ve “ne halleri varsa görsünler” diyerek  bir daha Kıbrıs ekonomisiyle ilgilenmediğini vurguladı.

 KKTC’nin içinde bulunduğu ekonomik durumu değerlendiren Şemiler, yıllar önce Özal’ın danışmanlığını yaptığı sırada dönemin UBP-TKP hükümetine KKTC’nin serbest bölge olması için bir plan sunduklarını, ve hayata geçmesi durumunda  bugünkü düzenden çok daha iyi olacağını savunduğu planın dönemin Başbakanı Derviş Eroğlu ve Başbakan Yardımcısı Mustafa Akıncı tarafından reddedildiğini kaydetti. Şemiler, Kıbrıs sorununu müzakere den  siyasilerin  ve  özellikle de Mustafa Akıncı’nın 1986 yılında Özal tarafından  sunulan serbest bölge modelini bir kez bile müzakere etmediğini belirtti.

“‘Biz bu planı özümseyemedik’ dediler”

Şemiler 1986 yılında yaşanan o günü şöyle anlattı, “Özal ile birlikte ekibimizle Ada’ya geldik. Master Planı’nı dönemin hükümetine sunmak için. Toplantı Lefkoşa’da Mücahitler Sitesi’nde yapılmıştı. Akıncı’nın partisinden Maliye Bakanı Mehmet Altınay ayağa kalktı. ‘Biz bu planı özümseyemedik’ dedi. Daha sonra toplantı salonundan dışarı çıktık. Kapitalist bir model önerdiğimiz, burasının kumarhane ve gece kulübü cenneti olacağı bize söylendi. Şimdi olan nedir? Şimdi menfaatleri de olmadan oldu. Onlardan vergi alınacaktı şimdi ise bedava yapıyorlar. Toplantıya Rauf Denktaş da katılmıştı. Bunu desteklediğini, hükümetin de desteklemesini istediğini belirtmişti. Gece Dome Otel’e gittik. Sabah kalktık, otelde kimse yok. Kahvaltı da yok. Türkiye Başbakanı burada dedim, bana biz karar verdik size ambargo uyguluyoruz dediler. Daha sonra dışarı çıkıp Özal’a kahvaltılık bir şeyler almak istedim. Bir  devlet büyüğüne böyle bir ambargo uygulayarak kahvaltı bile vermemelerine inanamadım. Dışarı çıktığımda otelin karşısında pankartlarla karşılaştım. “Özal Planı”,” Akritas Planı”,” Kıbrıs’ın imha planı” diye yazılı pankartlar karşımdaydı. CTP ve sol örgütler de buna dahil hepsi sunduğumuz planı Kıbrıs Türkü imha planı olarak gördüklerini lanse ettiler. Toplantı akşamüzeri yapılmıştı. Nasıl oldu da gece örgütler toplandı ve böyle bir karar aldılar. Bana göre bu devlet eliyle yapılmış bir protestoydu”

“Turgut Özal, ‘ne halleri varsa görsünler’ dedi”

Şemiler, bu gelişmelerin ardından Turgut Özal’ın  da ziyaretini yarıda keserek Türkiye’ye döndüklerini ifade ederek,  heyette, Adnan Kahveci, Merkez Bankası Başkanı Rüştü Saraçoğlu, Bakanlar, Müsteşarlar yanında bir uçak dolusu uzmanın Özal’la birlikte adaya geldiğini belirterek, “Serbest bölge  Master planının kabul görmemesi üzerine Turgut Özal’ın ‘ne halleri varsa görsünler’ diyerek bir daha Kıbrıs ekonomisiyle ilgilenmedi” dedi.

“Bu plan Türkiye’ye bağlılığı azaltacaktı”

Şemiler, o zaman planın kabul görmesi durumunda ise olacak olanları şöyle anlattı, “Sanayi Holding ürünlerini Türkiye’ye satabilecekti. Uçuşlar sınırsız olacaktı. Oteller dolup taşacaktı. Burada birçok Türkiye Bankası ofis açtı ancak açılan ofisler Türkiye ile bankacılık yapmıyor. Buradaki mevduatı toplayıp oradaki işadamlarına dağıtıyor. Ben hükümette olsam buna izin vermem. Bu plan hayat bulsaydı güçlü bir Türk ekonomik devlet ortaya çıkacaktı. Rumları da geçecekti. Ne önerildiğini kavrayacak kapasiteleri yoktu. Özümseyemedik kelimesi doğruydu. Özümseyemediler. Bu plan Türkiye’ye bağlılığı azaltacaktı. Çünkü memur maaşları yerel kaynaklardan ödenecekti. Buradaki vergiler toplanacaktı. Ben burada daha çok Derviş Eroğlu’na suç buluyorum. Eroğlu, o gün o toplantıda, ‘vergiyi içerde toplayamazsam memuru ödeyemezsem ne olacak?’ diye sordu. Özal ise, ‘ben sana garanti ederim ancak istiyorsan memurun maaşını sana ben göndereyim’ dedi, alay ederek. O dönem bunu bile çevirip, Özal’ın maaşınızı ben yollarım, siz çalışmayın dediğini, Türkiye’nin arka bahçesi olun ifadelerine yer verilen  haberler çıktı.  Planın hayat bulması durumunda  300 milyon dolar civarında bir gelir elde edilecekti, buna karşılık o  günlerde  memura  ödenen toplam maaş ise  40 milyon dolar civarındaydı”

Yeni Bakış - Deniz Abidin

Editör: TE Bilisim