Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk devletleri liderlerine yaptığı KKTC çağrısı Kıbrıslı Türkler için bir kırılma noktasının ötesinde geleceğe dair bir umut.

Türk Konseyi Devlet Başkanları Zirvesi'nde yapılan çağrı Kıbrıs Türk siyaset kurumu tarafından da partiler üstü bir irade ile değerlendirilmesi gereken stratejik bir olgu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan çağrı, Kıbrıs Türk siyaset kurumunun hamasi nutuklar ve ideolojik kör ön yargıların esaretinden kurtularak değerlendirilmesi gereken yeni dönemin habercisi aslında.

Kıbrıs Türk solunun böylesi bir refleksi ve olgunluğu göstereceğini beklemek deyim yerindeyse “ölü gözünden yaş beklemek” ile eşdeğer.

Kıbrıs Türk sağının ise stratejik derinliği olan böylesi bir çağrının ötesini görecek ve yorumlayacak birikiminin olup olmadığını ise elbette zaman gösterecek.

Kıbrıslı Türkler artık “Dikilitaşın” ötesini görmek zorunda oldukları yeni bir dönemin arifesinde.

Kıbrıs görüşmelerinin gayri resmi de olsa yeniden başlayacağı Cenevre görüşmeleri öncesinde Rum liderliğinin, Mora’da yapılan Türk katliamını Osmanlı İmparatorluğundan bağımsızlık günü olarak kutlaması ve Kıbrıslı Türklere soykırım yapan terör örgütü EOKA’nın kuruluş gününü resmi devlet törenleri ile anmaya devam etmesi, Kıbrıslı Türklerin devletleri KKTC’ye daha fazla sahip çıkması gerektiğinin kanıtlarından sadece ikisi.

Kıbrıs Türk solunun ise “güçlü KKTC olası yeni bir anlaşma önünde engeldir” yanılgısı devam ededursun veya diğer bir ifade ile “güçlü KKTC’nin olası ve sürdürülebilir yeni bir anlaşmanın anahtarı” olduğunu kabul etmekten kaçadursun, Kıbrıslı Türklerin Rum liderliğinin uzlaşmaz tutumunun değişmeyeceğini görmeye başlaması ve Türk tezlerini bugün daha doğru okumaya başlaması ise yeni dönemin toplumsal desteğinin olacağına dair en önemli belirleyici etken.

Türk Konseyi Devlet Başkanları Zirvesi'nde konuşan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Güç birliği yaparak Kıbrıs Türklerini hak ettiği konuma getireceğimize inanıyorum" mesajı, yıllardır hep konuşulan ancak bir türlü gerçekleşmeyen bir stratejik hamle ve siyasi iradenin ötesinde düşünmek ve değerlendirmek ise tarihsel bir zorunluluktan gelen toplumsal bir ödev.

“Gelenekten geleceğe” felsefesinin de “olmazsa olmazlarından” olan böylesi bir iradenin KKTC’nin dışa açılması noktasında sağlayacağı olumlu etkinin önemi ise yadsınamaz.

Dil, din ve tarih birlikteliği yaşayan akraba Devletlerin birlikte hareket etmesinin de bir gereği olarak ortaya konan tarihi çağrının da KKTC’nin güçlenmesine yapacağı etkinin ise stratejik derinliği tartışılmaz.

Türk Konseyine üye ülkelerin Kıbrıslı Türkleri hak ettikleri noktaya taşıyacak girişimlerinin ise Kıbrıs’ın kuzeyinin kaderini değiştireceği şüphesiz.

Ve böylesi bir kırılma noktası ile birlikte başlayacak yeni dönemin mimarının ise anavatan Türkiye olduğu ise yadsınamayacak bir gerçek.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk devletleri liderlerine yaptığı KKTC çağrısı ve Türk Birliği’nin şifreleri ise özelde Doğu Akdeniz’de süregelen “soğuk savaşın” taraflarına genelde ise tüm dünyaya önemli bir mesaj niteliğinde.

Tüm dünyaya varlığını kabul ettirme mücadelesini sürdüren Kıbrıslı Türklerin diğer Türk devletlerinden göreceği destek sonrasında ise Kıbrıs sorununda tüm dengelerin değişeceği ise şimdiden belli.

Yeni dönemin anahtarı Türk Birliği’nin şifrelerinde iken güçlü KKTC’nin teminatı ise anavatan Türkiye’den bir başkası değil.

Editör: TE Bilisim