Kıbrıs’ın kuzeyi.

Ülkemiz, memleketimiz ve vatanımız.

Dünümüz, bugünümüz ve yarınımız.

Avrupa’nın kıyısında, Akdeniz’in ortasında ve dünyanın merkezinde keşfedilmeyi bekleyen turizm fakiri, bakir topraklar.

Yarım asırdır devam eden Kıbrıs sorunu, çatışmalar, savaşlar ve sonrasında bir insanlık ayıbı olarak uygulanan ambargolar ile dışa yarı kapalı bir coğrafya.

Uluslar arası toplum, açık hava cezaevine döndürmek için elinden geleni yapsa da geçen sürede Kıbrıs Türkü, üzerinde doğup büyüyüp ve öldüğü bu topraklardan umudunu kesmemiş.

İnatla tarihini ve kültürünü yaşamış, yaşatmış.

Ve bugün, Kıbrıs’ın kuzeyi turizm açısından keşfedilmeyi bekleyen bakir bir toprak parçası.

Anlatmak ve tanıtmak için Devlet eliyle ve ilgili Bakanlığında çabaları ile çalışmalar sürüyor.

Turizm gelirlerinde beklenen artış ise bir türlü gerçekleşmiyor.

En yakınımıza anlatamıyoruz, turizm eylemi olarak pazarlayamıyoruz, bu eşsiz toprakları.

Türkiye halkının bugün yüzde 95’i turist olarak Kıbrıs’a adım atmamıştır demek, çok da yanlış bir iddia olmaz.

Ve en yakınımız, Türk insanı turist olarak gelmezse yabancı niye gelsin, neden tatil için Kıbrıs’ın kuzeyini tercih etsin diye sorgulamıyor kimse.

Kış turizm dışında tüm turizm çeşitlerinin dünyaya pazarlanacağı bir hazine, Kuzey Kıbrıs.

Tarihsel ve kültürel zenginlikleri, inanç turizmine dair yapılar ve eserleri, mutfak kültürü, gece hayatı, doğa sporları ve fotoğrafçılık yanında kaplumbağaların yumurtlaması ve yumurtadan çıkışları gibi yaban hayatına tanık olma yanında güneşi ve eşsiz sahilleri ile her yöreye özgü festivalleri ile 12 ayın dolu dolu geçirmek için bir turizm cenneti, Kuzey Kıbrıs.

Avrupa’nın kıyısında, Akdeniz’in ortasında ve dünyanın merkezinde keşfedilmeyi bekleyen turizm fakiri, bakir topraklar üzerindeki turizmi ve kültürü tüm dünyaya yaşayarak tanıtacak olan, Kuzey Kıbrıs’ın bir çekim merkezine dönüştürecek olan yine en yakınımız olan, Türk insanı değil midir?

Günümüz dünyasında sosyal medyayı etkin kullanan herkes, artık bugün birer gönüllü turizm ve kültür elçisi değil midir?

Hiç uzaklara gitmeyin.

Alaçatı, Gökçeada, Şirince ve diğer yerler turizm açısından birer çekim merkezine nasıl dönüştü, hiç düşündünüz mü?

Küçücük kasabaların ve yörelerde yaşanan turizm patlamasının ve dünyaca tanınmalarının ana nedeni kendi yöresel kültürleri ile yoğurdukları tarihlerini, doğal ve tarihi güzelliklerini sunmaları ile başladı.

Tanıdık ve sıcak geldi mi son cümlecikler?

Gelmiştir, çünkü Kıbrıs’ın kuzeyine ve insanına hiçte uzak değil, en yakınımızda yaşananlar.

 Ve bugün sosyal medya ile ülkenin tüm güzellikleri bir tuş ile milyonlara ulaşmakta, ulusal sınırlar dışına çıkarak, ülke turizmini patlatacak bir sinerjiye dönüşüyor.

Türk insanının, Kıbrıs’ı, kültürünü ve insanını yaşamasını sağlayacak adımları atmalı, Turizm politikalarını bu yönde sürdürmeliyiz.

Görev de Hükümet ve Turizm Bakanlığına düşmekte, elbette.

Turizmde başarının anahtarı, çok uzakta değil.

En yakınımızın bize gelmesini sağlamak, elimizdeki altın anahtardır. .

Çünkü, uzakları bize getirecek olan yine en yakınımızdır.

Editör: TE Bilisim