‘53/1977 Üst Kademe Yöneticiliği Yapan Kamu Görevlilerinin Atanması Hakkında Yasa’ tahtında yapılan üçlü kararname ile atamalar devlete ve toplumumuza yıllardır büyük zararlar vermektedir. Bu uygulama:

(a) Çalıştırılmayıp yüksek maaş almaya devam eden bir müşavir ordusu yaratmaktadır. (2009’da Ombudsman’ın hazırladığı rapora göre, üçlü kararnameyle açığa alınan 114 üst düzey kamu yöneticisinin ‘müşavir’ olarak hiçbir iş yaptırılmadan devletten toplamda 10,7 milyon TL maaş aldığı belirlenmişti.)

(b) Yüksek kademe yöneticilik görevlerine bu görev için en yetkin kişi değil, hükümette olan partiye/partilere en yakın olan kişiler atanmaktadır. Aynı zamanda bu uygulamada yetkin ve tecrübeli olan yöneticiler görevlerinden uzaklaştırılmakta, devlet bu kişilerin yapabilecekleri katkıları ziyan etmektedir. Tecrübeli elemanların pasif duruma getirilmesiyle, ilgili birimlerde kurumsal hafıza kaybı da yaşanmakta, bu birimlerin geçmişini ve çalışma geleneğini bilenleri kaybetmek, verimliliği düşürmektedir. Ayrıca devlet kadrolarındaki çalışma ve verimli olma motivasyonuna büyük zarar verilmekte, ‘nasıl olsa partiye yakın olan atanacak’ düşüncesiyle, çalışıp yükselme potansiyeli olanların hevesi kırılmaktadır. Tüm bunların sonucu olarak ilgili devlet birimlerinin verimli çalışması önemli oranda engellenmektedir.

(c) Ülkemizdeki siyasi etiğin erozyonuna katkıda bulunmaktadır. Bu uygulama devlet kadrolarındaki bireylerin bir partiye fikirlerini/icraatlarını beğendikleri için değil, yöneticilik görevine atanma ümidiyle yaklaşmasını teşvik etmektedir.

İçinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılar içerisinde bu sistemi değiştirmek daha da aciliyet kazanmıştır ve kaybedecek vakit yoktur. Hükümet, eğer mevcut yöntemle atama yapıp ilgili yasayı daha sonra değiştirmeye kalkışırsa bu değişiklik konusunda koalisyon ortaklarının samimi olmadıkları ve parti menfaatleri uğruna ülkeyi zarara uğratmaya razı oldukları değerlendirmesini yapmak kaçınılmaz olacaktır.

Hükümetin üçlü kararname yoluyla atama yapmaya başlaması, bu bakımdan endişe vericidir. Bu yöntemle yapılan atamalar, müsteşar ve özel kalem müdürleriyle sınırlı kalacaksa dahi, söz konusu atamaların ya mevcut veya eski müşavirler arasından yapılması veya eski görevine iade şartlı yapılması doğru olacaktır. Bunun için ilave bir yasal değişiklik gerekiyorsa, zaman kaybetmeden bu değişiklikler yapılmalıdır. Hükümetin üçlü kararname yöntemiyle yapacağı atamalarla ilgili kriterlerini açıkça ortaya koyması ve bu sınırların dışına kesinlikle çıkmaması gerekmektedir.

Kamuyu içten kemiren ve partizanlığın tohumlarının her hükümet değişikliğinde yeniden atılmasına yol açan, bu derinden yaralayıcı yöntemin, bizi daha fazla yıpratmasına izin vermeden, değiştirilmesini talep ediyoruz. 
Editör: TE Bilisim