Tatar yazılı açıklamasında, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK) kararlarına karşı olması gibi bir durumun asla söz konusu olmadığını ifade eden Tatar, “Ancak bazı hassasiyetler söz konusudur. İnsanımızın önemli bir bölümünün görüşleri, düşünceleri, yaşanmışlıkları vardır. Bunlar dikkate alınmadan bazı kararlar verilirse sıkıntı doğar. Benim dikkati çekmek istediğim nokta budur” dedi.
Kendisinin hem Kıbrıs konusunu yakından izlediğini hem de sürekli halkın içinde olduğunu ifade eden Tatar, “Bazı arkadaşlar Kozanköy’deki iade olayından sonra köye gittim diye beni eleştiriyorlar. Kendilerine tavsiyem Kozanköy’e gidip durumu yerine görmeleridir. Kimse konuyu oraya buraya çekmesin. Kıbrıs’ta barışı en az bazı kişiler kadar istiyorum ama çok dikkatli olmak lazım. Bazen barış adına öyle hatalar yapılır ki eskiyi arar duruma gelirsiniz” diye konuştu.
Tatar açıklamasında şunları kaydetti:
“Taşınmaz Mal Komisyonu, Kozanköy’deki bir yerin 1974 öncesi sahibi Rum’a verilmesini kararlaştırdı. Tabii şimdi Rum’un inşaatı başlatması için ilgili belediyenin ruhsat vermesi lazım. Oysa köyde bir hassasiyet doğdu. Gidip yerinde de gördük ki bazı vatandaşlarımız söz konusu Rum’un davranışlarından, sözlerinden, yaptıklarından rahatsızlık duymakta ve tepki ortaya koymaktadırlar. Dolayısı ile TMK bir takım kararlar verirken bazı şeylere dikkat etmesi gerekiyor. Bölge halkının hassasiyetleri önemlidir.
Kıbrıs Türk tarafı, görüşme süreçlerinde hiç bir zaman ‘Kıbrıs Türk Devleti’nde asla Rum yaşamayacaktır’ görüşünde olmamıştır. Bizim görüşümüz kendi devletimizde nüfus ve mülkiyet ve toprakta sarih çoğunluğun her zaman bizde olması gerektiğidir. Bu da zaten yerleşmiş Birleşmiş Milletler parametrelerinden biri haline gelmiştir.
Ama bu bir anlaşma sonrasına ilişkin durumdur. Siz şu anda, Rumun saldırıları, zihniyeti, Kıbrıs Türkü’ne yönelik izolasyon ve ambargoları ortadayken Kozanköy’den başlayarak içimize Rumların gelmesine ve çeşitli tahrikler yapmasına yol açarsanız iş nereye varır düşünmek lazımdır.
Şu anda ortada ne Kıbrıs konusunda bir görüşme süreci ne de bir anlaşma umudur vardır. Ben boşuna değildir de bir yılı geçen bir süredir, ‘KKTC, Anavatan Türkiye, hükümet, Meclis, otursun Kıbrıs konusunda yeni bir yol haritası belirlesin’ demiyorum. Bana göre bir an önce bir an önce bu yapılmalı ve hidrokarbon yataklarında aramadan tutunuz da garantilere, toprağa, mülkiyete, Maraş’ın açılması, Taşınmaz Mal Komisyonu’na kadar her konuda bundan sonra ne yapılacağı bir yol haritasına bağlanmalıdır. Aksi takdirde her kes kafasına göre bir şey yapacak ve sonuçta halkımız bundan zarar görecektir.”

Editör: TE Bilisim