TDP heyetinde Genel Başkan Cemal Özyiğit’in yanı sıra, Milletvekili Hüseyin Angolemli ve Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Mehmet Hoca yer aldı.

AKEL Genel Merkezi’nde bir saat süren görüşme sonrası Özyiğit ve Kiprianu basına ortak açıklama yaptı ve soruları yanıtladı.

Ortak açıklamada, iki partinin yıllardan beri sürdürdüğü ilkeli tezi bir kez daha teyit ettikleri belirtilerek, Kıbrıs müzakere sürecinin çıkmazda olduğunun görüldüğü bir dönemde görüşmenin ayrı bir öneme sahip oluğu kaydedildi.

Açıklamada, “bugüne kadar uzlaşılan belgeler temelinde Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi” adına her iki lidere “prosedür tartışmasını” sonlandırması çağrısında da bulunuldu.

Ön şartlar ortaya konmadan var olan sorunların aşılması, çabaların yoğunlaştırılması ve müzakere sürecinin yeniden başlaması çağrısının da yer aldığı ortak açıklamada, BM Genel Sekreteri’ne sürece aktif biçimde katkı koyma çağrısı yapıldı.

Adil, yaşayabilir ve kalıcı bir çözüm yolunda iki partinin istek, irade ve kararlılığına vurgu yapılan açıklamada, “ortak vatanın yeniden birleştirilmesi için birlikte mücadelenin bir kez daha teyit edildiği” kaydedildi.

SORULAR

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, “Sizce iki lider arasında ortak zemin var mı” sorusuna, Kıbrıs’ta zeminin 11 Şubat 2014 ile Talat-Hristofyas anlaşmaları ve 77-79 doruk anlaşmaları gibi anlaşmalar olduğunu, eksik olanın siyasi irade olduğunu söyleyerek yanıt verdi.

Gelgitlerin ortadan kaldırılması ve seçimler de dâhil hiçbir şeyin bu iradenin önüne geçmemesi gerektiğini söyleyen Özyiğit, Kıbrıs sorununda görüşülmedik konu kalmadığını, her iki liderin çözüm iradesi gösterip karşılıklı al-vere geçmesi, BM’nin de devreye girerek bu al-verin olacağı masayı oluşturması gerektiğini ifade etti.

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu da aynı soruya, yaşanan zorlukların sürece olumsuz yansıdığını anlatarak, kendisinin de Özyiğit’le aynı fikirde olduğunu ve siyasi irade gösterilmesi gerektiğini kaydetti.

Kiprianu bu tür zorlukların daha önce de yaşandığını belirterek, aynı şekilde bunların da siyasi iradeyle aşıldığını, iki tarafın da kendi görüşlerini karşıya dayatmak istemesi durumunda çözüme ulaşılamayacağını ifade etti.

Kiprianu, “Üzerinde anlaşma sağlanan bir çerçeve vardır ve müzakereler bu çerçevede yapılmalıdır” şeklinde konuştu.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide’ye yönelik saldırıların sürece etkisinin sorulması üzerine Kiprianu, Rum lider Anastasiadis’in geçmişte kendisini eleştirenlere verdiği yanıtı tekrarladı ve Anastasiadis’in “BM’nin temsilcisiyle bir anlaşmazlığın olsa dahi bunları ortaya dökmezsin, yayınlamazsın” dediğini hatırlattı.

“Bir meselede” çok dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Kiprianu, Türkiye’nin Temmuz’da yapılacak sondajla ilgili tehditlerde bulunduğunu, bu konuda kolektif olarak düşünülüp adım atılması gerektiğini ileri sürdü.

Geçmişte yaşanan iki örneği alıp hareket edilebileceğini söyleyen Kiprianu, 2011 yılında Rum lider Hristofyas’ın her gün Kıbrıs konusuna çözüm bulunması adına özlü müzakerelerde ısrarlı tutumunu ortaya koyduğunda, Türkiye’nin o dönemde ileri sürülen tehditleri hayata geçirmediğini anlattı.

2014 yılında Anastasiadis’in bazı taktik manevralar yaptığı dönemlerde, Barbaros gemisinin Güney açıklarında rahatlıkla dolaştığını, bu tür meselelerin küçük görülmemesi gerektiğini ifade eden Kiprianu, ileri sürdükleri Türkiye’nin tehditlerini reddettiklerini, bu tür tehditlerin hayata geçmesini engelleyecek önlemlerin de hayata geçmesi gerektiğini, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik aktif çabaların da buna katkı yapacağını ifade etti.

Aynı soruya karşılık Özyiğit, Eide’nin çok deneyimli bir diplomat olduğunu belirtti ve sürecin başarısızlığa uğraması sonucu ortaya çıkabilecek tehlikelere işaret ettiğini söyledi.

13 Temmuz’da çözüm olmadan ve bir ortak mutabakata varılmadan hidrokarbon kazılarının başlamasının da ciddi bir tehdit olduğunu belirten Özyiğit, tek yanlı kazılar başlarsa gerginlik yaşanma ihtimalinin yüksek olduğunu herkesin bildiğini kaydetti. Özyiğit, bunun önlenmesi için müzakerelerde ilerleme sağlanması gerektiğini belirtti.

Özyiğit, Rum lider Anastasiadis’in Eide’yi suçlamak yerine sunduğu ön şartlardan vazgeçip, ortak zeminin oluşturulup müzakerelere başlanması yönünde kararlılığını ortaya koyması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Editör: TE Bilisim