Başbakan Ersin Tatar, seçimlere sayılı günler kala, Girne'deki evinde gündeme dair konuları değerlendirdi. Tatar'ın açıklamaları şöyle: "Benim pozisyonum çok net ve belli. Doğu Akdeniz'de, Mavi Vatan konseptinde Türkiye ile ortak mücadele vereceğiz. Rumların tek başına, Kıbrıs etrafındaki zenginliklerde Türkiye ve Kıbrıs Türkleri'ni dışlayacak anlaşmalara asla izin vermeyeceğiz. Haritaya baktığınız zaman Ege'den başlayarak Kıbrıs da dahil İskenderun Körfezi'ne kadar bu bölge Türk gölüdür. Türkiye'nin Libya ile yaptığı deniz yetki sınırlandırma anlaşmasıyla yeni bir süreç başladı ve Rum-Yunan ikilisine önemli cevap oldu.

AKDENİZ HATA KALDIRMAZ

Doğu Akdeniz'de tüm oyunlar Türkiye'ye karşı oynanıyor. Kıbrıs Adası, Türkiye'nin yanında küçük bir yer, ama Atatürk de, "Bu adaya dikkat edin düşman elinde olursa ikmal yolumuz kapanır" uyarısında bulunmuştu. Kıbrıs'ı kaptırmak Türkiye'yi Anadolu'ya hapsetmek demektir. Konu sadece bölgedeki enerji kaynakları değil, ulaşım, ikmal ve deniz suları da önemli hale geldi. Doğu Akdeniz politikası hata kaldırmaz. KKTC'de Türkiye ile uyum ile çalışabilecek, milli şuur ve değerleriyle tarihi sorumluluklarının bilinci içinde kaleyi tutacak bir cumhurbaşkanı çok önemli.

FEDERASYON ÖLDÜ

Kıbrıs sorununda Rumlarla federasyonu savunan muhaliflerim, tüm gelişmeleri göz ardı ederek, 'Başka şansımız yok' diyor. 'Artık var' diyoruz. İki devlet yan yana olsun diyoruz. Esas zor olan, Rumlarla yapılacak bir federasyondur. Rumların hayali federal bir Kıbrıs Cumhuriyeti'ne Kıbrıs Türkleri'ni azınlık statüsünde almak, KKTC'yi ortadan kaldırmak, Türkiye'yi Ada'dan uzaklaştırarak Anadolu'ya hapsetmek... Kıbrıs'ta federasyon görüşmeleri Türkiye'nin artık gündeminde yok, iki ayrı siyasi egemenlik dediler. Biz, Kıbrıs'ta federasyon yerine yanyana iki egemen devlet ya da konfederasyon diyoruz. Konfederasyon olursa da Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğü şarttır.

ALLAH'IN EMRİ DEĞİL

Kıbrıs'taki bölünmüşlük 1974'ten beri var. Siyasi eşitliğe dayalı iki toplumlu iki kesimli federasyon kalıbını ezberlemişler. Bu parametre Allah'ın emri değil. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin anayasasında garantör Türkiye ve Yunanistan'ın içinde olmadığı bir yapıya katılamaz yazıyor. Buna rağmen AB'ye Rumları aldılar. Güney Kıbrıs ve Yunanistan'ın AB'de veto haklarıyla işler daha da karmaşık hale geldi. Kıbrıs'ta bölünmüşlük AB eliyle daha da sağlamlaştı.

AKINCI HARİTA VERDİ

Sayın (KKTC Cumhurbaşkanı) Mustafa Akıncı, 3 yıl önce İsviçre'nin Crans Montana kentinde Rumlar nedeniyle çöken Kıbrıs Konferansı'nda çok hatalı davrandı ve 'sıfır asker sıfır garanti', yani Türk askerinin tamamen çekileceği bir noktaya getirdi, Türkiye'nin garantörlüğünü de tartışmaya açtı. Toprak tavizi içeren harita verdi. Anlaşma olsaydı, kutlama yapılacak, Akıncı ve Anastasiadis, Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilecekti. Ama günün sonunda Türkiye'nin uzaklaştırıldığı bir Kıbrıs'ta ne olacaktı? 20-25 yıl sonra bambaşka bir Kıbrıs ortaya çıkacaktı. Batı'nın ekonomik güçleri gelmeye başlayınca sermaye hareketleriyle mülk dengesi bozulacak sonra nüfus değişikliğe uğrayacak. Toros dağları buradan 40 km uzakta. Böyle bir durumda, bir gün gelir Türkiye Toros dağlarından baktığı zaman bambaşka bir Kıbrıs görebilir.

MARAŞ'I AÇACAĞIZ

1974'ten bu yana kapalı tutulan Maraş kentinin Türk yönetimi altında açılması için hükümet olarak karar aldık. Türkiye ile istişare ettik ve AİHM kararları çerçevesinde Rum mülk sahiplerinin bireysel hakları korunarak açılması yönünde irade belirttik. Lefkoşa merkezli Taşınmaz Mal Komisyonu'na Maraş'ta mülkü bulunan 300 Rum başvurdu. Bu başvurular zamanla artacak. Maraş açılınca, KKTC ekonomisine ve turizmine de kazanım olacak."

SEÇİM İKİ TURLU

KKTC'de yapılacak iki turlu cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 198 bin seçmen, 5'inci liderini belirleyecek. 11 adayın yarıştığı seçimler nisanda yapılacaktı, ancak salgın nedeniyle ertelendi. İlk turda herhangi bir aday yüzde 50'nin üzerinde oy alamazsa ikinci tur 18 Ekim'de yapılacak. Adaylar şöyle: Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı (Bağımsız), Başbakan Ersin Tatar (Ulusal Birlik Partisi), Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay (Bağımsız) Tufan Erhürman (Cumhuriyetçi Türk Partisi), Serdar Denktaş (Bağımsız), Erhan Arıklı (Yeniden Demokrasi Partisi), Fuat Ciner (Milliyetçi Demokrasi Partisi), Alpan Uz (Bağımsız), Mustafa Ulaş (Bağımsız), Arif Salih Kırdağ (Bağımsız), Ahmet Boran (Bağımsız).

BENİ DİRENİŞ KAHRAMANLARI BÜYÜTTÜ

Başbakan Tatar, ekonomi uzmanı kimliğinin yanı sıra, babası Rüstem Tatar'ın 1974 öncesinde silahlı direniş döneminde Kıbrıs Türklerinin efsanevi lideri Rauf Denktaş'ın kasası, dedesi Cemal Müftüzade'nin de ilk liderleri Dr. Fazıl Küçük'ün müsteşarı olduğuna dikkat çekti ve "Ömrüm Kıbrıs davası içinde geçti" dedi. Tatar, o yılları şöyle anlattı:

"1960 doğumluyum, annemi çok küçük yaşta kaybettim. Rumların Türklere saldırdığı ve Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminden silah zoruyla attığı, 1963'ten 1974'e kadar süren o karanlık günlerde, babam Rüstem Tatar, Denktaş'ın mali işlerini yürütüyordu. Kızılay'dan gelen yardımların Türk halkına dağıtıldığı, yine Türkiye'den gelen paranın Türk memurlara ödendiği günler. Dedem Cemal Müftüzade ise yine o karanlık günlerde ilk liderimiz Dr. Fazıl Küçük'ün müsteşarı. Kıbrıs mücadelesini birebir yaşayan isimler beni büyüttü. Yüksek eğitim için İngiltere'ye gittim, Kıbrıs davasını anlattım, mezun oldum, Türkiye'de çalışma hayatına atılınca yine yaşayarak öğrendiğim Kıbrıs davasını anlatmaya devam ettim. Ömrüm Kıbrıs davasının içinde geçti."

KIZI CANSU HACETTEPE PANDEMİDE GÖNÜLLÜ DOKTOR

Başbakan Ersin Tatar'ın doktor kızı Cansu Tatar, CovId-19 salgını başladığı zaman mezun olduğu Hacettepe Tıp Fakültesi'ne giderek, salgınla mücadeleye gönüllü katıldı. Ersin Tatar, ailesinin Türkiye sevdalısı olduğuna dikkat çekerek, "Türkiye benim için bir anavatan. Eşim Sibel Tatar İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu. 2 kızım var, Canev Kıbrıs'ta yanımızda, Cansu ise Hacettepe Üniversitesi'nde çocuk doktoru. Pandemi döneminde Hacettepe acil servisinde görevinin başına gitti, gurur vesilesi oldu" dedi.

Hürriyet

Editör: TE Bilisim