‘’Tarım ile ilgili o kadar sorun var ki hangi konuya değinirsek hükümet edenler sınıfta kalıyor ve üreticiler her zaman olduğu gibi sıkıntılarla baş başa bırakılıyor. Ben üretimin içinden gelen birisiyim. Bu sıkıntıları bire bir yaşayan kişi ve Çiftçiler Birliği başkanı olarak tarımın geldiği noktanın ne kadar üzücü olduğunu söylemek isterim.’’

20 yıl öncede ayni sorunlar vardı
‘’Bir yıldan fazladır Çiftçiler Birliği Başkanlığını yapmaktayım. Mevcut dosyalara baktığımız zaman şu an yaşanan sıkıntıların yirmi yıl önce de var olduğunu gözlemledik. Biz birlik ve yönetim kurulu olarak bu sıkıntıların üzerine gitmekte ve konuları en aza indirmek için çaba sarf etmekteyiz.’’

Tarım olmazsa olmazdır
‘’Tüm dünya ülkeleri için tarım olmazsa olmazdır ve dünyadaki en eski meslektir. Eski olduğu kadar da zor bir meslektir. Tarım; yağmur, çamur, sıcak, soğuk, bayram, düğün ve yılbaşı demeden, saati ve mesaisi olmayan bir meslektir.
Tarım tüm dünya insanlığını besleyen, doyuran, hayatımızı idame etmemizi ayni zamanda tüm ihtiyacımızı karşılayan bir sektördür. Tarımın ülkelerde yarattığı katma değerlere ve kendi bünyesine baktığınız zaman da ülkedeki işsizliğin artmasını önleyerek, o ülkenin hükümet edenlerinin bir nevi kırsal bölgelerdeki gıda yetiştiriciliği alanında istihdam yapılmasını sağlamaktadır.
Dolayısı ile tüm dünya ülkeleri bu sebeplere bağlı olarak tarım sektörleri bütçelerinin elverdiği oranda desteklemektedir ve buna bağlı olarak da yeni vizyon geliştirerek, yeni tarım politikaları üreterek, sürdürülebilir Tarım vizyonu yaratarak tarımı koruma altına almıştır. Bizim ülkemizde ise tüm bunlar eksik ve yetersizdir. Bırakın destek olmayı köstek bile olunmaktadır.’’

Üreticilerimiz her yıl zarar görüyor
‘’Ülkemizde tohumculuğun olmaması ve tohum alma şeklimizin yanlış olması yüzünden her yıl üreticilerimiz büyük zarar görmektedir. Tüm uyarılarımıza rağmen bu yıl da aynı şekilde alım yapılmıştır. Bunun yanında ülke arazilerinin bir şekilde münavebe yaparak topraklarımızı zenginleştirmek ve buna bağlı olarak ürün rekoltemizi artırmak zorundayız. Aynı zamanda da alternatif ürünleri ülkemizde de deneyerek uyumlu olanları kullanmalıyız.’’

Mevcut tarım sigortasını geliştirilmelidir
‘’Ülke iklim şartlarına baktığımız zaman ise üreticilerimizin risk paylarının çok yüksek olduğunu görüyoruz ve şu an mevcut olan tarım sigortasını geliştirerek ve genişleterek üreticilerimiz daha fazla yanında olmasını sağlamalıyız. Tarımda en önemli unsur topraktır. Diğer ülkelerin toprağına daha fazla sahip çıktığını ve bu konuda önemli çalışmalar yaptığını görmekteyiz. Bizim ülkemizde ise halen daha bir imar planı bulunmamaktadır ve her geçen gün tarım arazilerimizi inşaat sektörüne kaptırmakta, en verimli topraklarımıza beton karıştırılmaktadır. Bunun için toprak koruma yasasının meclisten geçmesi için çabalıyoruz. Ülkemizdeki inşaat sektörü yatay olarak büyümektedir. Bu çok yanlıştır. İnşaatların dikey olarak büyümesi ve arazi kaybının daha aza indirgenmesi gerekmektedir.’’

Serbest piyasa ekonomisi büyük tehlike arz etmektedir
‘’Diğer en büyük tehlike ise dünyada hızla yayılan serbest piyasa ekonomisidir ve buna bağlı olarak ticaret odalarıdır. Hükümet bir taraftan tarımı konuşuyor ama diğer taraftan da ticaret adamlarına dik duruş sergileyemiyorlar. Daha fazla kazanç elde etmek ve dur durak bilmeyen ticaret adamları, hükümete çeşitli baskı ve siyasi baskılarla kazançlarına kazanç eklemektedirler. Ülkemiz üreticisi ambargolar altında ezilirken, dış ülkelere ihracat yapamazken bir de serbest piyasa ekonomisi adı altında kendi ülkemizde bile ürettiklerini satamaz durumdadırlar. Buna örnek patatesi, karpuzu, kavunu, domatesi, et ve süt ürünlerini, makarnayı, bulguru ve unu örnek gösterebiliriz.’’
Fonlarla üreticimiz korunmalıdır
‘’Hiçbir ülkede görülmeyen uygulamalar bizim ülkemizde uygulanmaktadır. Ürettiğimizden fazla ithal etmekteyiz. Bizim gibi küçük ülkeler bunlarla rekabet edemez. Bu yüzden fonlarla üretimimiz korumalı yerli üretime hızla destek verilmeli, rekabet edilebilir duruma getirilmelidir.’’

Üreticimiz tüccara peşkeş çekiliyor

‘’Kuru tarımda 2012-2013 yılında başlanan arpa alım ve satımının serbest piyasaya bırakılması veya bırakılmak istenmesi çok büyük bir hatadır. Hiçbir üretici bunu kaldıracak durumda değildir ve buna bağlı olarak da denge unsuru olan TÜK’ün yapısal bozukluğu olduğu bu dönemde bunu yapmak daha da tehlikeli bir oyundur. Bu yıl üreticimiz tüccara peşkeş çekilmiştir. Emek ganimeti yapılarak, üreticinin alın teri sömürülmektedir.’’

Diğer ülkelerdeki desteklerle ülkemizdeki destekleri dengelemeliyiz
‘’Dünyada uygulanan serbest piyasa ekonomisi ve üretime bağlı borsalar oluşturulabilirler ama bunun yanında dengeleyici unsuru yok etmez, güçlendirir ve fiyat dengesini sağlar. Diğer yapılması gereken ise tarımdaki girdileri desteklerle düşürülmesidir. Nasıl ki dünya borsaları gözler önüne getiriliyor. Diğer ülkelerdeki desteklerle ülkemizdeki destekleri eşitlemeliyiz. Onların on katı az destekle bu işler yürümez. Bunun yanında ihracat teşvik primi yerine üreticiye ürün üzerinden destek verilmelidir. Girdileri düşürmek için yasal çalışmalar yapılmalıdır.’’

Kırsal kesimin sorunlarını en iyi bilen bizleriz
‘’Hepsini seçim zamanı nutuklar eşliğinde, şimdi ise seçim manifestoları ile duyuyoruz, izliyoruz ama hepsi orda kalıyor. Bu yüzden esas hak mecliste kazanılacağı için ve bizlerin kırsal kesimde daha rahat ve huzurlu yaşamamız için sosyal kültürel değerlerimize sahip çıkmamız gerekir. Kırsal kesimde yaşayanları meclise sokmalı ve çalıştırmalıyız. Çünkü kırsal kesimde yaşayan bizleriz, sıkıntıları en iyi bilen yine bizleriz.’’

Tarım sektörü rayına girmemiştir
‘’Kısaca özetlemek gerekirse;
1- Ülkemizde uygulanan serbest piyasa politikaları bir türlü tarım sektöründe rayına girmemiştir. Bugün ülke tarımı bir taraftan Avrupa Birliği’nin uygulamakta olduğu ambargolardan dolayı ürettiğini satamamakta, diğer taraftan hükümetin uyguladığı ekonomik politikaları ise tüm dış dünyadan ülkemize ithal edilen ürünlerle rekabet edemez bir durumdadır.
2- Tüm bu ülke gerçekleri göz ardı edilerek ithal tarım ürünlerindeki fonları yok ederken, diğer taraftan da KDV’ler yasasını çalıştırmayarak, çiftçimizin ödediği KDV’ler çiftçimize geri dönmemektedir. Bu sorunlar sektörde devam ederken canla başla çalışan üreticimiz ne yapacağını bilmemektedir.
3- Ülkedeki durum bu iken, yüksek maliyetlerle üretim yapmaya çalışan üreticimiz tüm ürettiklerini dolaylı vergilerden ve faizlerden dolayı pahalı üretmektedir. Pahalı üretilen bu ürünlerin gerek pahalı üretimden gerekse ambargolardan dolayı dış ülkelerde pazar bulamamaktadır. Bundan dolayı üreticimizin ürün elinde kalmaktadır. Ne acı bir durumdur ki gerek bağlı bakanlıklara gerekse hükümete sorduğumuz zaman ezberleri hazır. ‘’Serbest piyasa ekonomisi.’’



 
Editör: TE Bilisim