Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) eski Genel Başkanı, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın yanlış açıklamalar yaptığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Sayın Talat CTP Genel Başkanlığı için propagandaya başlarken benim adımı kullanmayı maharet saymışsa bu onun bileceği iş ama Kıbrıs konusunda beni anlaşma istememekle suçlaması sadece Rum’un işine yarayan bir yalandır” dedi.

“HALKIN ALEYHİNE SONUÇ DOĞURACAK BÜYÜK HATA”

Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Eroğlu açıklamasında şunları kaydetti;

“Kıbrıs konusunda hassas bir dönemden geçiyoruz. Bunun altını defalarca çizdim, yine çiziyorum. Aksi takdirde sık sık televizyonlarda konuşmayı alışkanlık haline getiren, bir dediği diğerini tutmayan, Eroğlu düşmanlığından başka malzemesi kalmadığı anlaşılan Sayın Mehmet Ali Talat’a yanıt vermeyecektim. Sayın Talat, tıpkı Rum siyasi liderleri gibi beni Kıbrıs’ta bir antlaşma istememekle suçlayarak halkımızın aleyhine sonuçlar doğurabilecek büyük bir hata yapıyor, adeta Anastasiadis’e yardım ediyor. Ben bir antlaşamadan yana olduğumu, bunun için gereken anlayış ve esnekliği gösterebileceğimi Sayın Talat’ın bıraktığı noktadan görüşmelere devam etmeye, üzerinde uzlaşılan yakınlaşmaları kabul etmeye hazır olduğumu Cumhurbaşkanı seçildiğim gün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne bir mektup yazarak bildirdim. Rum Yönetimi eski lideri Sayın Dimitris Hristofyas’la 8-9 konuda daha yakınlaşma kağıtları üzerinde uzlaşamaya vardık. Sayın Nikos Anastasiadis 2013 yılı Şubat ayında Rum Yönetimi Başkanı seçildikten sonra kendisine ön koşulsuz masaya oturma çağrısında bulundum ama sonuç alamadık.

ORTAK AÇIKLAMA VE SÜREÇ

Uzun süren mücadeleler sonucu yine bizim gayretlerimiz ve elastikiyetimizle 11 Şubat 2014’te Rum lider Sayın Anastasiadis’le bir ortak açıklama metninin üzerinde mutabakata vardık. Zar-zor masaya oturttuğumuz Nikos Anastasiadis’le birinci ve ikinci aşamaları geçtikten sonra nihayet 3’ncü aşamaya yani pazarlık sürecine, al-ver aşamasına geldik. Tüm bunlar olurken, Dünyadan bir tek kişi çıkıp da Kıbrıs Türk tarafına laf söyleyemedi. Rum tarafına hidrokarbon yatakları için 2012 yılından bu yana ortak komite oluşturarak konuyu ele almayı önerdik ama buna da yanaşmadılar.”

“POLİTİK HIRSLA YAPILMIŞ HALKIN ZARARINA BİR AÇIKLAMA”

Hal böyleyken KKTC Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişinin çıkıp görevdeki Cumhurbaşkanı’nı anlaşma istememekle suçlamasının yanlış olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, bunun politik hırsla yapılmış, halkın zararına bir açıklama olduğunu kaydetti.

“TAMAMEN POLİTİK İSTİSMARA YÖNELİK BİR İDDİA”

“Sayın Talat’ın Dışişleri Bakanı’nı devre dışı bıraktığım iddiası da tamamen politik istismara yönelik bir iddiadır” diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, kendisinin Cumhurbaşkanı olarak seçildiği ilk günden bu yana, gerek halk, gerekse sivil toplum örgütleri, sendikalar, siyasi partiler, hükümetler ve de parlamentoyla iyi diyalog içinde olmayı, onlardan gelecek katkılar ve görüşlere değer vermeyi prensip edinmiş ve fiilen bunu yapmış bir kişi olduğunu vurguladı.

Eroğlu şöyle devam etti:

“Dışişleri Bakanları’nı gerek Başbakan, gerekse Cumhurbaşkanı olduğu dönemlerde Kıbrıs konusundan görüşmelerden uzak tutma gayreti içinde olan bizzat Sayın Talat’tır. Sayın Talat bunların unutulduğunu sanıyorsa yanılıyor.

Dolayısı ile Sayın Talat’ın hükümeti veya CTP’yi benim üzerime kışkırtmasına neden olabilecek bir zemin yoktur. Hükümet zaten istediği anda, istediği görüşleri tarafımıza iletecek, bizimle çalışma yapabilecek durumdadır. Yeter ki iyi niyet olsun. Belli ki Sayın Talat Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde yaşananlardan dolayı başka hesaplar içine girmiştir ve benim üzerimden politika yaparak prim yapacağını ve Cumhurbaşkanlığı’na geleceğini hesaplamaktadır.

Sayın Talat CTP Genel Başkanlığı için propagandaya başlarken benim adımı kullanmayı maharet saymışsa bu onun bileceği iş ama Kıbrıs konusunda beni anlaşma istememekle suçlaması Rum’un işine yarayan bir yalandır.

Doğru olan bir şey varsa benim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilirken Sayın Talat gibi üzüntüden ağlamadığım, tam tersine halkımın kendi kendini yönetme, egemenlik ve özgürlük haklarının dünyaya ilan edilmesinden dolayı sevinç duyduğumdur.

“SAĞLAM, DOĞRU, KIBRIS TÜRK HALKI’NIN YARARINA OLAN ÇİZGİ…”

Doğru olan bir şey varsa benim Kıbrıs Türk Halkı’nı bugünden daha kötüye götürecek bir antlaşmaya asla evet demeyeceğimdir.

Bir antlaşma olacaksa bu antlaşma Rum tarafının keyfine ve çıkarlarına uygun değil bizim de hakkımızı, hukukumuzu koruyan bir antlaşma olacaktır.

Sağlam, doğru, Kıbrıs Türk Halkı’nın yararına olan çizgi bizim için esastır. Dünya veya bir kısım Rum aferin diyecek diye Kıbrıs Türk Halkı’nın geleceğini belirsiz bir karanlığa
İtemeyiz.”  
Editör: TE Bilisim