Suçlamaların ardı arkası kesilmiyor.

İddialar vahim.

Devletin 600 bin TL zarara uğratıldığı konuşuluyor.

Konu, devlet hizmetinde kullanılmak üzere ihalesiz alınan  “elektrikli arabalar”! .

Maliye Bakanlığı Müsteşarı, kamuoyunda tepkiler yükseklince açıklama yapma gereği duyuyor :

“Araçların ihaleye çıkılmadan alınmasının nedenini, ‘tek ithalatçı ve tek satıcı firma olması”.

UBP-HP Hükümeti Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu, 4’lü koalisyon hükümetinin Maliye Bakanı Serdar Denktaş tarafından, Kamu İhale Yasası’nın 24(1)/B Maddesinin verdiği hak ile Bakanlar Kurulu’nun bilgisi dışında alımının onaylandığını doğrularken yasanın bu hakkı verdiğini belirtip ekliyor “araçların alımı yasal. Gerekli ve etik mi? Bu tartışılır”.

UBP-HP Hükümetinin, kamuda tasarruf ilkesini koalisyon protokolünün en üst sıralarına koyduğunu, ancak uygulamada tam tersini yaptığını savunanlar da “elektrikli araba” alımı ile Devletin zarara uğradığını iddia ediyor.

Gerekli miydi peki, Devlet dairelerinin evrak dağıtımında kullanılmak üzere alınan elektrikli arabalar?

Peki Devlet zarara uğratıldı mı?

Başbakanlık Denetleme Kurulu, konuyu mercek altına almalı, hem de hiç vakit kaybetmeden.

Eğer bir ihmal varsa hem Devletin hakkını korumak hem de kamuoyunun vicdanını rahatlatmak adına konuyu tüm yönleri ile incelemeli.

“Elektrikli Arabaları” tartışıyoruz da RHA statükosu ve kaynak israfını görmezden gelmek vicdanımızı hiç mi rahatsız etmiyor?

Resmi Hizmet Araçlarını, kısa adı ile RHA’ları kullananların oluşturduğu bir statüko ve kaynak israfının varlığı herkes tarafından kabul edilmekte ama nedense yıllardır da görmezlikten de gelinmekte.

Bakanlar, Müsteşarlar, Müdürler, bazı Başkanlar ve diğer bürokratlar arasında RHA’ların amacına ve genelgelerde belirtilen kurallar dışında kullanılmasına da göz yumanlar azınlıkta değil.

Kimisi oy uğruna kimisi özel işlerinde örneğin özel seyahatlerinde hem RHA’yı hem de şoförünü kullanabilmek adına usulsüzlüklere göz yumuyor, yummaya devam ediyor.

Hiç utanmadan, sıkılmadan da genelgeyi uygulamak isteyenlere de baskı yapmaktan çekinmiyorlar.

Hem de en tepeden ve Başbakan’ın da adını kullanmaktan çekinmeden.

Yurtdışı özel seyahatleri için havaalanına gidip gelmek için kullanılan RHA araçlar ve devlet bütçesinden harcanan binlerce lira kimsenin umurunda değil, nasıl olsa herkes yapıyor değil mi?

Ne de olsa herkes tarafından kullanılan bir RHA statükosu varlığını utanmadan, sıkılmadan sürdürüyor.

RHA’lar şoförlerin ve memurların garajlarında özel araçlar olarak kullanılmaya devam ediyor.

Benzini de elbette Devletin cebinden ödenerek.

Ve çok iddialı olacak ama “elektrikli araçlar” da oluşacak arızaların tamama yakınını da eminiz ki RHA statükosundan faydalanıp Devlet kaynaklarını sömüren memurlar, odacılar, şoförler tarafından yapılacak olması kuvvetle muhtemeldir.

“Elektrikli araçların” alımına bir de RHA statükosunu ortadan kaldırmaya yönelik bir kırılma noktası olarak bakılması gerek.

Çevre dostu olması, benzin tasarrufu sağlayacak olması, genelgede yer alan “posta dağıtımı motorsikletlerle” yapılacak maddesinin odacı/şoförler için doğurduğu yaz sıcağı ve kış soğuğundan olumsuz etkilenmeyi ortadan kaldıracak olması ve en önemlisi RHA’ların usulsüz kullanılmasının kısmen de olsa önüne geçecek olmasından dolayı desteklenmeli, elektrikli araçlar.

Ancak Devletin de hakkının korunarak, zarara uğratılmasına vesile olmadan.

Garanti sürelerinin ne kadar olduğu, bakım ve yedek parça maliyetleri yanında yedek parça garantilerinin de satıcı firma tarafından taahhüt edilip edilmediği de açıklanmalı ve yazılı garanti altına alınmalıdır, eğer alınmamışsa. 

Başbakanlık Denetleme Kurulu hiç vakit kaybetmeden iddialara son noktayı koymalı.

Devletin hakkı ve kamu vicdanı için RHA statükosunun da enine boyuna mercek altına alınması gerekmekte, her ne kadar görmezden gelme çoğunluğun işine gelse de.

Ve diğer bir nokta ise, Devlet mekanizmasını yöneten her kim olursa olsun, her ihalesiz alımın şaibeye açık olduğu ve iddialara zemin hazırladığı gerçeğini göz ardı etme lüksü olmadığıdır.

Çünkü bürokrasi statükosu üzerinde devleti sömüren ve beslenenler keyifle semirmeye devam ederken eskilerin dediği gibi “iyilikten maraz çıkar” sonra.

Editör: TE Bilisim