BRT'de Birinci Boyut’a konuk olan Eski başbakanlardan, CTP eski genel başkanı Ferdi Sabit Soyer’den önemli mesajlar verdi;

“Bütün siyasiler, milletvekilleri ve partiler meclis çalışmalarında içeriği zenginleştirmelidir. İçerik zenginleşmeli, nitelik artmalıdır. Ve gördüğüm kadarıyla bu konuda çok önemli zaafiyetler vardır. Gerek siyasi konuşmalarda gerekse tutumlarda çok kısır döngüler ile olaylar yansıtmaya çalışılıyor.Bu konuda içeriği ve niteliği artırmada herkesin özel gayret gökstermesi gerektiği kanısındayım”…..

“Siyaset hayatımın içerisinde.Bir şekliyle görüşümü yine dile getiriyorum ve bunu bu çerçevede sürdürmek niyetindeyim. Başka bir dönem için yeniden birşeye girmek gibi ne bir niyetim ne de bir isteğim var. Ancak bilgi birikimim ve görüşlerim doğrultusunda çeşitli yazılarla, konuşmalarla insanlara katkı sağlamaya, görüşlerimi ifade etmeye çalışıyorum ve çalışmaya da devam edeceğim. Elimden geldiği kadar da partiye katkı koymaya da çalışıyorum”…..

“NİYET OKUMA ÜSTÜNDEN YAPILAN FARAZİYE YORUMLAR, TÜRKİYE İLE KIBRIS TÜRK TOPLUMUNUN İLİŞKİLERİNE ZARAR VERİYOR” 
“Türkiye’nin Kıbrıs ile ilişkiler konusu bir boşluğa girdi bu bir gerçektir. Çünkü eskiden biliyordunuz parlamenter düzende hükümet kurulur kurulmaz x Bakan Kıbrıs İşlerinden koordine bir bakandı ve onun bürokrasi ayağı bir de Kıbrıs’taki elçilik ayağı vardı. Şimdi öyle bir nokta oldu ki ta bu yapı tekrar kendi içerisinde şekillensin ne Kıbrıs’ta elçilikte bulunan bürokratlar ne TC yardım heyetinde Türkiye ayağında bulunan bürokratlar ne yapacağını tam anlamıyla siyasi bir şekilleniş tam anlamıyla gerçekleşmediği için bilemedi. Dolayısıyla bir boşluk doğdu. Başbakan özellikle sayın Fuat Oktay ile temas kurarak bu mekanizmanın gelişmesine dönük olarak Türkiye ayağındaki gelişmeleri takip etti anladığım kadarı ile bu gecikmelerden sonra bu mekanizma şekillenmiş gibidir. Dolayısıyla Başbakan’ın ifade ettiği tarzda bir nokta oluştu. Bu hafta herhalde Türkiye’den bazı öneriler gelecek ve hükümet bunları değerlendirip imzaya doğru gidecek”….

“Protokolün gecikmesi sürecindeki boşluk içerisinde niyet okuma üzerinden birçok yorum yapıldı. Daha doğrusu insanlar kendi akıllarında bulunan bir sonuca ulaşmak için bu yaşanan sıkıntıyı çeşitli açılardan speküle ederek, niyetler okuyarak söylenen bir sözün arkasından gelecek olanı düşünmeden binbir çeşit lakırdı ürettiler. Bunu mevcut sıkıntının içerisinde manevi krize dönüştürdüler. Bu kriz bırakın buradaki hükümeti yıpratma yada hükümet meselesinde sonuç alma gibi bir niyetle yapılmış olsa bile sonuçta bu spekülasyonlar ve bu niyet okuma üstünden yapılan faraziye yorumlar ve bu yorumların getirdiği tepkiler nedeniyle bırakın hükümeti yıpratmayı Türkiye ile Kıbrıs Türk toplumunun ilişkilerine zarar veriyoruz. Ağızdan çıkacak her sözün kulakça duyulması gerekir. Akıl süzgeçinden geçilerek ona göre eleştiri yapılması gerekiyor. Bizim memleketimizde en büyük yanlışlardan br tanesi budur. Eleştiri niyetine karşımdakini ben mahvedeyim, zora sokayım dersen karşındaki de sana defans alır ve iş kamplaşmaya, verimsiz bir tartışmaya, çatışmaya kadar gider”….
“YANLIŞLARI DÜZELTMEK İDDİASI İLE YOLA ÇIKANLAR BÜYÜK ÖLÇÜDE ESKİNİN DAHA DA KÖTÜ ÖRNEKLERİNİ ALDI”
“Eleştiriler ulu orta, ver yansın, karşımdakini zora sokayım şeklinde neler atıldı “İşte Serdar Denktaş’ı Türkiye sevmez onun için yapmaz. Bu hükümeti istemez Türkiye bunun için yapmaz”. Sonuçta ne oldu iş uzadıkça niyet okumaya dönük bir hadiseye dönüştü. Şimdi siz kendi içinizdeki bir insana bunu Türkiye istemez derseniz bu toplumun içerisinde öyle insanlar vardır ki! o insanı sevmezse bile ne demek benim insanımı istemez deyip ona dönük bir başka tepkinin içerisine girer. Bunu değerlendirerek bir bakış açısına sahip olmak gerekir inancındayım. Siyasi kültürde eskinin bazı yanlışlarını düzeltmek iddiası ile yola çıkanlar büyük ölçüde eskinin daha da kötü örneklerini alarak devam ettirmeye çalışıyor”….

“REAKSİYON İLE İLKELİ DURUŞUNUZU DEĞİŞTİRMEMENİZ GEREKLİ”
“Siyasette ilkeli duruş çok önemlidir. Sizin için ne kadar zor olursa olsun muhataplarınız ilkel bir bir siyasetle avantaj elde etmek için bayağı birşeyler söylese bile siz buna duyduğunuz reaksiyon ile ilkeli duruşunuzu değiştirmemeniz lazım. Eğer değiştirip, içeriğinizi onların düzeyine getirirseniz eleştirdiklerinizle benzeşirsiniz. Giderek siyasal kültürde bu benzeşmeyi görmeye başladım. Bu yanlış noktadır. İlkeli duruş, nitelikli bakış ve bu bakışa bağlı zorda olsa düşünce üretimine katkı sağlayacak sorunların çözümünde diyalog kapısını daima gındırık tutacak uslüplarla meseleleri ele almak gerekiyor”

“GECİKEN İHALE NEDENİYLE ZARAR 300 MİLYON DOLAR”
“Bakanlar Kurulu bir karar alarak Elektrik Kurumu’na yeni santraller alınması için uluslararası ihaleye çıkma kararı aldı ve en doğrusunu yaptı. Şimdi bilir misiniz bu karar üzerine oturup elinize kağıt kalem almanız lazımdır. Bu ihalenin çok önceden açılması gerekirdi. Bu toplum geçiken ihale nedeniyle en az 300 Milyon Dolar zarar görmüştür.Hatta daha fazla zarar görmüştür. Zararın neresinden dönülse karardır dedi hükümet. Ama bana göre bu karar yetmiyor. Hükümet ve Elektrik Kurumu aynı zamanda LNG ile santrallerimizi çalıştırma noktasında önemli girişimler yapması lazımdır. Enterkonnekte sisteme bağlansanız dahi bunu yapmak zorundasınız”…

“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇMİNE YÖNELİK EN BÜYÜK ENDİŞEM İÇERİKSİZ TARTIŞMALARA KAPI AÇILMIŞTIR”
“Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik en büyük endişem içeriksiz tartışmalara kapı açılmıştır. Kim aday olacak kimler aday olacak. Şimdi biri başını gaşısa veya biri saçına böyle yapsa aha bu cumhurbaşkanlığına adaydır onun için saçını onarır diyecekler, öyledir memlekette. Dolayısıyla çok erken ve içeriksiz olarak tartışmalar başlatıldı. Ben şunu merak ediyorum, tartışmayı neyin üzerine şekillendirmemiz gerekir ve neden şekillendirilmiyor? Kardeşim cumhurbaşkanlığı seçimine gitmeden evvel ben toplumlar arası görüşmeleri hangi esaslarda başlatacağım? Kıbrıs sorununda oluşan bu çıkmazı, bütün dünya ve bölge konjektöründe meydana gelen yeni siyasi gelişmelerin yol açtığı gerilim odaklarını bizim ve Türkiye’nin alehine oluşan ittifaklar politikasını nasıl aşacağım. Bununla ilgili yapıcı ve yaratıcı Kıbrıs Türk toplumunun haklarını, menfaatlerini gözeten siyasi eşitliğe sahip iki bölgeli bir federasyon olgusunun yolunu nasıl aşacağım bununla ilgili neler yapacağım. Bunu değerlendirme maalesef yoktur. Ve esas bunun konuşulması ve cumhurbaşkanlığı seçiminin bu siyasetlerin tartışılmasına girmesi gerektiğini söylüyorum. Böyle bir olgu yok “o kötü ben iyi, bu çözüm düşmanı” temeli üzerinden kısır ve minifetik zamanından kalan argümanlarla ve tanımlamalarla, kategorize etmelerle bir cumhurbaşkanlığı seçimi arifesindeyiz. Bundan bir sonuç maalesef çıkmaz. Siyasi partilerde olması gereken gayret yok, medyada da yok, düşün dünyasında da yok”….

“UCUZ ETİN YAHNİSİNİN PEŞİNDEN KOŞTURMAMAMIZ LAZIM”
“Öfkeyle, tepki ile suçlama ile buna bağlı olarak Rum tarafını tehdit etmekle bir yere varamayacağımızı artık idrak etmemiz lazım. Bunun için düşünceye, düşünce üretmesine ve bütün alternatifleri ciddi bir yol yürüyüşünde bir hedefe o hedef de bilinen “İki bölgeli, iki toplumlu federal Kıbrıs”tır. Biri diyor ki! AB içinde iki ayrı devlet. Buyur git! AB’ye savun bunu ve İspanya’ya kabul ettir.Çünkü katalonya meselesi var onun. Buyur git, sen bunu Sarayönünde söylemeyecen, Mücahitler Derneği ziyaret etti beni bunu söyleyim ya da gittim Türkiye’ye bunu söyleyim. Yalnızca Türkiye’ye gitme git Avrupa’ya bakalım. Bunun için bu çerçevede artık bu verimsizlikten kurtulmamız gerekiyor. Bunun yolu da siyasetin ilkeli, ciddi bir iş olduğu kanaatına gitmek lazım. Türkçe’de bir söz var “Ucuz etin yahnisi pahalı olur” derler.Ve aynı zamanda İngiliz de “ben ucuz mal kullanacak kadar zengin değilim” der. Dolayısıyla insan yaşamı içerisinde herşey gibi siyasette ucuzlukla gidersa pahalı bir şekilde bunu topluma yansıdığını yılların deneyimi ile artık anlamamız lazım. Ve ucuz etin yahnisinin peşinden koşturmamamız laz

Editör: TE Bilisim