Kıbrıs Türk toplumu bağımsızlık ilanı ile Devletine kavuştuğu günden bugüne kadar ikisi seçim hükümeti olmakla birlikte kurulan hükümet sayısı 24.

Cumhuriyetin ilanından bugüne geçen 37 senede dile kolay 24 Hükümet göreve gelmiş.

Seçimden seçime devam eden Hükümet sayısı yok denecek kadar az.

3 veya 4 sene süren hükümetler ise tek parti hükümetleri olmuş.

Neredeyse 2 senede bir hükümetler bozulup yenileri kurulmuş.

Devlet ve ülke yönetiminin tüm kurumları ile birlikte neden istikrarı yakalayamadığının somut kanıtı aslında Kıbrıs Türk’ünün önünde duran 37 yıllık fotoğraf.

Ve Kıbrıs Türk’ü 37 yılda verilen maddi desteğe rağmen Kuzey Kıbrıs’ın hala daha istikrara kavuşmamasının nedenlerini sakın ama sakın dışarıda aramasın.

37 senede bir büyük ve bir veya iki küçük partinin yama olduğu Hükümetlerin yaptıkları da ortada yapamadıkları da ortada.

Kral çıplak ve belki de hiç bu kadar da çıplak olmamıştı.

Hükümetlerin küçük ortaklarının Devlet yönetimini büyümek için bir amaç, büyük ortakların ise küçük ortakları amaca ulaşmak için bir araç olarak gördüğü Hükümetlerden istikrar beklemek ise ölü gözünden yaş beklemek ile eşdeğerde.

Ve Kıbrıs Türk’ünün 37 yıl daha böylesi bir siyaset kurumunun devamına sabrı yok.

Ve böylesi bir çarpık düzen ise Kıbrıs Türk halkı ve Devletinin kaderi olmamalı.

Devleti yönetme erkini demokratik seçimler ve halk onayı ile geçici süreliğine üstlenen Hükümetlerin artık toplumsal fayda ve kamu çıkarına hizmet etme vizyonunda olması toplumsal bir sorumluluktan öte geleceğe dair bir ödev olmalı.

Ve artık hiçbir Hükümet küçük ortak veya ortakların kurbanı olmamalı.

Hükümet kurma süreçlerinde yapılan pazarlıklarda bakanlık ve devlet dairelerinin kuş’a çevrildiği, nitelik ve niceliğinin değiştirildiği, Devlet ve kurumlarının genetikleri ile oynandığına tanık olmaya devam ediyor, Kıbrıs Türkü.

Ve devam ettikçe de böylesi bir düzen Kıbrıs Türk toplumu bir yandan istikrardan uzaklaşmakta bir yandan da Kıbrıs Türk’ünün hükümetlere ve siyaset kurumuna karşı güveni azalmaya devam etmekte.

Peki, Kıbrıs Türk’ü istikrarlı ve hizmete dayalı bir Devlet yönetimini hak etmiyor mu?

İstikrarlı ve hizmete dayalı bir Devlet yönetimini ile daha kaliteli ve vizyon sahibi siyaseti en çok hak eden bir toplum varsa eğer, 1878 yılından beri var olma mücadelesini sürdürerek Kıbrıs’ı vatan olarak görmekten vazgeçmeyen bir halk olarak Kıbrıs Türk’ünden bir başkası değildir.

Misyon sahibi değil ancak vizyon sahibi bir siyaset kurumu için seçim barajının yükseltilmesi ve karma oy hakkının kaldırılması ilk adım olmalı.

Devleti büyümek için bir amaç olarak gören küçük partiler diğer bir ifade ile artık anahtar partiler dönemi de kapanmalı.

Ve elbette siyasetteki yozlaşmışlığın tek nedeni de anahtar partiler değildir.

Ancak siyasete dair “temiz eller operasyonu” da bir yerden başlayarak domino etkisini harekete geçirmeli.

Kıbrıs Türk’ünün vatan topraklarında varlığının sürmesinin teminatı Devlete olan inancının yükselmesinden başka bir şey değil.

Devlete olan inancın yükselmesi ise siyaset kurumuna olan güvenin artması ile paralel olduğu şüphe kaldırmaz bir gerçek.

Siyaset artık kabuk ve de deri değiştirmeli.

Editör: TE Bilisim